14.08.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Mamak 75. Yıl Anfi Tiyatrosu’nda AK Parti’nin 19. Yıl Kuruluş Yıl dönümü törenine katıldı. AK Parti’de görev alanlara teşekkür ederek sözlerine başlayan Erdoğan, şu mesajları verdi:
TARİHİN TOZLU RAFLARI: Kerameti kendinde görenler, şahsi emellerinin peşine düşenler elbette oldu. Hepsi de kısa sürede bu gerçekle yüzleşip tarihin tozlu raflarında yer almak zorunda kaldı. AK Parti, 18 yılın mimarı olmanın yanında 2023, 2053 ve 2071 vizyonları le ülkenin istikbaline taliptir. Ana muhalefet ve aynı cephenin tek siyasetleri AK Parti’ye saldırmak, vaatleri Erdoğan’ı indirmektir.
ZAMANI GELİNCE AÇIKLARIZ: Davos’ta ‘one minute’ hadisesi mazlumlar için verilen mücadelenin en yüksek perdeden seslendirilişinin sembolüdür. O zaman bizlerle beraber olanlar, salonu terk ederken neler söylediklerini iyi biliyoruz. Şimdi parti kurdular. Ne diyorlardı ‘işte şimdi yandık’, niye, ‘one minute’ dedik ya. Zamanı gelecek bazı şeyleri çok açık, net ortaya şahitleri ile koyacağız. Bu milletin derdi ile dertlenenlerin kimler olduğunu milletim bilecek.
BÖYLE DERDİMİZ YOK: Davos’ta IMF’nin başkanı ile görüştüm. ‘Borcu konusunda takip yaparsın, siyasi emir veremezsin’ dedim. Taksitleri alıyor musun alıyorsun, siyasi yön verme asla mümkün değil. IMF’ye 22.5 milyar dolar idi. Borcumuz falan kalmadı. Muhalefet, çıkmış diyor ki ‘borç alın.’ O sizin işiniz. Bizim böyle bir derdimiz yok.
CEVABI BUGÜN ALDILAR: Tüm terör örgütlerini üzerimize saldılar. Kuzey Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Doğu Akdeniz’de yürüttüğümüz harekatlarla bu saldırılara karşı cevabımızı anladıkları dilden verdik. Bugün de verdik ha! Kendilerine söyledik, ‘bak bizim Oruç Reis’imize saldırmayın, eğer saldıracak olursanız bedelini ağır ödersiniz’ dedik. Bugün ilk cevabı aldılar.
KURALA UYALIM: Salgın döneminde yaşananlar eğitimden sağlığa altyapının önemini ortaya koydu. İstanbul-İzmir arasını 3 saat 15 dakikaya indirdik ama 2 buçuk saatte varıyorum diyenler de var. Yolların kuralı var, kurallara uyalım. 2022’de yerli aracımız yollara inecek.
ŞAHLANMA DÖNEMİ: Tüm göstergeler Türkiye ekonomisinin mücadele döneminin başarılı geçtiğinin göstergesidir. Salgının ve etkilerinin de geçmesi ile ekonomide yeni bir döneme gireceğiz. Bu dönemin de şahlanma dönemi olacağına inanıyorum. Ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisine dahil edeceğimiz bu dönemde 2023, 2053, 2071 vizyonumuza yürüyeceğiz.
‘Tercüme metin yerine kendimiz yazarız’
AİLE ERKİL MİLLET: Kadına yönelik şiddet yaklaşımımızı sıfır tolerans ilkesi ile sürdürüyoruz. AK Parti, dedelerimiz kadar onlardan daha fazla ninelerimizin partisidir. AK Parti delikanlılar kadar genç kızlarımızın partisidir. İlla bir tanımlama yapılacaksa Türk milleti, ‘aile erkil’ bir millettir. Ayrı ayrı her Türk ailesi milletimizin nüvesi olma yanında vatanımızın bayrağımızın geleceğimizin teminatıdır. Aile temeline dinamit koyan hiçbir düzenleme, ideoloji insani olmadığı gibi meşru da değildir.
DİLİPAK’A KINAMA: AK Parti’nin kadınları için, ‘AKP’nin papatyaları’ gibi yakıştırmalarla, ‘yeşil sermaye’ gibi yaklaşımlarla, küfri bir ifade kullanarak yakıştırmaların içine giren köşe yazarları noktasında da kusura bakmasınlar tüm kadın kollarım ve tüm kadınlar adına kendilerini kınıyorum. Kadınlarımıza sahip çıkmakta geri duracak olursak bu dünyada da ebedi alemde de rabbimize hesabını veremeyiz.
SİZE Mİ SORACAĞIZ: Son dönemde özellikle yürütülen bazı tartışmalara artık nokta koyma zamanı geldi. Maalesef gerek kalemiyle gerek aktivizmi ile hizmeti geçen kimi isimler, kendilerine yakıştıramadığımız çirkin ifadelerle bu tartışmada yer almıştır. Adı, unvanı ne olursa olsun, birilerinin burada edebimizin elvermeyeceği ifadelerle AK Partili kadınları istiskal etmesine asla sessiz kalamayız. Biz inancımızın ve kültürümüzün temelinde yer alan aile kurumunu zayıflatacak hiçbir işin içinde yer almayız. Aile hassasiyetimizi kimsenin tartısına da sunacak değiliz. Tweet atarak kadın kollarının başındakilere ‘istifa etmesi gerekir’ gibi ifadeler; size mi soracağız ya!
