Siyaset‘FETO’cüler birer mankurta* dönüştü’

‘FETO’cüler birer mankurta* dönüştü’

02.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Türkiye Bilimler Akademisi ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pek çok sapkın yapı gibi FETÖ’cüler da yollarını kaybetmişlerdir. Ne olduklarını, kim olduklarını unutarak, her biri sadece sahiplerinin emrettiğini yapan birer mankurta dönmüşlerdir” dedi

‘FETO’cüler birer  mankurta* dönüştü’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pek çok sapkın yapı gibi FETÖ’cülerin de yollarını kaybettiğini belirterek, “Öyle ki 15 Temmuz’da bu örgüt mensuplarının yaptıkları ihanetin büyüklüğü, ancak bir asır önceki işgal günleriyle mukayese edilir. Mesela FETÖ’nün TBMM’yi bombalanması ile Osmanlı’nın Meclis-i Mebusan’ın kapanması aynı şeydir” dedi.
Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ödülleri dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Erdoğan’ın da katıldığı törende, Prof. Dr. Şerif Mardin, Prof. Dr. Mary-Claire King, Prof. Dr. Omar Yaghi ödüle layık görüldü. Prof. Şerif Mardin ile Prof. Mary-Claire King’in, sağlık sorunları nedeniyle törene katılmadığı törende Erdoğan, şunları söyledi:
HAŞHAŞİ BENZETMESİ: Tarihimizdeki çalkantılara istikrarsızlıklara baktığımızda hepsinin arkasında cehaletin, ilmi geriliğin, kültürel yozlaşmanın bulunduğunu görürüz. Selçuklu’yu kalbinden vuran Haşhaşiler işte bu boşluktan yararlanmıştır. Osmanlıyı uğraştıran pek çok sorunun temelinde yine aynı sıkıntılar vardır. Esasen bu sorunla günümüzde de mücadele ediyoruz. FETÖ denilen şer şebekesi milletimizin eğitim konusundaki, yardımlaşma konusundaki hassasiyetlerini istismar ederken, en çok bu tür eksikliklerden faydalanmıştır.
ŞARLATANA KİRALAMIŞLAR: Bu örgütün içindeki akademisyenler, yargı mensupları, polisler, askerler, öğretmenler, işadamları iyi eğitim almış fiyakalı okullardan mezun olmuş olabilirler ama bu durum hakikatler karşısındaki gördüklerini, cehaletlerini kalplerini ve zihinlerini bir şarlatana kiralamış oldukları gerçeğini ortadan kaldırmaz. Kağıtla kalbi birlikte işlemeden sahip olunan birikim bizleri aydınlığa çıkarmaya doğruya ulaştırmaya yetmez.
MANKURTA DÖNMÜŞLERDİR: Kendimize gelebilmemiz ancak kendimizi bilmemizle mümkündür. Şayet biz kendimizi bilmezsek biri gelir bize ne olduğumuzu anlatmaya, bunun sınırlarını çizmeye başlar. Pek çok sapkın yapı gibi FETÖ’cüler de işte burada yollarını kaybetmişler, ne olduklarını, kim olduklarını unutarak, her biri sadece sahiplerinin emirlerini yapan birer mankurta dönmüşlerdir. Öyle ki 15 Temmuz’da bu örgüt mensuplarının yaptıkları ihanetin büyüklüğü, ancak bir asır önceki işgal günleriyle mukayese edilir. Mesela FETÖ’nün TBMM’yi bombalanması ile Osmanlı’nın Meclis-i Mebusan’ın kapanması aynı şeydir. Aynı amaca yöneliktir, fark yok. Her ikisi de milli iradenin tecelligahı olan bu kurumları işlemez hale getirerek ülkenin işgaline zemin hazırlama amacı gütmüştür. Ülkenin en parlak beyinlerini bünyesine toplamakla övünen bir örgütün böylesine bir ihanet çukuruna yuvarlanmasının sebebi kendini irfana dönüştürmek yerine iradesini karanlık bir güce teslim etme tercihinden kaynaklanmaktadır.
TESLİM EDERSENİZ KAYBEDİLİR: Bizim dinimizde inancımızda iki kavram var ki çok çok önemlidir bunun bir tanesi ububiyet. Biz ilah olarak Allah’tan başka bir güç asla tanımayız tanıyamayız. Diğeri de kulluktur. Allahtan başka hiçbir güce kul olmadık, olamayız. Bu da bizim aynı şekilde uhudiyetimizin gereğidir. Fakat kalkıp da Pensilvanya’ya bu iki önemli itikadi başlığı teslim ederseniz orada her şey kaybedilir.

