SiyasetÇelik belge istedi Koç canlı yayında gösterdi

Çelik belge istedi Koç canlı yayında gösterdi

22.10.2015 - 17:50 | Son Güncellenme:

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’in "Ben Oslo belgeleri gördüm, hükümet eziliyor’ diyen birisinin, ilk yapması gereken çıkmalı kamuoyunun önünde ’Bakın dönemin başbakanının imzası var, bu belgelerle şu sözler verilmiş’ demesi gerekir. Hemen bir saat, iki saat içinde bu belgeler nelermiş, altında kimin imzası varmış bunu açıklasınlar, biz gereğini yaparız" sözlerine yanıt verdi. CNN Türk’e konuk olan Haluk Koç, "Protokol burada ve bu AKP-PKK mutabakat metnidir" diye konuştu.

Çelik belge istedi Koç canlı yayında gösterdi

12 Eylül 2012 dönemin başbakanına bazı sorular yönelttiklerini hatırlatan Haluk Koç, "14 tane soru sorduk ancak bir cevap alamadık. Önce hakaret yağdırarak o dönemin Başbakanı Erdoğan inkar etti sonra dolaylı olarak kabul edilmeye başlandı. Çelik’in Ak Parti arşivlerinden 18 Eylül 2012 tarihli CHP’nin açıklamasına bakmasını istiyorum. Protokol burada ve bu AKP-PKK mutabakat metnidir. 3 paragraflık giriş, 9 maddeden oluşan iş bu mutabakat metni, taraflar arasında arabuluculuk yapan hakem devlet temsilcileri tarafından taraflar adına imza altına alınmış ve aslı hakem devlet merkezinde arşive alınmıştır. CHP tarafından bu açıklanmıştır. Sayın Çelik soruyor, haberi yok. Bunlar açıklandı Sayın Çelik. Bu istifa müessesesini hatırlamanız çok önemli ama burada açığa düşüyorsunuz. Çelik’in istifa önerisini Ankara Garı’ndaki o katliam görüntülerinden sorumluluk çıkarmayan şu anda hükümette bakanlık yapanlara hatırlatmasını istiyorum" dedi.

Haberin Devamı

"ÇELİK’İN GÖREV YAPTIĞI DÖNEME BİR GÖZ ATMASI LAZIMDI"

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Sayın Ömer Çelik’in açıklamalarını bende ilgiyle izledim. Sayın Çelik Eylül ayında parti sözcülüğü görevine getirildi. Bende kendisini bir hukukumuz var, uzun zamandır parlamentodayız, arkadaşlık yaptık, koalisyon görüşmeleri sırasında heyetlere başkanlık yaptık. Aradım, hayırlı olsun dedim, başarılar diledim. Ama burada Sayın Çelik göreve yeni gelmesi gereği herhalde geçmiş dönemde neler söylendiğini pek takip edememiş. Bunu üzüntüyle ifade ediyorum. Sayın Çelik kendisinden daha önce sözcülük görevi yapan Sayın Beşir Atalay’dan da önce Sayın Hüseyin Çelik’in görev yaptığı döneme bir göz atması lazımdı bu iddialı lafları söylemeden önce" dedi.

Haberin Devamı

"2011 HAZİRAN’INA KADAR EYLEM YAPMAYIN DENİLDİ"

Haluk Koç, "Şimdi sizin ekranlarınız aracılığıyla çok açık, net yanıt veriyorum belgeyi de sunuyorum. Biliyorsunuz Oslo görüşmeleri iddiaları ortaya çıktığında çeşitli internet sitelerinde o görüşmeler sırasında hükümet tarafından görevlendirilen devlet yetkililerinin, ki bunun içinde MİT elemanları var ve Avrupa’daki PKK örgütü temsilcilerin yaptığı görüşmelerin ara detayları çeşitli internet sitelerine sızdırılmış idi. Fakat o görüşmelerin sonucunda oluşan ve bir uluslararası aktör devlet, ismini de söyleyelim o zamanda ifade ettik ama sorumlu ülke büyükelçisi hatırladığım kadarıyla bir açıklama yapmıştı. İngiltere’nin hakemliğinde bir ortak protokol metni imzaladınız mı, imzalamadınız mı? Tarih biraz geriye dönüyorum 12 Eylül 2012. Sayın Ömer Çelik o zaman parti içindeki görevi neydi? Bakan mıydı, değil miydi, yoksa MKYK’da mıydı hatırlamıyorum. Kendisi daha iyi değerlendirir. Şunları söylüyoruz. Önce o dönemin Başbakanına bazı sorular soruyoruz, PKK’yı şımartan, sırtını sıvazlayan ve aman 2011 Haziran’ına kadar eylem yapmayın, bölgede sizi rahatsız eden kamu görevlisi, emniyet görevlisi, TSK görevlisi kim varsa şikayetçiyseniz hemen onları görevden alalım teslimiyetini sergileyen kimdi soruyoruz ve o dönemin Başbakanına şu soruları yöneltiyoruz" diye konuştu.

