11.09.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, dün A Haber’de tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. “Bu haftaki gelişmelerde göreceksiniz çarşamba, perşembe veya yarın da olabilir. Yani CHP çok ciddi sorular getirecek gündeme” diyen Koç, “Sayın Başbakan’ın PKK konusunda takındığı tavır Habur ve Oslo süreçlerinde İmralı Kandil arasındaki yazışmalar Başbakanın emriyle teati edilen mektuplar, götürülenler, getirilenler. Bunların hepsi elimizde. Bütün kayıtlarıyla beraber elimizde. Sayın Başbakan oldukça zor durumda kalacak. Eğer bu konuda CHP’yle PKK arasında kendi kafasına göre ilişki kurmaya çalışan Başbakan çok büyük açmaz içine girecek” dedi. Koç, bunların hangi mektuplar olduğunun sorulması üzerine, “Murat Karayılan’la Apo arasında, Öcalan arasında” yanıtını verdi.
Koç, “İçeriğini biliyorsunuz öyle mi?” sorusuna da şu yanıtı verdi:
“Mektubu günü gelince açıklayacağız hepsini. Ve Başbakan burada Oslo görüşmelerinin, yani bu KCK iddianamesi sırasında yapılan aramalarda ortaya çıkan bazı bilgiler çok açık bir şekilde Başbakanın bu feryadının, bu öfkesinin, bu durup dururken sanal suç yaratarak CHP’ye bir takım yüklenmelerinin sebebini açıklayacak. Şimdi Sayın Başbakan, CHP ile uğraşacağı kadar PKK’yla uğraşsaydı bugüne kadar Türkiye terörle mücadelesinde yol alırdı. Bu hafta ya da önümüzdeki süreç içerisinde belli bir planda Sayın Başbakanın yüzüne bu gerçekler Türk milleti önünde söylenecek. Ne cevap verecek göreceğiz. Ve şunu da söyleyeyim. Zaten hatırlıyorsunuz MİT Müsteşarının Cumhuriyet savcılığı tarafından, özel yetkili savcı tarafından bu süreçle ilgili eylemlerinden dolayı soruşturmaya alınmasına Başbakan ucu kendisine dokunacağı için çok şiddetli tepki göstermişti ve hemen alelacele bir özel durum yasası çıkartarak kendi iznine bağlamıştı soruşturma açılmasını. Nedenleri çıkacak ortaya, niye, neden, niçin? Başbakan bizle uğraşacağına onlara cevap verecek millet önünde. Küfür etmekte serbest, sövgü serbest. Biz ona küfürle cevap vermeyiz. Nasıl olsa o ettiği küfürler bir şekilde kendisine dönüyor.”
KCK iddianamesinde var
Koç, Milliyet’in, mektupların içeriğine yönelik sorusuna ise “Başbakan’ın hakaretamiz konuşmaları ortada. Biz doğruyu anlatacağız. Oslo sürecinde yapılan pazarlıklar internette dolaşıyor bunlar. Bunları tekrar değerlendireceğiz. KCK iddianamesi var. Bir de durdurulan soruşturma var. Bunların içinde bütün bilgiler görülebiliyor. Bunları açıklayacağız. Bu yarın da olabilir sonra da” yanıtını verdi.
Canlı yayındaki o diyaloğ
Ahaber’de gazeteci Murat Akgün ile Haluk Koç arasındaki ‘mektup’ diyaloğu şöyle:
AKGÜN: PKK’dan bahsederken bir de şunu soracağım. AKP’den size gelen eleştirilerden bir tanesi de Sosyalist Enternasyonalde terör örgütünü direnişçi diyen bir bildiriye imza atıldığı yönünde. Buna ne dersiniz?
KOÇ: ....Buradan AKP’ye ekmek çıkmaz. Sayın Bozdağ’a hele hiç çıkmaz, Başbakan’a hiç çıkmaz. Onlar kendi çelişkileriyle malul durumdalar şu anda. Bu haftaki gelişmelerde göreceksiniz çarşamba, perşembe veya yarında olabilir. Yani CHP çok ciddi sorular getirecek gündeme. Sayın Başbakan’ın PKK konusunda takındığı tavır Habur ve Oslo süreçlerinde İmralı-Kandil arasındaki yazışmalar Başbakan’ın emriyle teati edilen mektuplar, götürülenler, getirilenler. Bunların hepsi elimizde. Bütün kayıtlarıyla beraber elimizde. Sayın Başbakan oldukça zor durumda kalacak. Eğer bu konuda CHP’yle PKK arasında kendi kafasına göre ilişki kurmaya çalışan Başbakan çok büyük açmaz içine girecek.
AKGÜN: Çok enteresan bir şey söylediniz mektuplardan bahsettiniz. Kimler arasında gidip gelen mektuplar sözkonusu?
KOÇ: Murat Karayılan’la Apo arasında, Öcalan arasında.
Yasa değişti soruşturma kaldı
KCK’ya yönelik soruşturmada MİT Müsteşarı Hakan Fidan, eski MİT Müsteşarı Emre Taner ve Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılmıştı. Savcı Fikret Seçen’in “öyle bir şey yok” dediği konu hakkında, Özel Yetkili Savcı Bilal Bayraktar Fidan ve yardımcısına KCK yapılanması ile ilgili sorular sorulacağı adli kaynaklardan sızmıştı. Hatta MİT Müsteşarı ve yardımcısı şüpheli sıfatıyla adliyeye çağrılmıştı. Bu süreçte yasa değişti ve MİT çalışanlarının yargılanması başbakanın iznine tabi oldu.