13.06.2013 - 12:04 | Son Güncellenme:
Başbakan Erdoğan Rixos Otel’de kapatılan belde belediyelerin AK Partili başkanlarıyla yapılan toplantıda konuştu. Başbakan Erdoğan, Taksim Gezi Parkı olaylarına değinerek, Taksim’de başlayıp ülke genelinde devam eden gösterilerin halkı da ciddi şekilde rahatsız ettiğini ifade etti.
İbretlik ve anlamı bir sükut içinde, “sessiz yığınların” sabırla bu gelişmeleri takip ettiğini söyleyen Erdoğan, partisinin hafta sonunda yapılacak mitinglerine anımsattı. Erdoğan, “Bu mitingler bir kitlenin karşısına başka bir kitle çıkarmayı amaçlamıyor. Bunu düşünecek olsak aynı mahalde bunu yaparız. Ama hukukun bize belirlediği yer neresiyse orada yapıyoruz. Bu mitingler sessiz yığınların sesini, hem Türkiye’ye hem de dünyaya duyurmayı amaçlıyor” dedi.
-AP’YE: "SİZİN HADDİNİZE Mİ?"
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili karar metnine de tepki gösteren Erdoğan, şöyle devam etti:
“Birileri çıkıp bir şeyler söylemiş, ben buradan cevabını veriyorum. Avrupa Birliği Parlamentosu’nun bizlerle ilgili alacağı kararı ben tanıyorum. Bu kararı alanlar önce Yunanistan’a baksınlar. Yunanistan’da halkla polis karşı karşıya geldiğinde acaba AB yetkilileri, hatta ‘eurozone’ onlara para vermekten başka ne yaptı? 100 milyar euroyu aşkın para verdi onlara. Onlar bütün o gösterilerini, yürüyüşlerini niye yaptı? İşsizlik için yaptı., ‘açız’ diye yaptı, sendikalarla ilgili yaptı vesaire.
İngiltere’de G-8 ile ilgili yapılan gösterilerde 30’u aşkın gösterici gözaltına alındı. Yerlerde sürükleniyordu, fotoğraflarda var. Ama Türkiye’deki bu gösterilerde, bu gösterilere yandaş olan medya bile bunları göstermedi. AB Parlamentosu acaba İngiltere’ye yönelik ne söyledi? Kendisi üyesi. Şu an da Türkiye AB üyesi değil müzakereci. Sen nasıl oluyor da benimle ilgili böyle bir karar alıyorsun? Senin haddine mi? Önce bir defa karşılıklı olarak olayları iyi analiz edeceksin, olayları bileceksin ondan sonra kalkıp bu konuda konuşacaksın. Genişlemeden sorumlu olan bir adamları var; buraya geliyor benim karşımda en ufak bir anti tez ileri süremiyor, çıkıyor tweet atıyor. Bu ahlaki mi? Öbür tarafta sosyal demokrat bir tanesi, 15 gün önce Türkiye’de ana muhalefeti eleştiriyor, şimdi de o yanlışını (kendine göre) düzeltmek üzere o da bizi eleştiriyor.”
-“KURUNUN YANINDA YAŞ DA YANAR”-
Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oyuncu, akademisyen ve öğrencilerden oluşan heyetle ve ardından sanatçılarla yaptığı görüşmelere atıfta bulunan Başbakan, “Biz kendileriyle bunları dertleşirken, açık açık söyledik; ‘Bakın siz bu illegal örgütlerle aranıza bir defa perde çekmek zorundasınız. Siz diyorsunuz ki ‘Bizim onlarla ilişkimiz yok.’ Siz ne kadar bunu böyle söylerseniz söyleyin, aynı olay mevkiindesiniz, aynı yerdesiniz. Dolayısıyla burada benim polisimi de eleştiremezsiniz. Kurunun yanında yaş böylece yanar” diye konuştu.
Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) adeta bir işgal altında olduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, “Asılan paçavraları da gördünüz değil mi? Ne tür paçavralar asılmıştı. Bakanıma söyledim; 24 saat içinde bu paçavralar oradan indirilecek, Taksim Anıtı’ndaki paçavralar oradan indirilecek ve meydan artık bu halkın meydanıdır. Tüm İstanbulluların, tüm ülkemin, uluslararası ülkeme gelen insanların meydanıdır. Dolayısıyla biz bu illegal örgütlerin cirit attığı bir yer haline bu meydanımızı getiremeyiz” dedi.