Haberin Devamı

"ÖZERK VEYA KONFEDERAL YAPI SÖZÜ VERİLDİ Mİ?"

Haluk Koç, "Oslo’da öncesinde ve sonrasında görevlendirdiğin hangi devlet yetkilileri İmralı ve Kandil’e kaç mektup götürmüşlerdir, kimler kuryelik yapmıştır. Bu mektupların içeriğinden Öcalan’ın ve Kandil’in planlarından ne derece haberdarsınız? Yine söylediğim ülkenin koordinatörlüğünde gizli yürütülen bu Oslo görüşmelerinde sizin özel temsilci olarak atadığınız kişi şu lafları söylemişti acaba bunlara katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz? Öcalan’ın ülkeye ve bölgeye yönelik vizyonu Başbakanla yüzde 90 - 95 örtüşüyor. Kimle örtüşüyor? Öcalan’la o dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görüşleri örtüşüyor. Yani Öcalan’la yüzde 90-95 hangi konularda örtüşüyorsunuz? Abdullah Öcalan’la fikren hangi noktalarda kucaklaşıyorsunuz? Bu sözler acaba bu şekildeki bir muhabbet hangi gerekçeyle ortaya gelmiş ve PKK’yı bir meşru siyasi kurum gibi devletin yetkililerinin karşısına muhatap çıkartan siz misiniz? Ve MYK adına da yaptığımız açıklamada devamında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan adına terör örgütüyle görüşmeler yapan heyet terör örgütü yetkililerine üstü kapalı veya açık bir şekilde federal özerk veya konfederal bir yapı sözü vermiş midir bu masada? Bunları sorduk. Sorular 14 tane uzatmıyorum. Ve çıt yok. Önce bir inkar var. Başbakan bir yurtdışı sanıyorum Bosna’ydı dönüşünde uçakta inkar etti, hakaretler yağdırdı. Ama ondan sonra dolaylı olarak kabul etmeye başladı. Biz görüşmedik, devlet görüştü dedi. Sonrada büyük bir pişkinlikle görüştüysek ne oldu tarzında bir noktaya geldi. Yanıt çıkmayınca Sayın Ömer Çelik çok iyi dinlesin. 18 Eylül 2012, herhalde kendi arşivlerinde vardır, partileri düzenli bir parti. Bu arşivlerden Cumhuriyet Halk Partisi adına yaptığımız açıklamayı çıkartır ve çok net bakar" dedi.

Haberin Devamı

"1,2,3 9 SORU SORDUK, HİÇBİRİNE YANIT YOK"

Haluk Koç, "Protokol burada ve bu AKP - PKK mutabakat metnidir. 3 paragraflık giriş, 9 maddeden oluşan iş bu mutabakat metni taraflar arasında arabuluculuk yapan hakem devlet temsilcileri tarafından taraflar adına imza altına alınmış ve aslı yani bu metnin aslı hakem devlet merkezinde arşive alınmıştır. 3 giriş paragrafı var. 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 burada bu metin Başbakan sorularımıza yanıt vermeyince çok açık, net bir şekilde Cumhuriyet Halk Partisi tarafından açıklanmıştır. Şimdi Sayın Çelik soruyor haberi yok. Bunlar açıklandı Sayın Çelik. Yani istifa müesseseni hatırlamanız çok önemli. Ama burada tongaya basıyorsunuz, açığa düşüyorsunuz. Onun için bu istifa önerinizi Ankara garındaki o katliam görüntülerinden sorumluluk çıkartmayan şu anda hükümetinizde bakanlık görevi yapan kişilere hatırlatmanız gerekiyor. Sizin siyasi hata yapmanızı istemem. Onun için bunları eğer metni okumamızı isterseniz çıkartın bakın arşivlerinizde var. Bütün haber siteleri arşivlerinde de bulabilirsiniz" diye konuştu.

