15.07.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Prof. Dr Necmi Yüzbaşıoğlu: Bu kamusal alan mekânla değil, işlevselliği ile tanımlanmalıdır. Siyasi rüzgâra göre; bir zamanlar kamusal alanı daraltıp, "ona ben müdahale ederim" deyip, bir başka zamanda kamusal alan "özgürlüklerin kullanıldığı alan" derseniz ki, bu son derece oportünist bir yaklaşım olur. O zaman da Erdoğan gibi tutarlı olamazsınız. Sokakta yürürken kimse size karışmaz. Ancak polis bir bölgeden geçemezsiniz derse, orada devletin kamusal alanı başlar. Siz ona kimliğinizi göstermek zorundasınız. Bir anda özgürlüğünüz sınırlanır. Bütün kamusal alanda her şey serbesttir, diyemezsiniz. Her şey yasaktır da diyemezsiniz. Başbakan Erdoğanın, bugüne kadar tartışmalara neden olan "kamusal alan" anlayışı değişti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziçe türban yasağı konusunda yanıt verirken, "Kamusal alan devletin değil, özgürlüklerin ve farklılıkların alanı olmalı" diyen Başbakanın, İstanbul Belediyesine bağlı yerlerde başlattığı alkollü içecek yasağı sürüyor. Erdoğanın, ANKAnın haberine göre 13 Şubat 2002de AKP grubunda dile getirdiği, "İsteyen herkes özel alanda içki içebilir, ticari işletmeler içki satabilir. Ancak kamusal alanda alkollü içki sattırmam, içtirmem" sözleri de, önceki gün AKP Grubunda açıkladığı, "Kamusal alan özgürlük alanı olmalı" görüşüyle çelişti. Erdoğanın tutumu için siyaset bilimcilerin yorumları şöyle: Prof. Dr Eser Karakaş: Kamusal alanı Cumhurbaşkanı, Başbakan herkes yanlış kullanıyor. Evin dışında her yer kamusal alandır ve resmi, ortak alanlar diye ayrılır. Özel alanda ve ortak kamusal alanda hiçbir şey yasaklanamaz. Resmi kamusal alanlarda kamu erkini kullananlar, kamu hizmetinin tarafsızlığı nedeniyle, türbanı giymemeli. Belediyelerde hâlâ içki yasağı nasıl çirkinse, Cumhurbaşkanının gerekçesi de yanlış. Prof. Dr. Bakır Çağlar: "Erdoğan pragmatik bir insan. Belli siyasi amaçlar adına düşünce sistemini bel kemiksiz değiştirebilen bir yaklaşım içerisinde. Politikada pragmatizmin pop starlarından biri. Kamusal alan; işlevsel ve mekânsal ikili üzerine kurulu bir tanımdır. Yani kamu hizmeti verilen bir mekânda gerçekleşen olayın adı kamusallıktır. Çırağan Sarayında bir resepsiyon varsa burada mekânsallık unsuru yoktur. Ama üniversitede verilen bir ders varsa ya da adliyede yapılan kamusal işlem varsa o zaman bu kamusallığın hem mekânsal hem de işlevsel tanımı vardır." Herkes yanlış kullanıyor Prof. Dr Sencer Ayata: Kamusal alanın tanımı yok, bu bir müzakere alanı. Bunu bir lastik gibi düşünün; bazen kamu aleyhine, bazen de özel alanın aleyhine uzar. Burası kamu, burası özeldir demek zordur. Bütün ekonomik, sosyal, toplumsal, siyasal, uluslararası ortamlara göre sürekli değişir. Çünkü kamu alanının sınırları nasıl çizilecek, neler olacak, neler olmayacak, bütün bunlar siyasal güç meselesidir. Bu siyasette gördüğümüz aktörlerin şu anda gördüğümüz gibi alanı tanımlama kavgası, çekişmesi mücadelesidir. Bu uluslararası litaratürde de böyledir. Kamunun bir tanımı yoktur, bulunduğumuz duruma, topluma göre değişir, göreli bir kavramdır. Biz şimdi burada neyi görüyoruz; belirli bir siyasal görüş "Hayır kamu öyle değil, böyle böyle olmalıdır" diyor. Siyasal gücü varsa kamuyu tanımlayacaktır. Kamuda neyin olup olmayacağı konusunda güçler çok önemlidir. Türkiyede önümüzdeki dönemde yoğun bir şekilde bunun mücadele ve müzakeresi yaşanacak. Gücü olan belirler