-“KİMSE BİZE GEZİ PARKI’YLA İLGİLİ DERS VERMESİN”-
Gençliğinin en ideal yıllarının Gezi Parkı çevresinde geçtiğini yineleyen Erdoğan, “Bazılarının otelin üst katlarından Gezi Parkı’nı seyretme ihtiyaçları olabilir. Benim öyle bir ihtiyacım yok. Bir Kasımpaşalı olarak ve Beyoğlu’nun bir çocuğu olarak, doğmuş büyümüş bir genci olarak orayı çok iyi bilirim. Kimse bize Gezi Parkı’yla ilgili ders vermesin. Kaldı ki Gezi Parkı’nda ağaçların tamamen temizlenmesi söz konusu değilken bu yaygaralar kopartıldı. Çevre bilincini iyi anlamamız lazım. Çevre sadece yeşil değildir, çevre kavramının içinde ‘yeşil’ bir başlıktır. Bunun yanında, tarih, kültür, gürültü, görüntü kirliliği vardır. Bütün bunların hepsi çevre kapsamı içindedir. Yok farz edemezsiniz” diye konuştu.
-“SİDİK KOKUSUNDAN GEÇİLMİYOR, BÜYÜK ABDESTLERİNİ DE ORAYA YAPIYORLAR”-
Şu anda Gezi Parkı’nda çevrecilik adına “pislikten geçilmediğini” ifade eden Erdoğan, “Bazıları çok muhteşem falan filan diyor. Kusura bakmasınlar, bizi kimse aldatmaya da yeltenmesin, sidik kokusundan geçilmiyor. Bir çoğu büyük abdestini de oraya yapıyor. Bunların hepsi tespitte mevcut. Burada samimi olanları kastetmiyorum.Onlar anlaştıkları bazı otellerde o ihtiyaçlarını gideriyorlar. Tabi orada şimdi her şey ücretsiz biliyorsunuz. O ücretlerin de kaynağı enteresan. Her durum orada onlara göre meşru, böyle bir tablo var ve bunu da güya çevrecilik adına yapıyorlar” ifadelerini kullandı.
-“YATIYORLAR, KALKIYORLAR POLİS DE POLİS, POLİS DE POLİS”-
AKM’nin, Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın temizlendiğini ve polisin orada görevini yapmaya devam edeceğini belirten Başbakan Erdoğan, “Diyorlar ki biber gazı, biber gazı, biber gazı. Herkesin bu hukuk devletinde, hukuk kurallarına uygun olarak hareket etme mecburiyeti var. Biber gazını güvenlik güçleri kullanabilir mi? Evet. Gerek AB müktesebatı, gerek ileri demokrasilerde Amerika dahil hepsinde de biber gazı kullanılır. Bu suydu, hatta boyalı suydu… Ardından aynı şekilde biber gazını yeri geldiğinde güvenlik gücü kullanır. Bu onun en doğal en tabi hukuku bir hakkıdır, yetkisidir. Bunu kimse saptırmasın. Bizim 600’ü aşkın polisimiz bu süreçte yaralandı, şu anda hastanede yatanlar var. Bir komiserimiz şehit odlu. Peki bunları niye konuşmuyorsunuz? Yatıyorlar, kalkıyorlar polis de polis, polis de polis, ‘bunların sorgulanması lazım.’ Bunların sorgulanması lazım da peki, bu illegal örgütlerin, bu yakıp yıkanların sorgulanmasını neden gündeme getirmiyorsunuz” diye sordu.
-YARGIYA MESAJ-
Taksim Dayanışması’nın taleplerine atıfta bulunan Başbakan Erdoğan, “Açıklamalar yapıyorlar, ‘Gözaltına alınanlar hemen bırakılsın’. Emriniz olur hemen bırakacağız zaten. Biz yürütme olarak üzerimize düşeni yapacağız. Ben yargıdan da üzerine düşeni yapmasını bekliyorum. Bu kadar açık konuşuyorum, bu mesajın nereye gittiği bellidir. Çünkü Molotof kokteyli kullanmak suçtur. Yakıp yıkmak, kamu düzenini bozmak suçtur. Bunların hemen hemen tamamı kamu düzenini bozmaya yönelik girişimler içindedir. Molotof kokteylleriyle yaptıkları, kamu mallarına zarar vermek ortadadır” dedi.
-“ÇEKİLİN”-
Şu anda 100 trilyonu aşkın zararın olduğunu belirten Erdoğan şöyle devam etti:
“Kim ödeyecek bunu? O fakir vatandaş adına devlet ödeyecek. Yan, sizlerden toplanan vergilerden elde edilen imkanlarla bunu şimdi biz ödeyeceğiz. Esnafımız, tüccarımız iş yapamaz hale geldi. Bu sadece Taksim Meydanı’yla, İstiklal Caddesi değil, Türkiye genelinde. Aynı şekilde şoför esnafımız. Belediye otobüslerini yakıp yıkıyorlar, sonra da geçiyor şoförün makamına oradan poz veriyorlar. Bu bir vatansevere, bu ülkenin evladına, vatandaşına yakışır mı? Bunun adı özgürlük mücadelesi olamaz. Bunun adı bir hak arama mücadelesi olamaz. İşte ben o samimi çevreci dürüst kardeşlerime diyorum ki, bizi daha fazla üzmeyin. Siz oradan çekilin ve bizi o uç terör örgütleriyle iç içe olanlarla karşı karşıya bırakın. Biz o Gezi Parkı’nı temizleyelim ve bunu sahiplerine teslim edelim.