‘F klavye talimatı verdim ama’

Yeni ve büyük Türkiye’yi bilimin aydınlattığı yoldan ilerleyerek kurmak için çıktığımız bu süreçte gerçekten çok önemli mesafe kaydettik. Henüz hedeflerimizin uzağındayız. Ama geçtiğimiz 14 yılda elde ettiğimiz neticelere baktığımızda gittiğimiz yolun doğru olduğunu görüyoruz. Unutmayalım ki her medeniyet kendi teknolojisini her teknoloji kendi kültürünü ve değerini üretir... Eğer siz kendi teknolojinizi, biliminizi üretemiyorsanız onun kültüründe ve değerinde belirleyici olamazsınız. Bakınız burada çok açık, yalın iki örnek vereceğim. TÜBİTAK bir dönem milli yazılım sistemi arayışının ürünü olarak PARDUS’u üretiyor. Bu yazılımın kullanılacağı teknoloji bize ait olmadığı için tüm gayretlere rağmen PARDUS yaygınlık kazanamadı. Geçerli ve yaygın kullanılan bir ürün haline dönüşemedi. Aynı şekilde Başbakanlığım döneminde kamu kurumlarındaki bilgisayarlarda F klavye kullanılması konusunda bir genelge yayımlamıştım. Aradan geçen onca yıla rağmen bu konuda da ciddi bir ilerleme kaydedilemediğini görüyorum. Çünkü bu klavyenin kullanıldığı cihazı ve teknolojiyi üreten, dolayısıyla onun kültürünü belirleyen biz değiliz. Bu örnekleri olabildiği kadar çoğaltmak mümkündür. Tabii bunu söylerken kategorik bir ret anlayışından asla hareket etmiyorum.
EKSİKLİKTEN ŞİKÂYETÇİYİZ: Bizim medeniyetimizde ve kültürümüzde dünyada iyi, güzel, faydalı olan ne varsa onu almak, kullanmak, geliştirmek vardır, reddiye bizde asla yoktur. Burada sorun bilgisayarın kendisi değil o bilgisayarın insanların hayatına nasıl gireceğini ve nasıl kullanılacağını baz alan değerler sistemidir. Biz işte bu ilişkiyi kurmakta yaşadığımız tıkanıklıktan, yetersizlikten, eksiklikten şikayetçiyiz. Günümüzde dahi ilimin abide isimleri sayılan Farabi’yi, İbni Sina’yı, El-Cezeri’yi, İbni Haldun’u, Biruni’yi, Hayyam’ı, Ali Kuşçu’yu ve daha nicelerini yetiştirmiş bir medeniyetin mensupları olarak başka bir sıkıntımız kesinlikle söz konusu olamaz. Bu serzeniş hasetlikten değil. Bilim ve teknolojide öncülüğü kaybetmiş olmanın verdiği üzüntüden kaynaklanıyor. Neredeydik nerede kaldık.

Özlü’den Nobel talebi

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü de konuşmasında, “Bilim toplumuna dönüşmek için bir seferberlik ruhuna ihtiyacımız var. Marifet iltifata tabidir. İnanıyorum ki bu tören ülkemizdeki bilim insanları için önemli bir motivasyon ve moral kaynağı olacak. Birçok insanımızın ve gençlerimizin dikkatleri bu tören vesilesiyle bilime yönelecek. TÜBA’dan Nobel ödülleri kadar prestijli, küresel ödüller oluşturmaya ilişkin talebimi yinelemek istiyorum” dedi.

İlgi odağı bebek

TÜBA 2016 Ödülleri Töreni’ne, Başbakan yardımcıları Nurettin Canikli ve Tuğrul Türkeş, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, YÖK Başkanı Yekta Saraç ile çok sayıda akademisyen ve davetli katıldı. Erdoğan, ödül töreninde ödüllü akademisyenlerin aileleriyle birlikte toplu fotoğraf çektirdi. Erdoğan, bir akademisyenin çocuğunu kucağına alarak fotoğraf çektirdi.