Haberin Devamı

"SORULARA YANIT YOK, MİT GÖREVLİLERİNE HEMEN ÖZEL YASA"

Haluk Koç, "Şimdi bütün bunları söyledikten sonra hiç yanıt yok ve ondan sonra hemen özel bir yasa çıkıyor biliyorsunuz. Bu özel yasada MİT görevlilerinin ancak Başbakan müsaade ederse soruşturulmalarına, yargılanmalarına müsaade ediliyor. Biliyorsunuz bir koruma altına alınıyor. Yani bir süreç bu şekilde çalıştırılıyor. Başından itibaren söylüyoruz. Burada Kürt kardeşlerimize de o zaman çok açık çağrıda bulunduk. Türkiye’de birlikte yaşayacağız, eşit hak, eşit hukuk, eşit yurttaş olacağız. Ama bir terör örgütünün vesayetinden sizlerin çıkması gerekiyor. Hep beraber meşru siyaset zemininde, meşru siyasi aktörlerle ne sorun varsa milletin huzurunda hep beraber bunları açık, net konuşmamız gerekir demiştik. Şimdi illegal hukuk devleti kuralları dolanılarak, hukuk devleti açığa çıkartılarak bir devlet bir terör örgütünün muhataplığına soyundurulmuştur. Bir protokol imzalanmıştır ve bir uluslararası hakem devlet buna gözlemcilik yapmıştır. Bunu kalkın bunu reddedin. Böyle bir şey yoktur deyin. Sordunuz açıklıyorum. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları, ürperten açıklamaları, ürperdiğini söylediği noktalar burada var. Yani öyle bir nokta var ki onu söyleyeyim. Bakın son derece rahatsızlık verici. Burada o zaman MİT Müsteşarı olarak görev yapan kişi ana dilde eğitimle ilgili PKK’ya nasıl olsa orası özerk bölge olacak, öğretmen tayini dahil eğitim hizmetleri belediyelere, valilere devredilecek diye söz verdimi? Bunları sorduk" dedi.

"TERÖR ÖRGÜTÜYLE ANCAK SİLAH BIRAKTIRTMA KOŞULUYLA GÖRÜŞÜLÜR"

Haluk Koç, "Burada 9 madde içerisinde Türkiye’nin anayasal düzeni, kamu düzeni, her şey bir illegal terör örgütüyle devletin muhatap kılınmasıyla masada tartışılır durumdadır. Saynur hanım bizim itirazımız bunadır. Bir terör örgütüyle görüşülmez mi? Görüşülür. Ne şartla görüşülür? Devlet hukuk kuralları içerisinde devletin kendi mekanizmaları değil, dışarıdan ancak silah bıraktırtma koşuluyla görüşülür ve ondan sonrası siyasi müzakere boyutudur. O da meşru zeminde, hukuk devleti kuralları içerisinde, birlikte yaşama irademizi, birliğimizi koruyarak neyimiz eksikse anayasal, yasal çerçevemiz içerisinde bunların TBMM’de milletin huzurunda açık, şeffaf olarak. Gizli kapaklı işler tuttunuz. Kendi kişisel çıkarlarınızı bu pazarlık masasına yatırdınız, kendi başkanlık beklentilerinizi o masadan çıkartmaya çalıştınız. Kürt yurttaşlarımızın oylarını gasp ederek, alarak, kandırarak bu masadan kendi başkanlığınızı çıkartmaya çalıştınız. Olmadığı zaman masaları devirdiniz ve ondan sonra oluk oluk kan aktı Türkiye’de ve şuanda yaşadığımız tablo burada. Sayın Çelik umarım bir daha böyle bir hataya düşmezsiniz. Bir söz ifade ederken ve Cumhuriyet Halk Partisi Sayın Genel Başkanına bu ifadelerde bulunurken dönüp kısa bir arşivi çalışması yapın hata yapmazsınız. Bir dost tavsiyesi size" diye konuştu.

"AKP’NİN DİĞER YETKİLİLERİNİN DAHİ HABERİNİN OLMADIĞI BİR SÜREÇ"

Haluk Koç, "Bu çözüm süreci diye ifade ettikleri nokta ortaya geldiğinde CHP, düşüncelerini, gitti, ziyaret etti AKP Genel Merkezi’nde, anımsayacaksınız ve düşüncelerini yazılı olarak da iletti. Daha sonrasında bizim dışımızda, çünkü bir toplumsal mutabakat olmadan, Türkiye’nin en ciddi sorunu olan bu soruna siyaseten de yaklaşmak mümkün değildir Saynur Hanım. En geniş zeminde, toplumsal mutabakatı sağlayarak yaklaşmak lazım. Ben çözerim çünkü bir pazarlık var, bu pazarlık AKP içindeki 4-5 kişi tarafından bilinebiliyor ve o zamanın Başbakan’ının görevlendirdiği devlet yetkilileri tarafından taşınıyor ve o pazarlıkta büyük bir ihtimalle Başkanlık talebinin o masada olduğunu biliyoruz. Ve AKP’nin diğer yetkililerinin dahi haberinin olmadığı bir süreç" dedi.

