03.08.2019 - 14:47 | Son Güncellenme:
AA
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yeşilköy'deki İstanbul Süryani Kadim Vakfı Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi temel atma törenindeki konuşmasında, kilisenin Süryani cemaatine ve İstanbul'a kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik etti.
"Coğrafyamızın kadim evlatları olan Süryani toplumunun diğer tüm meseleleri gibi ibadet ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlamak Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin görevidir." ifadesini kullanan Erdoğan, yaklaşık 10 yıl önce Mor Filüksinos Yusuf Çetin'in talebiyle kiliseyle ilgili sürecin başlatıldığını anımsattı. Erdoğan, kilise için seçilen yerin tarihi özelliklerinin tespiti ve diğer işlemlerinin tamamlanmasıyla fiilen inşa aşamasına gelindiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanları Kadir Topbaş ve Mevlüt Uysal'ın süreç boyunca vakfa her türlü desteği sağladığını, Vatikan temsilcilerinin de gereken adımları atmasıyla Süryani vatandaşların kendilerine ait bir kiliseye kavuşma imkanı elde ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, "Süryani cemaatinin cömert katkılarıyla kısa sürede inşaatının tamamlanacağına inandığım bu kiliseyi İstanbul'umuz için de yeni bir zenginlik olarak görüyorum." dedi.
Yusuf Çetin ile kilisenin ne zaman bitirileceğini konuştuklarını aktaran Erdoğan, "Ben 'En geç ne kadar zamanda bitecek?' diye sordum. Kendileri de bana 'En geç 1,5-2 yıl içinde bitiririz.' dedi. Ben biraz daha ilave ettim. Dedim ki 'En geç 2 yıl içerisinde burayı bitirmeniz lazım.' '2 yılda bitiririz,' dediler. Ben de şimdiden 'Hayırlı olsun.' diyorum. İnşallah açılışında da bir arada oluruz." diye konuştu.
"Türkiye'ye sevgisi, sadakati, katkısı olan herkes ülkemizin birinci sınıf vatandaşlarıdır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu coğrafyayı yaklaşık bin yıldır, İstanbul'u da 566 yıldır yöneten bir milletiz. Bu uzun tarih boyunca coğrafyamız hep dini, etnik, kültürel çeşitliliğin, çok renkliliğin, en önemlisi de insanlık vicdanının merkezi olmuştur. İspanya'dan Kafkasya'ya, Doğu Avrupa'dan Kuzey Afrika'ya kadar her yerden bu topraklara gelen tüm mazlumlar, tüm mağdurlar için kapılarımız da kalbimiz de sonuna kadar açık olmuştur. Son olarak Suriye ve Irak'tan gelen ve içlerinde Arap, Kürt, Türkmen ve bu Müslüman kardeşlerimizin yanında Süryanilerin, Ezidilerin ve diğer inanç gruplarına mensup insanların da bulunduğu 4 milyona yakın insanı şu anda biz ülkemizde misafir ediyoruz. Terör örgütleri Irak ve Suriye'de bu insanlara her türlü zulmü yapar, canlarına ve mallarına zarar verirken, biz hiçbir ayrım yapmadan herkese yüreğimizi açtık. Tarihin her döneminde olduğu gibi bugün de kapımıza gelen insanların ne inançlarını ne kökenlerini ne renklerini ne kültürlerini sorgulamak aklımızdan dahi geçmemiştir. Çünkü bizim için buraya gelen herkes, önce insandır. Sadece ve sadece bu sıfatıyla da bizim gözümüzde her türlü hürmete, her türlü desteğe, her türlü hizmete layıktır. Kendi vatandaşlarımıza verdiğimiz hizmetlerde de asla herhangi bir ayrımcılığa tevessül etmedik. Hiç şüphesiz coğrafyamızın en kadim halklarından olan Süryaniler bu hizmetlere ulaşım konusunda herkes kadar hak sahibidir."
Bölgede son 150 yıldır yaşanan acıların, pek çok sıkıntıya ve tahribata yol açmasına rağmen birlikte yaşama iradesinde en küçük bir sarsılmaya izin verilmediğini belirten Erdoğan, "Türkiye'ye sevgisi, sadakati, katkısı olan herkes bizim nazarımızda ülkemizin birinci sınıf vatandaşlarıdır." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne siyasette ne ticarette ne de diğer alanlarda hiç kimse için gizli veya açık bariyerlerin söz konusu olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Nitekim bugün ülkemiz siyaset, iş, sanat ve spor hayatında her kesimden insanımızın kendi birikimi, gayreti ve becerisi ölçüsünde yer aldığını görüyoruz. Kendi bireysel hayatımızda da çocukluğumuzda beri bu çok renkliliğe bizzat şahit olduk, yaşadık, istifade ettik ve destekledik. Demokrasimizi güçlendirerek ülkemizdeki herkesle birlikte farklı dinlere mensup cemaatlerin özgürlük alanlarını genişleten, haklarını garanti eden çalışmalar yürüttük. Bugün geldiğimiz noktada demokrasinin geliştirilmesinin ve bu yönde atılan adımların ülkemize zarar vereceğini iddia edenlerin ne kadar yanıldıklarına hep birlikte şahit oluyoruz. Bize göre bugün Türkiye geçmişe göre çok daha güçlü bir toplumsal yapıya sahiptir. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak önümüzdeki dönemde de aynı yaklaşımla çalışmalarımızı sürdüreceğiz."
