25.07.2022 - 21:19 | Son Güncellenme:
İHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT özel yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı. Türkiye’nin tahıl krizinin çözümünde yürüttüğü diplomatik çabalarla ilgili konuşan Erdoğan, gıda krizinde işleyen süreçte uzun zamandır aralıksız şekilde yoğun temas ve müzakereler yürütüldüğünü kaydetti. Ukrayna tahılının dünya piyasalarına güvenli şekilde yönlendirilmesini sağlayacak anlaşmanın imzalandığını anımsatan Erdoğan, anlaşma çerçevesinde küresel gıda krizinin etkilerinin hafiflemeye başlayacağını bildirdi. Tahıl koridoru anlaşması ile özellikle en azgelişmiş ülkelerin üzerindeki baskının azalacağını, ortaya çıkabilecek kıtlıkların önleneceğine dikkat çeken Erdoğan, "Bunlar memnuniyetle karşılayacağımız hususlar. Bu tarihi başarıya verdiğimiz katkı, Türkiye’nin küresel meselelerde oynamaya muktedir olduğu önemli rolü bir kez daha ortaya koymuştur. Planın operasyonel boyutu inşallah İstanbul’dan idare edilecek. Savaşın devam ettiği bir ortamda gerek Milli Savunma Bakanım, gerek Dışişleri Bakanım muhataplarıyla yoğun ilişki halinde oldular. Ben muhataplarımla yoğun görüşmeler halindeydim. Sürecin ne kadar hassas olduğunu, Odessa Limanı'na düzenlenen saldırıda görebiliyoruz. Herkesten attıkları imzalara sahip çıkmalarını ve üstlendikleri sorumluluklara uygun şekilde hareket etmelerini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"İlk etap Madrid’deki bir davettir, onama değildir”
NATO Zirvesi'yle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede önemli kazanımlar elde edildiğini bir kez daha vurguladı. Erdoğan, “PKK/PYD/YPG ile FETÖ’ye destek verilmeyeceği ve bunun bizim kırmızı çizgimiz olduğunu kendilerine orada ısrarla hatırlattık. 'Buradan taviz vermeyi bizden kimse beklemesin' dedik. Zirvenin en önemli neticesi bana göre budur. NATO kayıtlarına terör örgütlerinin girmiş olması Madrid Zirvesi'nin en önemli yanıdır. FETÖ falan uluslararası en önemli NATO sözleşmesinde yer almamıştır. İsveç ve Finlandiya’dan teröre verilen desteklerin kesilmesinde somut beklentilerimiz var. İsveç’in caddelerinde bunlar polis korumasında yürüyüş yapıyorlar. Kendi paçavralarıyla, malum sözde liderlerinin posterleriyle yürüyüş yapıyorlar. Ama İsveç vatandaşlarının sağ duyusu da ortada. Oradaki iltisaklı yapıların da kapatılması gerekiyor. Terör propagandası ve eylemlerin engellenmesi, bunlara karışanlara soruşturma açılması, ayrıca iade ve mal varlığı, bunlara karışanlardan sermaye noktasında bunların paralarına el konulması ve iade edilmesi isteniyor. Orada mal varlığının dondurulması gibi beklentilerimize cevap bekliyoruz. Buradan taviz yok. Bu ülkelerle yapılacak ortak mekanizma toplantılarda, teröre desteğin sonlanması için atılan veya atılmayan adımlar ortaya koyulacak. Kesinlikle Türkiye’den bu konuda taviz beklenmesin. Biz orada görüşmeleri yaptık, döndük geldik. Gel gör ki, yine teröristler ertesi gün gösteri yapıyorlar. İsveç somut adım atmaktan, temel bir yaklaşıma gitmekten şu anda çok uzakta gözüküyor. Terör propagandası dahil, uzantılarını ülkemiz aleyhine bulunmaktan alıkoymadıkları sürece bizden olumlu bir yaklaşım beklemesinler. Bu iş öyle zannedildiği gibi kolay bir iş değil. Makedonya 11 yıl sürdü. Öyle kolay bu iş olmuyor. Hemen NATO'ya alsınlar, yok böyle bir şey. Orada da bütün arkadaşlara, dostlara bunu söyledik. Şu anda süreç bu şekilde bir defa işliyor. İlk etap Madrid'deki bir davettir, onama değildir. Bu davetin neticesi ne olacak. Onu da bu eylemler belirleyecek. Siz hala bu teröristleri caddelerinizde koruma altında yürütürseniz, biz de bunları takip ediyoruz. Bizim de oralarda istihbaratımız var. Olay İsveç, Finlandiya değil. Maalesef Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere böyle, İskandinav ülkelerinin tamamı böyle. Liderlerle yaptığımız görüşmelerde ben bunları söyledim. Almanya, Fransa, Emmanuel ile yaptığım görüşmede 'Böyle devam mı edeceksiniz' dedim. Böyle gitmezse kusura bakmayın, önümüze bu geldiği anda bizim bir parlamentomuz var, bizim parlamentomuz bu işe olumlu bakmaz” dedi.
