28.10.2008 - 14:42 | Son Güncellenme:
CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, işkence suçlarına ilişkin cezaların para cezasına çevrilmeyeceği, ertelenmeyeceği ve bu suçlarda zaman aşımı uygulanamayacağına ilişkin kanun teklifi verdi.Sevigen “sözün bittiği yerdeyiz, bundan sonra İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı’nın millete saygıları varsa istifa etmeleri gerekir" dedi. Engin Ceber’le birlikte gözaltına alınan ve işkence gördüklerini iddia eden Aysu Baykal, Özgür Karakaya ve Cihan Gün “Özür Engin Ceber’i geri getirmeyecek, adalet istiyoruz" dediler.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen, Engin Ceber’le birlikte gözaltına alınan ve işkence gördüklerini iddia eden Aysu Baykal, Özgür Karakaya ve Cihan Gün’le birlikte Meclis’te basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında işkence suçlarıyla ilgili kanun teklifi hakkında bilgi veren Sevigen, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Ceber olayıyla ilgili kamuoyu baskısından dolayı özür dilediğini belirtti. Sevigen, “İşkence bir insanlık suçu. Bir özürle olmaz" dedi. Savcılığın Engin Ceber’le ilgili yayın yasağı koymasını da eleştiren Sevigen, “ne hakla yayın yasağı getiriliyor, haber alma özgürlüğü nasıl engelleniyor" dedi. İşkence olayının bir siyasi projenin devamı olduğunu belirten Sevigen, “bu insanlık suçunu kınıyorum. Yapanın yanına kar kalmasın. Türkiye’de insanlar işkence sonucu ölmesin" dedi. İşkence olaylarının AKP’nin getirdiği kadrolardan kaynaklandığını savunan Sevigen, “Sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sorumlu iki bakanın, İçişleri ve Adalet Bakanlarının kesinlikte istifa etmeleri gerekir. Millete saygıları varsa o koltuklarda oturmasınlar, gereğini yapsınlar. Yürekleri varsa, acıma duyguları varsa istifa ederler, çekiliyorum kenara derler" diye konuştu.
“ÖZÜR DEĞİL ADALET İSTİYORUZ"
Basın toplantısına katılan Ceber’in arkadaşlarından Aysu Baykal, “İşkence denilen olgu sokakta başladı, arabada, karakolda, Sarıyer Asayiş Şube’de devam etti. Önümüze genel her polis tarafından rastgele dövüldük. Bu olay söylendiği gibi münferit bir olay değildir. İşkence geçmişte de var bugün de var. Türkiye’de mesele yasaların nasıl uygulandığıdır. Yasalar kolluk güçlerine destek oluyor. Özrün bir anlamı olmalı. Bu koltuklar özür makamları değil, icraat makamlarıdır. Soruyoruz ortada bir ceset varken hala neden tutuklama yok. Biz özür değil adalet istiyoruz" diye konuştu.
“ÖZÜR CEBER’İ GETİRMEYECEK"
Özgür Karakaya ise hukuk sisteminin “katilleri" ödüllendirdiğini öne sürerek cezaevine girerken çırılçıplak soyunmadıkları için dövüldüklerini söyledi. Kendilerini dövenlerin bundan zevk aldığını da öne süren Karakaya, 2006 yılında Sincan Çocuk ve Gençlik Kapalı Cezaevi’nde falakaya yatırıldığını ve bu nedenle sağ ayağında sakatlık oluştuğunu kaydetti. Karakaya, “Adalet Bakanı orantılı güç diyerek işkenceyi meşrulaştırıyor. Orantılı güç bizim için işkencedir. Biz cezaevine 4 kişi girdik 3 kişi çıktık" diye konuştu. Cihan Gün ise Adalet Bakanı’nın özür dilemesinin Engin Ceber’i geri getirmeyeceğini belirtti.
İŞKENCE SUÇLARI ZAMAN AŞIMINA UĞRAMASIN TEKLİFİ
Sevigen’in hazırladığı “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik yapılması hakkındaki kanun teklifi" ise TCK’nın, ”Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” şeklindeki 94. maddesine, ”Bu madde ile bu maddede yazılı suçlardan dolayı verilen cezalar, para cezasına ve tedbirlerden birine çevrilemez ve ertelenemez” hükmünün eklenmesini öngörüyor. Teklife göre, TCK’nın 94 ve 256’ncı maddeleri nedeniyle açılan davalarda zamanaşımı uygulanamayacak. Yine zaman aşımı işkence suçları nedeniyle verilen her türlü hapis cezalarında da uygulanamayacak. TCK’nın 256’nci maddesinde yazılı suçlardan dolayı verilen cezalar, para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilemeyecek ve ertelenemeyecek.
Kanun teklifinin gerekçesinde ise işkencenin gerek ceza kanununda gerekse imzalanan uluslar arası sözleşmelerde insanlık dışı suç olarak düzenlendiği ve bütün uluslar arası belgelerde mutlak suretle yasaklandığı vurgulandı. Gerekçede şöyle denildi:
“Zamanaşımı, verilen cezaların ertelenmesi veya para cezasına çevrilmesi veya başkaca tedbirlerin uygulanması işkence yasağının mutlaklığının önüne geçmekte ve cezasızlık durumu yaratmaktadır. İşkence suçu insanlığa karşı suç olduğu gibi adil yargılamayı etkilemekte, adalet duygusunu incitmektedir. Bu nedenle bu suç nedeniyle yapılacak soruşturmalar özel usulde yürütülmeli, caydırıcı yaptırıma tabi tutulmalıdır. Bu suç nedeniyle verilen cezaların ertelenmesi, para cezasına çevrilmesi ya da başka bir tedbirin uygulanması halinde yargılamadan umulan fayda gerçekleşmeyecektir.