"Büyük ve güçlü Türkiye hedefi"
İçinde bulunulan coğrafyanın sahip olduğu doğal ve beşeri zenginlik sayesinde binlerce yıldır insanlığın en büyük medeniyet ve kültür inşa hareketlerine sahne olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Böylesine cazibe merkezi bir coğrafya ister istemez sürekli saldırılara ve bunların yol açtığı acılara da maruz kalmıştır. Ülkemizde bugün de tarihi kaderi yaşıyor. Bölgemizde cereyan eden hadiselerin önemli bir bölümümün arka planında bu toprakların zenginliklerine sahip olma emeli vardır. Farklı söylemlere ortaya çıkmış olsalar da tüm terör örgütlerinin ve onları birer maşa olarak kullanan güçlerin asıl hedefi ortak vatanımızdır. Bu saldırıları boşa çıkarmanın yolu farklılıklarımızı en önemli zenginliğimiz görerek, 82 milyon olarak tek yürek, tek bilek halinde hareket etmemizden geçiyor. Unutmayınız bu ülke hepimizin ülkesidir. Bu devlet hepimizin devletidir Türkiye güçlendikçe ortaya çıkan imkanlardan bilaistisna tüm vatandaşlarımız yararlanmıştır, yararlanacaktır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkede hak ve özgürlükler genişledikçe bundan da yine istisnasız tüm vatandaşların faydalanacağını ifade ederek, bunun tek istisnasının terör örgütleri, teröristler, ülkesine ve milletine karşı ihanet içine girenler olduğunu söyledi.
Bunun dışında ne zihinlerinde ne de kalplerinde ayrımcılığa yer olmadığını, olmayacağını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Zira yaratılanı yaradandan ötürü sevme anlayışı medeniyetimizin gereğidir. Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ne kadar yaklaşırsak hepimiz de o derece kendimizi güvende ve huzurlu hissedeceğiz. Hepimiz de ortaya çıkan refahı paylaşacağız. Üzerinde Allah'ın izniyle daha binlerce yıl boyunca beraberce yaşayacağımızın bu toprakların zenginliği ve bereketi hepimize yeter. Önemli olan birliğimize, beraberliğimize, dayanışmamıza, ortak hedefler etrafında kenetlenme azmimize sahip çıkmamızdır. Bunu başardığımızda inşallah üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir meselemiz yoktur. Doğrusu böyle anlamlı bir yaz gününde bu temel atma töreninde bu duygularla Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi'nin Süryani cemaatine, İstanbul'a kazandırılmasında emeği geçenleri özellikle tebrik ediyorum. Tabii ki buraya katkısı olacak tüm cemaat mensuplarını veya cemaat dışından olan tüm dostlarımızı da özellikle kutluyorum."
Yeşilköy'deki İstanbul Süryani Kadim Vakfı Mor Efrem Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi'nin temel atma töreni, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof.Dr. Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu, İstanbul-Ankara Süryani Kadim Kilisesi Metropoliti Mor Filüksinos Yusuf Çetin, İstanbul Süryani Kadim Vakfı Başkanı Sait Susin, Fener Rum Patriği Bartholomeos ve davetlilerin katılımıyla yapıldı.
Çetin, konuşmasına "Allah'ın bahşettiği mutlu ve tarihi ana şükrederek" başladı.
İstanbul'da yaşayan Süryanilerin yıllardır eksikliğini hissettiği ve gereksinimi duyduğu kiliseye ihtiyacı olduğunu belirten Çetin, cemaatin büyük çoğunluğunun Avrupa Yakası ve Yeşilköy civarında yaşadığını söyledi.
Çetin, Allah'ın inayeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katkılarıyla yıllardır umutla beklenen kilisenin temelinin atıldığını anlatarak, "Bizlere bu tarihi anı bahşeden yüce Rabb'imize hamd ve şükürler olsun. Kilisemize adına vermiş olan Mor Efrem, Süryani ebedi tarihinin en büyük mimarı ve kilisenin önde gelen dini bilginleri arasında yer alan azizimizdir. Milattan sonra 320 yılında Nusaybin Metropolitimiz Mor Yakup'la birlikte Nusaybin'deki Süryani akademisinin açılışını yapan ve 38 yıl idareciliğini yürüten kişidir. Onun sayesinde Nusaybin Akademisi, Mezopotamya bölgesinde ilim irfan yuvası haline gelmişti." diye konuştu.