"Batı'nın yaklaşım tarzı siyasetçilere yakışan bir yaklaşım tarzı değil"
Tahran’daki üçlü zirveyi değerlendiren Erdoğan, ”İran ile ticaret hacminin yükseltilmesi hedefinde İran ile ikili ticaret hacmimizi 30 milyar dolara çıkarma hedefimiz var. Aramızdaki görüşme gerçekten samimi geçti. 8 anlaşmayı da imzalamak suretiyle buradaki konseyi başarılı şekilde tamamlamış olduk. Süratle bu yılın ilk yarısında 8’i yakaladık. Bu sekizi yılsonuna kadar katlayabiliriz. Aramızdaki bu görüşme gerçekten samimi geçti. Bu adımı atmamız lazım, bunun gereğine inanıyoruz dedik. 8 anlaşmayı imzalamak suretiyle süreci başarıyla tamamladık. Putin ile olan görüşmemiz çok daha farklı geçti. Putin-Zelenskiy olayında biz çok önemli rol oynuyoruz. Biz kimseye düşman nazarı ile bakmıyoruz. Dost nazarı ile bakıyoruz. Bu bakışımız her iki tarafın samimi yaklaşımını getiriyor. Batı'nın yaklaşım tarzı siyasetçilere yakışan bir yaklaşım tarzı değil. Biz savaşın oluşturduğu duruma rağmen ikili ilişkileri ele aldık. Olumlu görüşmeler olduğunu söyleyebilirim. Aramızda bazı konularda anlaşmazlıklar var. Biz malum S-400 konusunda dünyanın görüşünü değil inandığımız neyse onu yaptık. Rusya ile olan ikili ilişkilerimizi potansiyel olan alanlarda geliştirmek durumundayız. Tahran’daki görüşmelerimizde terörle mücadele bir numaralı konusuydu gündemimizin. Suriye, terör örgütlerinin yuvası haline gelmiş durumda. Dolayısıyla Suriye'ye karşı gerek Rusya gerekse İran'ın bir tavır belirlemesi gerekir. Bu mücadele kararlılığımızı zirve sırasında Sayın Putin ve Reisi’ye bizzat aktardım" açıklamasında bulundu.
“Projeler hazır, artık tek kat değil şimdi zemin artı 1 şeklinde iki katlı olana gireceğiz”
Suriye’nin kuzeyine yapılacak olan briket evlerle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir operasyonun içeriğe noktasında bir konuya girmeyi bu akşamın konusu olarak görmek istemem. Ancak biliyorsunuz biz Suriye’nin kuzeyinde hedef olarak ilk etapta 250 bin briket ev yapmayı planlıyoruz. Bunları biz AFAD’la beraber yapıyoruz. O çadırlarda, o ilkel çadırlarda o insanların yaşaması hakikaten ne insani, ne İslami değildir. Bunlara biz dedik ki evler yapalım dedik. Bu evlerin altyapısını da gayet iyi bir şekilde yapalım. Sağ olsun AFAD koordinesinde STK'lar katılmak suretiyle şu ana kadar 100 bine yakın konutu bitirdik. Şimdi yeni bir çalışmaya gireceğiz. Projeler hazır. Artık tek kat değil şimdi zemin artı 1 şeklinde iki katlı olana gireceğiz. Bunları da yapmak suretiyle buralara bizdeki mültecilerden geri dönüşleri ama kendi istekleriyle, arzularıyla, bu dönüşleri artıralım diyoruz. Bunu başarırsak bu sayı 1 milyonu buluyor. Şu ana kadar yok, ama onlara sorarsan var” diye konuştu.
