10.03.2019 - 01:30 | Son Güncellenme:
Ayşegül Kahvecioğlu / Diyarbakır
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Elazığ ve Diyarbakır’da partisince düzenlenen mitinglerde vatandaşlara seslendi. Erdoğan, daha sonra Diyarbakır’da gerçekleştirilen Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) 5. Gençlik Buluşması programına katıldı. Erdoğan, burada özetle şu mesajları verdi:
GENÇLER SORGULAMALI: Bizim gençlerimiz, kendilerini kullanılacak bir meta araç gibi gören örgütlere asla itibar etmesinler. Öyle bir gençlik istiyoruz ki hangi görüşe mensup olursa olsun okumalı, araştırmalı, sorgulamalı, kimseye zihnini kiraya vermemelidir. Yıllar boyunca bu ülkede kimi zaman sağcı-solcu dediler, alevi-sünni dediler, Kürt-Türk dediler, her seferinde nesilleri mahvettiler. En son FETÖ hadisesi bize bir değil birkaç nesle mal oldu. PKK da bu milletin birkaç neslinin heba olmasına yol açtı.
MESELE S-400 DEĞİL: Suriye’de güvenliğin ve huzurun sağlanması için çalışıyoruz. Biz kendi ayaklarımızın üzerinde yükselmeye başladıkça, hakkı ve hakikati daha gür bir sesle ifade etme imkanı buluyoruz. Bundan rahatsız olanlar, hala eski günlerdeki gibi, kendi gemilerini yürütme gayreti içindedir. Amerika’nın S-400’lerle ilgili tavrı bunun bir örneğidir. Türkiye’nin bu hava savunma sistemini, niçin aldığı, hangi şartlarda aldığı ne şekilde kullanacağı açıkça ortadadır. Bu konunun ne NATO’yla, ne F-35 projesi ile ne de Amerika’nın güvenliği ile uzaktan yakından ilgisinin bulunmadığını işin erbabı olan herkes biliyor. Peki buna rağmen, S-400 konusunda niçin ülkemizin üzerine böylesine hoyrat bir şekilde geliniyor. Çünkü mesele başka. Mesele, S-400 değil, Türkiye’nin Suriye başta olmak üzere bölgesindeki gelişmeler konusunda kendi iradesiyle, hareket ediyor olmasıdır. Üzüntü ile belirtmek isterim ki ülkemizdeki bir takım çevrelerde, kimi alenen kimi el altından aleyhimizde estirilen rüzgarlara nefes veriyor. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar beyhudedir.
İHA’LARI DOSTLARIMIZ VERMEDİ: Biz insansız hava aracı istedik dostlarımızdan ama ne yazık ki vermediler. Silahlı insansız hava aracı istedik, ‘Maalesef kongre müsaade etmiyor’ dediler. Ne oldu sonra? Şimdi biz insansız hava aracını, silahlı insansız hava aracını yaptık.
20 yıl sonra mektup sürprizi
Erdoğan, 1999 yılında cezaevindeyken mektuplaştığı Burak Soylu ile Elazığ’da bir araya geldi. O dönem 11 yaşında olan Soylu, Erdoğan’a yazdığı mektupta avukat olmak istediğini belirtmişti. Bugün 31 yaşında bir avukat olan Soylu, Erdoğan’ın kendisine gönderdiği mektubu hediye etti. Erdoğan, Pınarhisar Cezaevi’nde Soylu’ya yolladığı mektupta, şu ifadeleri kullanmıştı: “Sevgili kardeşim mektubunuzdaki duygularınıza teşekkür ediyorum. Hizmet sürecini bıraktığımız yerden devam ettirmenin hazırlığı içinde olduğumuz Pınarhisar Cezaevi’nden kalbi duygularla muhabbetlerimi bildiriyorum selam ve dua ile.”
ERDOĞAN DİYARBAKIR’DA KONUŞTU:
Biz size karakterli başkanlar vadediyoruz
Erdoğan, Diyarbakır’da düzenlenen mitingde şöyle konuştu:
KAYYUMLA BUGÜNE GELDİK: Diyarbakır’ı terör örgütünün zulmünden kurtardıkça, şehrimizin çehresinin değişmeye başladığını biliyorsunuz. Artık 10 sene öncesinin Diyarbakır’ı yok. İstanbul’a adeta örnek bir Diyarbakır var. Bu terör örgütü kalıntılarıyla bugünlere gelmedik; bunlara kayyum kardeşlerimizle geldik.