İstanbul'da Süryanilere ait Osmanlı dönemindeki ilk ve tek kilisenin 1844'te Sultan Abdülmecid'in verdiği talimatlarla Tarlabaşı'nda Meryem Ana adına inşa edildiğini aktaran Çetin, şöyle devam etti:
"Tam 175 yıl sonra bugün Cumhurbaşkanımızın sayesinde İstanbul'da ikinci kilisemizle buluşmanın ilk adımını atmış olacağız. Bizlere karşı göstermiş olduğunuz bu alicenaplığı hiçbir zaman unutmayacağız, unutturmayacağız ve her zaman minnet ve şükranlara yad edeceğiz. Bu sevgi dolu yapıcı yaklaşımınızla sadece İstanbul'da yaşayan bizleri değil, ülkemizdeki ve dünyadaki bütün Süryaniler, sadece Süryanileri değil tüm Hristiyanları hoşnut ederek gönüllerimize taht kurdunuz. Allah zatıalilerinizi her zaman ülkemizin başında, başarılı ve sağlıklı kılsın."
Çetin, Süryanilerin yaşadıkları topraklarda diğer toplumlarla beraber hayatlarını idame ettirdiğini anımsatarak, Süryanilerin tarih boyunca yaşadıkları ülkeye sadık kaldığını belirtti.
Süryani kilisesinin geleneğinde yapılan dua ve ayinlerde devletin idarecilerinin anıldığını dile getiren Çetin, "Bu ulvi değerlere sahip olacak yeni kilisede ileride icra edilecek ayinlerin ve yapılacak duaların da Hakk'ın katında kabul olmasını yüce Allah'tan niyaz ediyorum. İnşaatına başlayacağımız kilisemizin de ülkemize ve tüm insanlığa hayırlara vesile olması diliyorum. İslam aleminin yakında idrak edilecek Kurban Bayramı'nı en samimi dileklerime şahsım ve cemaatim adına tebrik ediyorum. Bu bayramın İslam alemine ve tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını diliyorum." dedi.
Çetin, kiliseye kavuşmalarını sağlayanlara teşekkürlerini sunarak, sözlerini şöyle sonlandırdı:
"Yaklaşık 10 yıldan beri gündeme taşınan kilise olayının oluşmasında emeği geçen herkese ve her kuruma teşekkürü bir borç biliyoruz. Başta kilisenin yapımına izin vererek bizlere katkı sağlayan, bugün temeli atacak olan saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a sonsuz teşekkürlerimizi arz ediyoruz. Tarihi Süryani kilisesinin geçmişi 2 bin yıldır. Bu 2 bin yılda ilk kez biz Süryaniler böyle bir jestle karşılaşıyoruz. Bir cumhurbaşkanı bir devlet başkanı bir kilisemizin temelini atmış oluyor. O nedenle Cumhurbaşkanımızla her zaman gurur duyuyoruz, övünüyoruz. Allah kendilerini başımızdan eksik etmesin."
"Farklı inanç sahipleri son 16-17 yıl içinde bir çok ilkleri yaşadık"
İstanbul Süryani Kadim Vakfı Başkanı Sait Susin de kilisenin Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacağını bildirerek, "Biz, farklı inanç sahipleri bunun gibi son 16-17 yıl içinde birçok ilkleri yaşadık. 2008'de çıkarılan Vakıflar Yasası, azınlık vakıflarına can suyu vermiş oldu." diye konuştu.
Susin, 1928'de kapatılan son Süryani okulundan sonra 2013'de Süryanilerin ilk kez ana dilinde eğitim veren okul açmasının sağlandığını, ilk ve orta öğrenim için herhangi bir engel olmadığını dile getirerek, Mardin'in büyükşehir statüsüne geçmesiyle Hazine'ye geçen cemaate ait 55 manastır, kilise ve mezarlığın çok kısa zamanda vakıflara iade edildiğini hatırlattı.
Avrupa'nın birçok üniversitesinde 16. yüzyılda Süryani kürsüleri bulunurken Türkiye'de ilk kez 2008'de Artuklu Üniversitesinde Süryani Kürsüsü kurulduğu anlatan Susin, "Hala alınması gereken yol olmasına rağmen son 16-17 yılda farklı inanç sahipleriyle ilgili geldiğimiz noktayı asla görmezlikten gelemeyiz." dedi.
Susin, temeli atılacak kilisenin bulunduğu alanın 2 bin 736 metrekare büyüklüğünde olduğunu ve 1951'de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin mülkiyetine geçtiğini hatırlatarak, zemin altında 3, üstte 2 kattan oluşacak kilisenin 700 metrekare oturum alanına sahip olacağını, toplam inşaatın 4 bin 400 metrekare civarında planlandığını kaydetti.
Sait Susin, "Kilisemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesi ve desteğiyle yapılabilmiştir. Bu irade, bu destek olmasaydı projeyi hayata geçirmemiz mümkün olmayacaktı. Sayın Cumhurbaşkanımıza sonsuz şükranlarımızı arz ediyoruz." diye konuştu.
Kilisenin mezarların üzerinde değil, mezarlığın gömü olmayan boş kısmında yapılacağının altını çizen Susin, "Daha önce 1 mezar ve 1 şapel tescilliyken şu anda alandaki bütün mezarlar tescil edilmiş durumda. Hiçbir şekilde herhangi bir mezara zarar verilmemiştir. Bu kilise, cemaatimizin maddi katkılarıyla inşa edilecektir." dedi.
Konuşmaların ardından Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılacak ilk kilisenin temel atıldı.