"Efes Tatbikatı bunları çıldırttı"
Yunanistan'ın provokatif yaklaşımlarıyla ilgili de değerlendirmede bulunan Erdoğan, Miçotakis ile Vahdettin Köşkü'nde bir araya geldiğini anımsatarak, Miçotakis'in tutumunu eleştirdi. Erdoğan, "Biz Türkiye’yiz, kabile devleti değiliz. Sen de siyasetçisin ben de siyasetçiyim. Türkiye'ye karşı herhangi bir olumsuz adım attığın zaman benim ilk işim siyasetçi olduğuma göre halkıma anlatabileceğim elimde güçlü malzemelerimin olması lazım. Efes Tatbikatı bunları çıldırttı. Tuttular bunlar da kendilerine göre tatbikatlar yaptılar. Şu anda yüksek düzeyli işbirliği görüşmelerini iptal etme kararı aldım. Yunanistan’ın samimi dürüst olmayan tutumuna son vermesi gerektiğini açıkça ifade etme kararı aldım. Artık görüşmelere son vereceğiz. Yunanistan'da 9 adet Amerikan üssü var. Kendilerine söylediğimiz zaman inkar ediyorlar. Rusya’ya karşı kurulduğunu söylüyorlar. Rusya ile böyle bir şeyi yapabilme gücünüz, kudretiniz yok. Amerika bile bunu yapamaz. Bizim İncirlik üssü de var. Biz bu kadar iyi niyet gösteriyoruz. Siz adalarda garip garip şeyler yapıyorsunuz. Yunanistan bizim güvenlik ihtiyaçlarımız için uçak almamızı engellemeye çalışıyor. Ne gerekiyorsa vakti saati geldiğinde Türkiye olarak yaparız. Verirler vermezler hiç önemli değil. Biz duruşumuzla zaten konumumuzu koruyoruz" dedi.
BAE, Suudi Arabistan ve İsrail ile yeni dönem
Türkiye'nin birçok ülke ile yoğun bir diplomasi ve normalleşme süreci yaşadığını anımsatan Erdoğan, "Bir yıllık süre içinde gerçekleştirdiğimiz ziyaretlerde Birleşik Arap Emirliği ve Suudi Arabistan sürecinde yeni bir dönem başlattık. İş adamlarımızın sorunlarının giderilmesi hususunda yoğun bir çalışma içinde olduklarını görüyoruz. İhraç ürünlerimize yönelik boykot ve ayrımcı uygulamaların sona erdiğini müşahede ediyoruz. İsrail ile ilişkilerimizi ve diyaloğumuzu geliştiriyoruz. Herzog ile olumlu temas neticesinde 15 yıl aradan sonra İsrail’den ülkemize devlet başkanı düzeyinde ziyaret oldu. Mısır ile ilgili süreç de alt düzeyde devam ediyor. Bütün görüşmeler, diplomasi, bunlar devam ediyor. Üst düzeyde de bu işin olmaması söz konusu değil. Yeter ki birbirimizi anlayalım. Mısır halkı Müslüman bizim kardeşlerimiz. Yeter ki birbirimize karşı olan açıklamalarımızda birbirimizi rencide etmeyecek bir süreci devam ettirelim" ifadelerini kullandı.