ANKARA KRİTERLERİ: Kadına şiddet ile mücadelenin zafiyete uğratılmasına, ne de bir avuç marjinalin aile değerlerini zedelemesine izin veririz. Aileyi merkeze alan, toplum dokumuza uygun özgün ve öncü metinler çıkarma potansiyeline sahibiz. Şimdiye kadar oluşan uluslararası külliyattan da istifade ederek tercüme metinler yerine artık kendi çerçevemizi kendimiz belirlememiz gerekiyor. Diyordum ya ‘Kopenhag kriterleri’ diyeceğimize ‘Ankara kriterleri’ der ve yolumuza devam ederiz. Enerjimizi ve vaktimizi heba eden son tartışmanın kasıtlı alevlendirildiğini bazılarının da bilerek veya bilmeyerek ateşe odun taşıdığını düşünüyorum. Ateşi körükleyenler, kadına şiddetle mücadeleden bir adım olsun geri gideceğimizi sanıyorsa hüsrana uğrayacaklardır. Gereksiz tartışmalar üzerinden körüklenmeye çalışılan bu fitne ateşini inşallah basiret ile tamamen söndüreceğimize inanıyorum.
‘Hakkımızı yedirtmeyiz’
Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda ise özetle şunları söyledi:
GERİLİMİ ARTIRAN TÜRKİYE DEĞİL: Doğu Akdeniz’de Türkiye bugüne kadar ne yaptıysa meşruiyet temelinde ve Libya ile olan mutabakat muhtıralarına göre yapmıştır. Akdeniz’de gerginliği artıran Türkiye değildir; Türkiye’yi ve KKTC’yi yok saymaya çalışan Rum-Yunan zihniyetidir. Yunanistan ve Rum yönetimi Kıbrıs Türklerinin bu coğrafyadaki hidrokarbon kaynakları üzerindeki haklarını gasp etmeye çalışıyor. Hukuksuz adımların bir başka amacı da Akdeniz’e en uzun kıyı şeridi olan ülkemizi Antalya körfezine hapsetmektir. Tüm bunlar Türkiye’yi denizden çevrelemeye dönük hamlelerdir.
OYUNA GELMEYİZ: Defalarca böyle bir oyuna asla gelmeyeceğimizi ilan ettik. Hiçbir yabancı ülke, şirket veya geminin deniz yetki alanlarımızda izinsiz olarak arama çıkarma faaliyetlerinde bulunamayacağını dile getirdik. Ancak son dönemde Doğu Akdeniz’e sahildar olmayan bir ülkenin de (Fransa) kışkırtmalarıyla Yunanistan ve Rum yönetiminin yanlış adımlar attığını görüyoruz. Kimse kendini dev aynasında görmemeli. Çok açık net konuşuyorum, şov peşinde de koşmamalı. Türkiye olarak şimdiye kadar Yunanistan’la sorunlarımızın çözümünü hep diplomaside, müzakere masasında aradık. Kimi zaman karşılık bulamasak da komşuluk hukukumuzu gözeten bir anlayışla hareket ettik. Buradan şu gerçeğin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum: Bizim kimsenin hakkında gözümüz yok ancak hiçbir ülkeye de hakkımızı yedirtmeyiz.
23 AĞUSTOS’A KADAR: Oruç Reis’in pazartesi başlattığı çalışma, Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığımızın sınırları içindedir. Bu saha 2012’de Türkiye Petrolleri’ne verdiğimiz ruhsat sahalarında yer alıyor. Oruç Reis bölgede 23 Ağustos’a kadar sismik araştırma faaliyetlerini yürütecektir. Türk kıyılarına 2 kilometre, Yunan ana karasına ise 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası üzerinden deniz yetki alanı talep etmek akıl ve sağduyuyla izah edilemez. 10 kilometrekarelik bir alanın 40 bin kilometrekare deniz alanına sahip olduğu iddiası uluslararası hukuk açısından hem komik hem de temelsizdir.
‘AB’yi uyarıyorum’
Erdoğan, il başkanlarıyla yaptığı toplantıda AB’yi de Doğu Akdeniz konusunda uyararak “Üyeniz olan bir ülke AB hukukuna göre azınlıkların hukukunu koruma sorumluluğunu yerine getiriyor mu getirmiyor mu? Bunun hesabını Yunanistan’a AB’nin sorması lazım” dedi. Erdoğan, Lübnan’a yardım konusunda ise “Başbakanlığım zamanında Sayda’da modern bir hastane yaptık. Maalesef mezhebi bazı taassup sebebiyle o günden bugüne hastanedeki bütün araç gereç vs. paketlerinin içinde duruyor ve hastane hizmete açılmadı. Şimdi sözünü aldık. İnşallah hemen açılır. Birileri gibi bizim derdimiz fotoğraf çektirmek, kameralar karşısında şov yapmak değil. Macron filan bunların derdi; tekrar sömürgeci yapıyı ayağa kaldırmak” dedi.
Vatandaşa maske uyarısı
Cumhurbaşkan Erdoğan, “Temizlik, maske ve mesafe üçlüsünü tüm milletimden korumasını istiyoruz. Bakıyorsunuz maskeyi taktığını söyleyen, çenesinin altına koymuş. Bu olmaz. Toplu yerlerde yapılan eğlencelere ara verin. Hastanede komada yatmaktansa eğlenceye ara vermek daha evladır” dedi.