KURTARMANIN VAKTİ GELDİ: İlçelerimizde kayyumların verdiği hizmetleri, örgütün emrine girenlerden alabildiniz mi? Alamazsınız. Çünkü onların derdi hizmet etmek değil, örgüte selam durmaktır. Halka hizmet yerine, ellerine örgütün tutuşturduğu bildirileri okuyan belediye başkanlarının kendilerine fayda yok ki, şehirlerine olsun. Diyarbakır’a tırnak ucu kadar katkı sağlamayan, tam tersine sadece yük olan, sadece bedel ödeten örgüt artıklarından şehrimizi tamamen kurtarmanın vakti gelmiştir.
EMANETİNİZE SAHİP ÇIKAN BAŞKAN: Biz 31 Mart’ta size adam gibi belediye başkanları, hizmet için çalışacak belediyeler vadediyoruz. Biz bodrum katlarında teröristlerce sorguya çekilen, tokatlanan belediye başkanı değil; emanetinize sahip çıkacak, karakterli belediye başkanları vadediyoruz. Diyarbakır, artık Kandil yerine kendi şehrine hizmet edecek namuslu belediye başkanlarıyla yönetilmeyi hak ediyor. Diyarbakır, bu şehrin kaynaklarını çukura, hendeğe gömen değil, yatırıma, işe, aşa, istihdama dönüştüren ehil belediye başkanlarıyla yönetilmeyi hakediyor.
SAHTEKÂR: (HDP’lilerin görüntülerini yayımlayarak) Türkiye’nin Kürdistan diye bir bölgesi var mı? Bak bu adam (HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli) Kürt de değil ha, sahtekâra bak sahtekâra. Bunlara sandıkta öyle bir tokat vuralım ki bu ifadeleri kullandıklarına pişman olsunlar. Bu seçim en çok da Kürt kardeşlerimiz için bir beka meselesidir.
ERDOĞAN’DAN AKŞENER’E SERT ÇIKIŞ:
Onun kaçacak deliği yok hesabı ağır olacak
Erdoğan, Elazığ’da İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i eleştirerek “Onun hesabı ağır olacak” dedi. Erdoğan, şunları söyledi:
BU MEYDANDA BEKA VAR: Bu meydanda yalan yok, iftira yok, bu meydanda sadece aşk var, samimiyet var. Bu meydanda zillet yok sadece beka var, bağımsızlık, milli gurur var. Her kim siyaseti insanımızı birbirine kırdırmanın aracı haline getiriyorsa, PKK’nın desteklediği HDP gibi açık söylüyorum onlar bu millete ihanet içindedir. Sandık gelince bu millet yalancıya dersini muhakkak verir.
KANDİL’İN MIZIKACILARI: Atalarımız ne diyor? Üzüm üzüme baka baka kararır. Bay Kemal’in yalan furyasına son günlerde ittifak ortakları katıldı. Hanımefendi de katıldı. Diğeri de katıldı. HDP’li eş başkanlar bir taraftan, Hanımefendi diğer taraftan sürekli iftira. Dağdan aracılarla pusula geliyor, emir geliyor, direktif geliyor. Hemen ertesi gün Kandil’in mızıkacıları bize saldırıyor. Denizlili kardeşlerimizi, ‘Cumhurbaşkanı’nın teröristler dediği Denizlililer’ diyerek, selamlıyor. Ertesi gün tezgahı Aydın’da ‘Cumhurbaşkanı’nın terörist dediği efeler’ diyerek devam ettiriyor. Anlaşılan bu mızıkacılar önümüzdeki 21 gün boyunca gittikleri her şehri, her ilçeyi her bir vatandaşımızı ‘teröristler’ diye selamlayacaklar.
MAHKEMEYE VERDİ: Şehitler, gaziler, yiğitler, kahramanlar otağı Elazığ’da inşallah sizleri ‘teröristler’ diye selamlamazlar. Çünkü tıpkı Denizlili, Aydınlı kardeşlerim gibi gakkoşlar da hassastır. Gakkoş’a şakadan da olsa ‘terörist’ denmez. Elbette biz bunların ‘şaka’ diyerek paçalarını sıyırmaya çalıştığı iftiralarla, bühtanlarla şu anda mahkemeye verdim. Mahkemede hesaplaşacağız. Oradan da bir şeyler muhakkak gelecek. Fakat Hanımefendi’nin kaçacak deliği de yok. Çünkü o milletvekili de değil. Onunla hemen hesaplaşacağız. Onun hesabı ağır olacak. ELAZIĞ AA