“Biz Ermenistan’la normalleşme konusunda ciddiyiz, kararlıyız”
Ermenistan’la normalleşme adımları üzerine konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başbakan Paşinyan’la her iki ülkenin dini bayramlarıyla telefon görüşmesi gerçekleştirdik. Türkiye-Ermenistan arasında normalleşme sürecini konuştuk. Baştan itibaren bizim çizgimiz Azerbaycan’dı. Bu konu yoluna girince biz kapılarımızı açarız. Paşinyan’ın bölgesel barış ve işbirliği açısından bizimle benzer düşünceleri paylaşmasından memnun olduk. Artık söylemin ötesinde somut adımlar atmasını bekliyoruz. Biz Ermenistan’la normalleşme konusunda ciddiyiz, kararlıyız. Türkiye’de bu gün 100 binin üzerinde Ermeni var. Bizim vatandaşımız olan Ermeniler var, bir de vatandaş olmaya namzet olan Ermeniler var. Bu bizim yaklaşımımızı gösteriyor. Azerbaycan ile eşgüdüm içinde Ermenistan’la olan yaklaşımı geliştiriyoruz, bunu hep söyledik, söylemeye devam edeceğiz” dedi.
Duhok saldırısıyla ilgili açıklamalarda bulunan Erdoğan, "Bu, PKK/YPG-PYD bunların alışılmış terör eylemlerinin bir benzeri. Buna biz yabancı değiliz. Tüm Amerikalılara, aynı şekilde Rusya tarafına, 'Bakın bu durum böyle, oyuna gelmeyelim' dedik. Aynı şekilde bunu Iraklı dostlarımıza da ilettik. 'Yaptığınız açıklamalara dikkat edin. Biz dostumuzla böyle bir duruma girmeyiz' dedik. Dert, Irak ve Türkiye arasındaki olumlu ilişkileri bozmak. Birçok Iraklı kardeşlerimiz, dostlarımız güzel açıklamalar yaptılar. Bazıları da maalesef aksi açıklamalarda bulundu. Konya’da yapılacak olan İslam oyunlarına Irak'ın katılmaması yönünde açıklama yapmışlar. Irak böyle bir adımı atmamalı. Arkadaşlarımıza da söyledim görüşün. Biz Irak’ı bu oyunların içinde görmek istemiyoruz dedim. Duhok’ta hayatını kaybeden sivillere aileleri başta olmak üzere ülkem adına başsağlığı diliyorum. PKK'nın gerçek yüzünü bir kez daha görmüş olduk. Tahran'da da ABD'nin Fırat'ın doğusundan çekilmesi üzerinde durdum. Terör örgütleri bütün gücünü oradan alıyor. Tel Rıfat ve binlerce tır silah, mühimmat araç gereç Amerika buraya yığdı. Hala yığmaya devam ediyor. Biz bunu Trump’a söyledik, Biden‘a söyledik maalesef halen olumlu adım atılmış değil. Bu olumlu adımı temennimiz o ki bu ısrarlarımız karşısında atarlar" dedi.
"Her türlü girişime rağmen Amerika'nın PKK ile işbirliği devam ediyor"
ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM'un öldürülen YPG'li bir terörist için taziye mesajı yayımlamasına tepki gösteren Erdoğan, "Taziye yayınladıkları terörist kim diye bakarsanız, Türkiye'ye karşı terör eylemleri olan biri. Amerika'nın terör örgütleriyle iş tutması kendi kazdığı kendi kazdığı çukura düşmesi sonucunu doğuracaktır. Her türlü girişime rağmen Amerika'nın PKKK ile işbirliği devam ediyor. DEAŞ’ın terör örgütü olarak PKK’dan, YPG’den ne farkı var. Bir terör örgütüyle mücadele için başka terör örgütü ile iş tutulmaz" değerlendirmesinde bulundu.
