17.01.2012 - 14:37 | Son Güncellenme:
Demirtaş, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmaya, "Hrint Dink’in öldürülmesiyle ilgili dava, tetikçiler cezaya çarptırılsa bile dostları "bitti" diyene kadar devam edecek" sözleriyle başladı. Demirtaş, konuşmasında KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a Allah’tan rahmet diledi.
Selahattin Demirtaş, bu gün BDP’ye yönelik "siyasi soykırım operasyonlarıyla" uyandıklarını iddia ederek, "Bu operasyonlar başından beri mahkemelerde değil, Bakanlar Kurulunda planlanıp hayata geçiriliyor. ’Bunlar yargının işidir’ gibi safsatalara bizi asla inandıramazlar" diye konuştu.
Dokunulmazlığı olan milletvekillerinin evinin basıldığını, ardından "biz o evin milletvekiline ait olduğunu bilmiyorduk" diyerek "işin içinden çıkmaya çalışıldığını" ileri süren Demirtaş, "Biz mesajı aldık ama bu mesaja boğun eğmiyoruz" dedi. Demirtaş, şunları söyledi: "Rahmetli Orhan Doğan’ın evini bastınız, bu da mı yanlış oldu? Neyi arıyorsunuz? Mesaj net; ölmüş de olsanız, eski vekil de olsanız, kadın da çocuk da olsanız biz faşizmden geri durmayacağız. O ev, Leyla Zana’nın Ankara’da oturduğu evdir. Zana’nın Ankara’da evi yokmuş, dolayısıyla bilmiyorlarmış...
Ortada hata yoktur.
DEHAP’ta Genel Başkanlık yapmış Tuncer Bakırhan’a polis sadece ’size bir mail gelmiş, maili açmışınız ve Öcalan’ın avukatlarıyla yaptığı görüşmeyi okumuşsunuz. Görüşme notları okumanızın nedeni nedir?’ sorusunu yöneltmiş. Fatma Kurtulan’a da sadece aynı soru sorulmuş. İşte polisin müthiş başarısı. Polisin, savcının ortaya çıkardığı derin yapı. Ben bu ülkede savcı olsam ’İmralı görüşme notlarını okudun mu okumadın mı?’ diye sorarım. ’Okumadım’ derse tutuklarım ’bu sahte siyasetçi’ diye. Bunu okumayan Türkiye’de siyaset yapamaz. Başbakan, bakanlar, milletvekilleri, MİT, emniyet, herkes okuyor. Bizden önce okuyorlar.
Adalet Bakanı’nın önüne gidiyor aynı saatte. Onları okumadan asla ama asla Kürt sorunuyla ilgili strateji belirlemiyorlar. BDP niye okumayacakmış?" -"Biz kimseyi dağa göndermiyoruz"- Uludere olayında beş kişinin tutuklandığını, 70 kişinin de arandığını belirten Demirtaş, bunların bombalamayla ilgili değil, kaymakama saldırıyla ilgili olduğunu söyledi.
"4 saatlik Heron görüntüsü var, inceliyoruz" denildiğini anlatan Demirtaş, şöyle konuştu: "Bu sözlerin üzerinden şu saate kadar 432 saat geçti. 108 defa yeniden bu görüntüleri izleyebilirlerdi ama Hükümetten çıt yok. 432 saattir 4 saatlik Heron görüntüsünü izleyemediler ya da izlediler de açıklayamıyorlar. Emir komuta zinciri içerisinde 432 saattir siz daha Uludere’de kimin suçlu olduğunu bulamadınız ama Tuncer Bakırhan ve Fatma Kurtulan’ı hemen bulup tutuklamışsınız.
34 kişiyi bombalarla parçalayanları niye bulamıyorsunuz? Bu ülkede bize adalet, mahkeme, yargılama yok. Bize yargısız infaz, işkence, katliam, bomba, zindan var. ’Kürtler niye dağa çıkıyor?’ Bize sormayın.
Biz kimseyi dağa göndermiyoruz. Bunlar gönderiyorlar. Bütün Kürt gençleri bunları duyuyor, hissediyor, yaşıyor. Bunlar savaşı böyle büyütüyor. Biz büyütmüyoruz.
Biz bu savaşı bitirmeye çalışıyoruz." -"Adalet yoksa Kürde düşen direnmektir"- Ceylan Önkol, İbrahim Halil Oruç ve Aydın Erdem’in fotoğraflarını gösteren Demirtaş, "(AKP döneminde faili meçhul olmamıştır) deniliyor. Yüzlerce fotoğraf koyabiliriz önünüze. İşte bunların faşizm anlayışı budur. Kürde adalet yoksa Kürde düşen tek şey direnmektir. Biz bugüne kadar hiçbir faşizme geçit vermedik. AKP faşizmine de geçit vermeyeceğiz. Biz kazanacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ana dilde eğitim istiyoruz, kazanacağız. Geri adım atmayacağız.
Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bir parçası olan Kürdistan’ın ismiyle, cismiyle özgürlüğünü de savunacağız" diye konuştu.
AK Parti’nin "kendine demokrat, Müslüman" olduğunu iddia eden Demirtaş, "AKP Türkiye’nin en büyük partisi değil en büyük anonim şirketidir. Nasıl ki şirketler kar payı esasına dayanırsa, AKP de ona dayanır. O kardan beslenenler beslendiği sürece o şirket de kalır. Kar payı dağıtımı sıkıntıya girdiği an çil yavrusu gibi dağılacaklar" dedi.
Demirtaş, yargıya yönelik eleştirilerde bulunarak, "AKP’ye karşı gıkını çıkaranı tutukluyorlar" görüşünü ileri sürdü.