Çünkü oranın sahibi onlar değil. Oranın sahibi tüm İstanbul halkıdır, tüm yurtiçinden ve yurtdışından gelen turistlerdir.”
, İstanbul 6. İdare Mahkemesi’nin “Gezi Parkı olaylarının patlak verdiği akşam ‘yürütmenin savunmasını verinceye kadar yürütmenin durdurulmasına’ diye bir karar vermesinin” manidar olduğunu söyledi. Kararın düşündürücü olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Şu anda ihalesi yapılmış bir proje mi var? Yok. Ne yapılacağı belli olan bir süreç mi var? Bir kişi size bir yazı yazıyor. Siz bu yazı üzerinden böyle bir karar veriyorsunuz. Nasıl böyle bir kararı verirsiniz? Bu ülkenin bu hale gelmesine nasıl bir zemin hazırlarsınız? Ne ihale, ne proje varken, siz bunun kararını veriyorsunuz” dedi.
-“MİLLETİ KORKUTMA, SİNDİRME DÖNEMİ TAMAMEN KAPANDI”-
Türkiye’nin, AK Parti iktidarı dönemine kadar imtiyazlıların haklı olduğu bir ülke olduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
“Kaymak tabaka, elit tabaka, seçkinler, sermaye çevreleri, özellikle de faiz lobisi bir avuç olmasına rağmen 76 milyona hükmediyor, dayatmalarda bulunuyordu. Biz bu sistemi bozduk. Biliyorsunuz, bunlar bir gecede yüzde 7500 faizle para kazananlardır. Çok açık söylüyorum; şehirlerde terör estirilmesine müsaade etmeyeceğiz. Kimin hesabı varsa, 7 ay sonra yerel seçimler var. Gelsin, hesabını sandıkta görsün. Türkiye’de sokakta hesap görme, milletin iradesini sokakta gasp etme, milleti korkutma, sindirme dönemi tamamen kapanmıştır. Dün akşam bazı sanatçılar geldi. Yanlarında bazı sanatçılar daha gelecekti. Çok ilginç şeyler söylediler, üzüldüm. Ulusal ve uluslararası bu sanatçılarımıza çok büyük baskılar yapılıyor. ‘Eğer oraya gidecek olursanız, Başbakan’a, bütün anlaşmalarınızı iptal ederiz, reklam vermeyiz’ dediler. Hani siz demokrattınız, hani özgürlükçüydünüz? Niye bu baskıları yapıyorsunuz? Nasıl oluyor bu iş? Benim belediye başkanıma ‘Zorla işçileri dışarı döktünüz’ diyorlar Pazar günü. Ya Pazar günü zaten tatil. Hür iradesiyle oraya gelen bir işçiye kim karışabilir? Bizi buraya getiren millettir. Millet dur derse dururuz, kal derse kalırız. Başka hiç kimsenin dayatmasına kulak asmayız.”
-“PLEBİSİT YAPALIM”-
Topçu Kışlası ile ilgili plebisit yapılabileceğine dikkat çeken Erdoğan, şunları ekledi:
“Akşam gelenlere ‘Bu konuda bu kadar hassas mısınız?’ dedim. Peki, o zaman plebisit yapalım, yani referandumun değişik bir şekli. Biliyorsunuz, referandum sadece Anayasa değişikliklerinde yapılır. Ama plebisit, o ildeki belediyenin yapabileceği bir uygulamadır. Yani kendi halkına bunu sorar. Bu adımı bu şekilde atabiliriz. Gelen arkadaşların bir kısmı buna sevindi, bir kısmı da buna sıcak bakmadı. Yani ya buna evet diyeceksin ya da uygulamamıza evet diyeceksin. Bunun aslında kamuoyu araştırmasını 2011 seçimler öncesinde yaptım. Yaptıktan sonra da İstanbul'a, size yeni dev proje, çılgın proje dedik. Bugüne kadar da olumsuz bir şey duymadım.
İktidar olarak 2 milyar 800 milyon ağaç ve fidandan bahsediyorum. Çıkıyor bir tane muhalefet partisinden, kendine göre hesaplar yapmış, kaç metrekareye ne kadar fidan dikilir… O fidanlar yetişecek, inşallah senin de çorak olan arazilerine dikeceğiz, merak etme. Ama tabi bunlara fidan ne diye sorsan, ağaç diye tanımlar. Ağacı da fidan diye tanımlıyor. Lütfen bu oyunlara da gelmeyin.”