"Hayat pahalılığının yükünü azaltmak, Türk lirası cinsinden enstrümanlara güveni artırmak için gerekli adımları attık"
Ekonomideki gelişmelerle ilgili soruları cevaplayan Erdoğan, "Bu salgın süreci, Ukrayna’daki savaş tarihin en yüksek seviyelerine ulaşan emtia ve enerji fiyatları, küresel alanda enflasyonist bir ortam oluşturdu. Böylece haziran ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 78-79, bu seviyelere ulaştı. Hayat pahalılığının yükünü azaltmak, Türk lirası cinsinden enstrümanlara güveni artırmak için gerekli adımları attık. Bu bizim çıkış yollarımızdan bir tanesi. Bu çerçevede hazine ve maliye bakanlığımız ekonomi politikalarıyla çalışıyoruz. Hedef odaklı devreye aldığımız eşgüdüm içerisinde hayata geçirdiğimiz bu adımlarla küresel koşullara karşı ülkemizin direncini artırmayı hedefliyoruz. Kur korumalı Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına vatandaşlarımızın ilgisi yüksek oldu. Toplam 1, 8 milyon hesap açıldı. Bu sayı önemli bir güvene işaret ediyor. Size güven ve istikrarı korursanız, bu ülkeyi kimse yıkamaz. Türk lirası cinsi tasarrufların yaygınlaştırmak için kur korumaları enstrümanları desteklemeye devam ediyor. Tasarruflarını Türk lirasında değerlendirmek isteyen vatandaşlarımıza gelire endeksli senetlerin ihracını geliştirdik. Tasarladığımız ürüne gelen talep beklentilerimizin üzerine ulaşmış vaziyette. Neticede 83 bin 816 bireysel yatırımcı talep gösterdi. Bu düzenlemeler enflasyon üzerindeki etkileri takip ediyoruz. Düzenlemeler fiyat artışlarının hızını yavaşlattı. Son haftalarda petrol fiyatlarındaki düşüşün ulaştırmayı doğrudan, diğer grupları olumlu etkilemesini bekliyoruz. Yıllık enflasyondaki düşüşü önümüzdeki şubat-mart ayı itibarıyla belirgin olarak görmeye başlarız. Kayseri’de resmi rakam o gün 70 bin civarındaydı. Vatandaşların o meydana gelmiş olması bir şeyi gösteriyor. Çıkış yolu burası bunu gösteriyor. Vatandaşın ben araçlarıyla olsun, piyasadaki alışveriş noktasında konumu gayet iyi bir yerde. Maliyet enflasyonu konusunda biz şu anda bana göre işi yönetiyoruz. Bizim son yaptığımız zamlarla vatandaşın cebine giren para ciddi bir artış oldu. Bu tabi yıl sonu itibarıyla tekrar gözden geçireceğimiz bir süreçtir. Bu hafta sonu mesela Ordu’ya gidiyorum. Ordu’da herkesin beklentisi acaba fındık fiyatları ne olacak. Bu açıklamayı yaparken ben bay kemalin ağzına bakıp rakam açıklamayız. Bizim sırtımızda küfe var, bunun gereği neyse biz bu açıklamayı yaparız. Ben bütün fındık müstahsilini enflasyona ezdirmeyiz” şeklinde konuştu.
Özellikle dört meslek grubunun ek göstergelerini 3600 hak kazanması için bu sene başında çalışmalara başladıklarını söyleyen Erdoğan, "Tüm göstergeleri düzenledik. Öncelikle birinci dereceye gelmiş tüm öğretmenlerimizi 2 yıl ve üzeri yüksek öğrenim mezunu polislerimizin alan sınırlaması olmaksızın, tüm sağlık çalışanlarımızın, din görevlilerimizin ek göstergeleri yükseltildi. Avukatlar, il müdürleri, bekçiler, erbaşlar gibi tüm meslek gruplarının 3600 ek göstergeden faydalanmaları sağlandı. İl müdür yardımcıları, ilçe müdürleri, şube müdürleri, gelir uzmanları, kariyer uzmanlar denetmenlerinde 2200 olan ek göstergeler 3600 ek göstergeye çıkartıldı. Bizim bu dönem içerisinde halkımızın tüm sıkıntılarını gidermeye yönelik attığımız adımlardır. Bugün kadar 28 sene boyunca küçük dokunuşlar yapılmış. İhtiyaçlar ve talepler doğrultusunda revize edip meclisini takdirine sunduk. Ocak ayında tarihi bir adım atarak asgari ücretten vergi alınmaması üzerinde düzenleme yaptık ve yüzde 50 üzerinde zam yaptık. Yıllardır konuşulan bir türlü gerçekleştirilemeyen düzenlemenin hayata geçirilmesini sağladık. Çalışanlarımızın yanında olduğumuzu ispatlamış olduk" diye konuştu.