"KILIÇDAROĞLU, ’MİLLETİN KABUL ETMEYECEĞİ ANGAJMANA GİRMEYİN’ UYARI YAPTI"

Haluk Koç, "Sayın Kılıçdaroğlu, bütün topluma dönük şu açıklamayı yapmıştı, bunlar tekrar edildi ama konuyla bağlantılı olduğu için açıklamak istiyorum. Açık, net, şeffaf olun. Milletin kabul etmeyeceği hiçbir angajmana girmeyin, gizli bir ajandanız asla olmasın, gizli ajandadan kastının bu masadaki gizli pazarlık konuları olduğunu ifade ediyoruz. Herkes huzur istiyor, herkes barış istiyor ama bu işin meşru zeminde açık, şeffaf, net, toplum bilgilendirilerek olması gerekir dedi ve dediklerinde de haklı çıktı. Daha sonra biliyorsunuz, Suruç olayından sonra terör olaylarının araştırılması için bir önerge verdiğimizde mecliste, AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğinde Sayın Bülent Arınç çıkmıştı ve şunları söylemişti, Sayın Arınç, evet CHP’nin ve muhalefetin ciddi eleştirileri olmuştu buna, şimdi yaşadığımız boyutları önümüze aldığımız zaman, ne kadar haklı olduklarını görüyoruz eleştirilerinde demişti. Şimdi bütün bunlar bir yana, bundan sonra nasıl olabilir? Bunu da seçim programımızda çok net açıklıyoruz. Evet, böyle bir sorun vardır, terör örgütüyle görüşülebilir, terör örgütüyle devlet görüşmez. Devlet, hukuk devleti kuralları içinde yönetilir. Hukukta dolanma olmaz, hülle olmaz. Ama parlamentonun dışarıdan, parlamento dışından atayabileceği, tespit edebileceği kişiler, ancak silah bırakma şartıyla görüşürler. Bundan sonrası meşru zeminde, meşru siyasi aktörlerle, açık, şeffaf, net, milletin huzurunda yapılacak işlemlerdir, tartışmalardır" diye konuştu.

"TERÖR HER YOLU DENER DEVLET..."