“KYK kredisinde kesinlikle faiz, enflasyon yok, sadece anapara”
Üniversite öğrencilerinin bursuyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz göreve geldiğimde üniversite öğrencilerimiz bursu 45 liracıktı. Bir de üniversite öğrencilerinde harç alınıyordu. Harcı bay kemal mi söyledi kaldırdık veyahut ta yanındaki ortağı mı söyledi. Harcı da biz kaldırdı. 45 liradan şu anda 650 lira şu anda yeni zamla 850 lira gibi bir noktaya gelecek. Krediye gelince 3 ayağı var. Bir kredi alıyorsan aldığın bu krediye senin anında ödemen diye bir şey yok. Sigortalı bir iş bulacak, ondan sonra da iki yıl bir süre içerisinde de bunu ödeyeceksin. Burada faiz yok. Ta başbakanlığım döneminde açıkladığım bir şeydir. Şimdi söyledikleri, buna enflasyon, hayır kesinlikle ne faiz, ne enflasyon sadece ana para. Biz öğrencilerimizi kesinlikle muhalefetin bu saçma sapan yaklaşımlarına ezdirmeyiz” ifadelerini kullandı.
“Bu köprü bizim için adeta bir boynumuzda güzel bir altın kolye”
“Muhalefetin bu projeler karşı yaklaşımı bunların yapılması istikametinde değil, yapılmaması istikametinde” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir örnek vereyim Yavuz Sultan Selim Köprüsü yapılırken, buranın yapılmaması için denizden motorlarla ta Anadolu Kavağı'na geldiler. Orada gösteriler yaptılar. Biz kararlıydık, yapılacak. Yaptık. Şu anda yoğun bir şekilde trafiği var, Anadolu-Avrupa yakasında otomobiller, tırlar burada yoğun bir şekilde çalışıyor. Aslında bu da bir şeyi gösteriyor. Ekonomi olarak battık diyenler var ya onlara cevap, oralardan geçen otomobiller, otobüsler, tırlardır. Demek ki bu ülke demek ki batmış falan değil. Herkesin altında maşallah arabası da var, tırlarla Anadolu’dan Avrupa’ya her türlü gıda nakli yapılıyor. Otobüslerle taşımacılık devam ediyor. Bütün bunlar devam ederken nasıl dersiniz battık. Osmangazi Köprüsü aynı şekilde, daha önce İzmit Körfezi'ni dolaşıyorduk. Feribotla geçmek 45 ile 50 dakika sürüyordu. Artık 5 dakikada geçiyorsun. Osmangazi Köprüsü'nü 4 Temmuz'da 43 bin 301 araç kullandı. Bu da bu işin ne kadar önemli ve verimli olduğunu gösteriyor. Bay Kemal yap-işlet-devredi daha öğrenemedi. Bay Kemal yap-işlet-devret devletin cebinden para çıkmadan yüklenici firmaların talip olanların burayı gelip yapıp, kaç seneye anlaşıyorsun, 15 sene burayı işletip, her yıl belirli bir ücreti vardır. Buna göre burayı kullanır, eğer devlet bir ödeme yapması gerekiyorsa, bu farkı kapatma açısından ödemeyi yapar ve böylece de orada yüklenici olan firma, buradan rahatlıkla yap-işlet-devrette huzurlu bir şekilde devam eder. Belki de ondan sonra başka işlere talip olurlar. Aynı şekilde 18 Mart Köprüsü de 2,5 milyar euro orası yapıldı. Kore finansmanını sağladı. Türk firmasıyla beraber ortaklaşa yaptılar. Dünyada en uzun açıklığa sahip bir köprü. Biz eskiden ne çileler çekerdik orada. Lâpseki’den Gelibolu’ya geçmek için orada arabada beklerdir. Şimdi öyle bir şey yok. Şimdi 6 dakikada karşıdan karşıya geçiyorsun. Bu köprü bizim için adeta bir boynumuzda güzel bir altın kolye. Şu anda orayı kullananlar bize dua ediyorlar bizde mutluyuz. Şanlıurfa Adıyaman arasında Nissibi Köprüsü var. Biz olmasak böyle bir köprünün hayali bile söz konusu değildi. Aynı şekilde beyefendi İzmir milletvekili ya. Köprülerin yanı sıra birde tüneller, Marmaray'ı, Avrasya Tüneli'ni düşünün. Bütün bunlar medeni olmanın, kalkınmanın, dünya standartları ötesinde olmanın bir yapının güzelliğidir” dedi.
“Büyükşehirlere verilen para 1’e 5 artmış durumda. Bunların hepsinin şu anda kaydı kuydu var”
Büyükşehir belediyelerine yapılan ödemelerle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin 14 büyükşehir belediyeniz var. Şu anda su parasını artırarak işi çözmeye çalışıyorsunuz. Şu anda devlet olarak bizim vermiş olduğumuz büyükşehirlere para bu sene ciddi manada bir artış kaydetti. Bizim vergi gelirlerimiz artınca, onlara da yapmış olduğumuz ödemeler arttı. Bugün İzmir’de büyükşehir belediye başkanlarımız. İstanbul’dan Meclis Başkanvekili Tevfik Bey rakamlarla açıkladı. Bunlar kayıtlı yapılan ödemeler. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne verilen para. Bu kadar açık net, Ankara’ya verilen para 1’e 5 artmış durumda. Bunların hepsinin şu anda kaydı kuydu var. Bizim talihsizliğimiz böyle bir muhalefete sahip olmak. Dürüst bir muhalefet yok. Çok daha fazla mesafe alır, böyle bir yolculuk gerçekleştiririz” dedi.
TOGG ile ilgili soruyu da yanıtlayan Erdoğan, "Hedefimiz bu yıl içerisinde çıkartıp keyfini beraberce inşallah tatmak. Bursa Gemlik’te yer alacak fabrika inşaatı Temmuz 2020‘de başlamıştı. Boya, gövde tesisi ile 1.6 kilometre test pisti tamamlandı. Montaj tesisinin yüzde 98'i tamamlandı. Avrupa'nın en temiz boyahane tesisinde kimyasal dolum aşamasına geçildi. Tesisler bu yılın son çeyreğinde seri üretime hazır hale gelecek. İlk seri üretim araçlar bu yılın son çeyreğinde banttan inecek. Batarya konusunda üretimi Türkiye'de yapılacak. Çalışmalar devam ediyor" dedi.