Haluk Koç, "2 Kasım sonrasına gelince, HDP’nin temennisi, HDP’nin çok net terörle arasına mesafe koyması gerekir. Duygusal konuşmalarına tanık oluyoruz. HDP’nin tabi ki hepimizin başı sağ olsun, CHP’nin de orada barış isteyen, huzur isteyen, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla bu ülkede yerleşmesini isteyen gencecik fidanları, diğer evlatlarımızla beraber hayatlarını kaybettiler. Ben bir kere daha hem onlara, hem bu terör olaylarının alevlendiği şu dönemde, hemen hemen her gün kaybettiğimiz tüm askerlerimize, polislerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Bir daha bu acı olaylarla karşılaşmak, sabır dilemek, başsağlığı dilemek artık hiçbirimiz istemiyoruz. Onun için bu sorunu elbirliğiyle, bir toplumsal mutabakat içerisinde, siyasi sorumluluklarımızı bilerek, bu ülkede yaşayan herkesi eşit görerek, tümünü kucaklayarak, Kürt kardeşlerimizde burada dahil, özellikle konu olduğu için söylüyorum, hiçbirimizi birbirimizden ayırt etmeden, hem birlikte yaşamayı irademizi ortaya koymalıyız, hem eşit haklara sahip, eşit hukuku paylaşan, eşit birer Cumhuriyet yurttaşı olmanın ne konuda eksiği varsa, yasal, anayasal çerçevede, bunu da meclis zemininde, terör örgütüyle muhatap olarak değil siyasi meşru aktörlerle muhatap olarak halletmek zorundayız. Sorumluluğumuz bu. Mecliste ortak bir mutabakat komisyonu, yine meclis dışında siyasi partilerin geçen dönem yapıldığı gibi akil heyetler tarzında değil, akil adamlar, yönlendirilmiş akil adamlar, çoğu iyi niyetli, bir kısmını tenzih ediyorum. Ama çok daha farklı oluşturulacak, değişik toplum kesimlilerini kucaklayabilecek olan bir ortak heyet, bunlar diğer görüşmeleri yaparlar, hukuk devleti kuralları içerisinde dolanmadan, kişisel ajandalar içeriye sokmadan, kişisel yakın dönem siyasi beklentileri pazarlığa getirmeden bu sorunu, sorumluluk içerisinde, hep beraber çözmek zorundayız. Bu ülkede paylaşmayacak hiçbir sorunumuz yok. Terörle, şiddetle, silahla, öldürerek, ölerek bu sorun hallolmaz. Bunu ifade etmek istiyoruz. Mutlaka ki güvenlik tedbirleri olacaktır. Bu pazarlıklar aşamasında bırakılan güvenlik boşluğundan, terör örgütünün nasıl yapılandığını, nasıl organize olduğunu hep beraber gördük. O bölgede yaşayan sivil yurttaşlarımız, Kürt kökenli kardeşlerimizin nasıl eziyet çektiğini de hep beraber biliyoruz. Ülke, terör örgütüyle, terör hareketleriyle mücadele ederken, mutlaka ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesine uymak zorundadır. Kuralsız bir mücadele yapamaz. Devlet ayrıdır, terör örgütü ayrıdır. Terör örgütü her türlü yola başvurabilir. Ama devlet, hukuk devleti kuralları içerisinde, deminde vurguladım, ulusal ve uluslararası hukuk çerçevesinde mücadelesini yapmaktadır, yapmak zorundadır. Nerede güvenlik zaafı bırakıldıysa, ne hikmetle bırakıldıysa, kimlere bu güvenlik zafiyetini doğması sırasında operasyon yapmayın, görmeyin, etmeyin talimatı verildiyse, demek ki bunların hepsinin bir pazarlık çerçevesi içinde oluştuğunu görüyoruz. Biz, hiç kimseyi dışlamayan, Türkiye’nin huzurunu, barışını, kardeşliğini öne alan bir söylemi ve çözümü siyaseten zorlayan bir çizgiyi, gücümüz yettiğince 2 Kasım sonrasında da, demin söylediğim gibi, bu ülkenin barışı için, bu ülkenin huzuru için, kardeşliği için, birlikte yaşama iradesinin pekiştirilmesi için, gücümüzün son damlasına kadar savunacağız" dedi.

"KİMSEYLE KİŞİSEL SORUNUMUZ YOK..."

Haluk Koç, "Her siyasi partinin amacı biliyorsunuz tek başına iktidara gelmek ve toplum için ürettiği projeleri yaşama geçirmek. İddiamız aynen devam ediyor. Alabildiğimiz en yüksek oy oranına ulaşabileceğimizi umuyorum. Biliyorsunuz yasaklar geldi ama son yayınlanan anketlerde çok farklı, çarpıcı sonuçlar çıkıyor. Biz yolumuza inançla devam ediyoruz. Bizim, hiç kimseyle bir sorunumuz yok. Demin söylediğim gibi, Türkiye’nin çözülmeyecek sorunu da yok. Yeter ki Türkiye, tek kişinin hukuku, tek kişinin demokrasiyi, tek kişinin medyayı yönetme iddiasını, bütün Türkiye’yi yönetme iddiasını, bütün kurumları, bürokrasi dahil, güvenlik dahil, hukuk dahil, her tarafı hegemonya altına alma iddiasını sonlandırabilsin. Onun için 1 Kasım, 7 Haziran’ın devamı olacak. Türkiye tek adam rejimine asla geçit vermeyecek. Hep beraber demokrasi istiyoruz, hep beraber huzur istiyoruz, hep beraber bu ülkede demokrasinin, parlamenter temsili demokrasinin güçlenerek yerleşmesini istiyoruz. CHP, bu yönde 1 Kasım saat 17.00’a kadar sandıklarda, 17.00’dan sonra kesin sonuçlar alınana kadar tutanakların başında, ilçe seçim kurullarında, il seçim kurullarında, YSK’da, tüm mücadelesini yine sivil toplumdan bu mücadeleye katılacak olan duyarlı yurttaşlarımızın vereceği fahri destekle sonuna kadar sürdürecektir. Türkiye asla tek kişi arzusuna, diktasına, baskısına teslim olmayacaktır" dedi.