“AK Parti'nin kazanması Türkiye’nin kazanması demektir”
2023 seçimleriyle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti olarak girdiğimiz her seçimi bir öncesinden önemli gördük. Rehavet yok. 2023 seçimlerini bu zamana kadar girip galip çıktığımız bütün seçimlerden daha önemli görüyoruz. Biz millete hizmet için rakip olmayınca kendimizle yarışıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası için bunu bir telakki olarak görüyoruz. Seçimlerin kazası olmaz. Bütün bir ülke kaybeder. AK Parti'nin kazanması Türkiye’nin kazanması demektir. Son 20 yılda 100 yılın işini 20 yıla sığdırdı. Az önce örneklerini verdiğim Türkiye oldu vatandaşımız oldu. Sadece havalimanlarına baktığımız zaman 26 tane havalimanı vardı, şimdi 58 havalimanı var. Türkiye’de havalimanımızın olmadığı yer kalmadı. Bu sayı 58’e çıkınca gittiğiniz her ilde havalimanından evinize yarım saatte bilemedin 45 dakikada gidebilirsin demektir. Türk hava yolları süratle pilot yetiştiriyor. Bir taraftan uçak kiralama veya satın alma konusunda bazı adımlar atılacak. Şu anda en çok sevindiğimiz denizin üzerinde 5 tane havalimanı var, bunun birisi ordu giresin, birisi de Rize-Artvin Havalimanı. Biz görev geldiğimizde Binali bey ulaştırma bakanı olduğunda 6 bin 100 kilometre, şu anda 28 bin kilometre bölünmüş yol asiti var. Bunların içinde otobanlar var. Bütün bunlarla beraber eğitim sistemine baktığımız zaman 76 üniversiteden şu anda 208 üniversiteye çıktık. Bu da 81 vilayetin tamamında var. Bu da bizim eğitimde, sağlıkta 19 vilayetimizde şehir hastanelerimiz var. Şehir hastanelerimiz olmamış olmasaydı biz Covid olayını rahat atlatamazdık. İnşallah yenileri de açılıyor. İnşallah bir tanesinin Ankara’da bir iki ay içerisinde açılışı yapılacak" dedi.
“Ortak noktaları siyasetçilik oynamaktan zevk almaları”
6’lı masayla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim partilerimiz arasında sıkıntı söz konusu değil. Adayımız belli, hazır. Adayımız çalışmalarını Cumhur İttifakı'yla yürütüyor. Aşkınan koşan yorulmaz dedik. Durmak yok yola devam dedik. 2023 seçimlerinde 20 yılı aşan bir tecrübe ile milletimizin karşısına çıkıyoruz. Millet zillet, ne derseniz deyin adına, bu ittifak ne yapar, kimi çıkarır bizi ilgilendirmiyor. Biz kendimizden sorumluyuz. Masanın altında ayrı, masanın üstünde ayrı hesaplar dönüyor. Böyle bir masadan memleket hayrına bir şey beklemek mümkün değil. Biz işimize bakalım. Kemal Bey biliyorsunuz İstanbul’a belediye başkan adayı olmuştu. Kâğıthane’nin yolunu şaşırdı, 'Kağıttepe' dedi. Ankara’da oyunu kullanamadı. Onun için biz hayırlı işler uzatılmaz, bu masadan hayırlı işler uzatılacak olsa da, masadakilerin işi gücü yalan, dolan, fitne, bölücülük. Ortak noktaları siyasetçilik oynamaktan zevk almaları. Kolay oynatılan kukla olmaları ve terör örgütlerinin savunucu olmaları. Şu anda ortaklığını açıklayamadığı partinin terör örgütüyle ortaklığı ortada” diye konuştu.
“Onların nasıl ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım”
Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan’a yönelik konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onu onların düşünmesi lazım. Onların nasıl ihanetin içerisinde olduklarını kendilerinin düşünmesi lazım. Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler. O makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık verildiyse, başbakanlık verildiyse, hepsi onlara bir irade o makamları verdi. Onlar bunun kıymetini bilemedi. Öbür tarafta hakeza o da aynı. Şu anda masanın etrafında dönüp dolaşıp bir şey yapmaya gayret ediyorlar. Biz milletimizin ferasetine inanıyoruz. Kimin ne olduğunu net görür, oradan oyunu ona göre kullanır” dedi.
Gençlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Erdoğan, "Genç yaşta bu arkadaşlarımızın parlamentoya girmeleri ayrı bir dinamizm kazandırıyor. 2053- 2071 bunlar Türkiye'nin siyasetinin çok daha dinamik olmasını getirmiş olacak. Onların o dinamizmi bizi de dinamik kılıyor. Gittiğim her yerde gençlerden aldığım bu dinamik yapı beni de farklı kılıyor. Onlar manipülasyon yaparlar biz Teknofest gençliği olarak yolumuza devam ediyoruz. Bunu ilk seçimde görecekler" şeklinde konuştu.