04.02.2013 - 14:08 | Son Güncellenme:
CİHAN
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütü içerisindeki rolünü geliştirmeye devam edeceklerini söyledi. Türkiye’nin AB kapısında bunca süredir bekletilmesinden duyduğu hayal kırıklığını bir kez daha ortaya koyan Erdoğan, iki birliğin birbirine alternatif olmadığını da vurguladı.
Çek Cumhuriyeti Başbakanı Petr Necas’la görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan, bir soru üzerine Brüksel ziyaretiyle ilgili sürecin takip edildiğini ifade etti. Erdoğan, bu gezide hem Belçika’ya ikili ziyaretin gerçekleştirileceğini hem de AB yetkilileriyle görüşmeleri yapılacağını ifade etti.
Türkiye’nin AB sürecindeki mazisinin 50 yılı aştığını vurgulayan Erdoğan, “Çek Cumhuriyeti’nin AB içindeki mazisi çok eskilere dayanmıyor. 10 yıl civarında bir mazisi var. Biz AB’de liderler zirvesi yaparken arkadan işte o zaman 15 ülke ile katılıyorduk. Daha sonra ilk etapta 10 ülke alındı. 2 ülke daha alınmak suretiyle üye sayısı 27’ye ulaştı.” dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye’nin AB’ye müracaatı 50 yılı aşmış durumda. Bu işin kapısında olmamız 59’a dayanır. 63 yılında resmi müracaat süresi başlamıştır. Bu süre içerisinde Türkiye’nin bu kadar oyalanması hakikaten affedilir, dayanılır bir şey değildir. Adama sorarlar. Yani 54 yıl siz Türkiye gibi bir ülkeyi bu kapıda niye bekletiyorsunuz? Yani yapamadığı, yapmadığı veya yerine getirmediği ne var? Ağızlarında tek şey var: Ankara Antlaşması. Ankara Antlaşması’nın şöyle biraz daha gerisine git bakalım. Orada ne var? Buralara tabii girmek istemiyorlar ve biz bütün bunlara varız. Eş zamanlı olarak yapılacak birçok şeyler var. Şu anda AB üyesi ülkelerin birçoğunun standartları Türkiye’nin yakaladığı AB müktesebatı içerisindeki standartları tutmaz. Maastricht kriterleri noktasında AB üyesi ülkelerin birçoğu dökülüyor. Bunları zaten görüyoruz. Bakın şu anda İngiltere ne diyor? İngiltere diyor ki, sayın Cameron açıklamasını yaptı: ‘Eğer ben seçimi kazanırsam AB üyeliğimizi (2015’te) referanduma götüreceğim’ dedi. Acaba neden? Kaldı ki para birliğinde biliyorsunuz İngiltere başından beri uymamıştır. Ve Eurozone’a girmemiştir. Bu girmeyişinin sebebi hiçbir zaman sorulabildi mi? Sorulamadı. Ve bu süreci bu şekilde İngiltere devam ettirmiştir. Ve şu anda da Eurozone’a girmemeni faydasını ayrıca İngiltere görmüştür, görmektedir. Böyle de bir surumu söz konusu. Eurozone içerisinde olanlar da şu anda bedel ödüyorlar. Ciddi manada bedel ödüyorlar. Ve halk da tabii isyanda. ‘Ben çalışacağım. Sen öbür tarafta batanın gideceksin parasını, borcunu ödeyeceksin. Böyle şey olmaz’ diyor.”
“5 MİLYON VATANDAŞIMIZ AB’YE GİRMİŞ DURUMDA, ARTIK BİZİ OYALAMAYIN”
Türkiye’nin şu anda ayakları üzerinde durduğunu ve bu dönemde ekonomik sıkıntı yaşamadığını vurgulayan Erdoğan şunları söyledi: “Yani bu ekonomik krizlerin olduğu dönem içerisinde de bizler başarılı bir şekilde süreci devam ettirdik ve 10 yıl içerisinde IMF’ye olan 23,5 milyar dolar borcumuzu bitirme noktasına getirdik. Mayıs ayında 23,5 milyar dolar borcumuzu sıfırlıyoruz, bitiyor. Biz artık IMF ile stand-by anlaşması yapmıyoruz. O iş de bitti. Bu dönemde Merkez Bankamız çok ciddi bir güç kazandı. Şu anda bire beş katlamış vaziyette. Böyle bir konuma geldi, böyle bir güce ulaştı. Tabii bu güve ulaşması da bizim ayaklar üzerinde duruşumuzu farklı bir noktaya getirdi. Yeter ki biz AB üyesi ülkelerle olan bu dayanışmamızı en azından AB bizi içine almamış olsa bile bu ilişkilerimizi bu şekilde devam ettirelim istiyoruz. Fakat tabii gönlümüz bizi henüz Türkiye Cumhuriyeti olarak AB içerisine almadınız ama AB üyesi ülkeler içerisinde 5 milyon Türk yaşıyor. Siz bizi resmen almadınız ama Türkiye zaten buraya halkıyla girmiş vaziyette. Oyalamayın, gelin bu işi bitirelim diyoruz.”
ŞANGHAY VE AB BİRBİRİNİN ALTERNATİFİ DEĞİL
AB’nin bir kömür, daha sonra demir-çelik birliği olduğunu sonra AET ve AT adları aldığını hatırlatan Erdoğan, şöyle devam etti: “Daha sonra AB’ye gelişmiş. Siyasi-sosyal işbirliği noktasına gelmiş. Bu arada dünyada birçok oluşumlar var. Bunlardan bir tanesi ASEAN’dır. Bir tanesi öbür tarafta Şanghay İşbirliği noktasındaki beşlidir. Bu 5’linin içerisinde de şimdi gözlemci olanlar vardır, diyalog ortaklığı elde edenler vardır. Türkiye de şu anda Şanghay İşbirliği içerisinde diyalog ortaklığına kabul edilmiş olan bir ülkedir. Böyle bir noktadayız. Ve bu sadece güvenliği esas alan bir birlik de değildir. Adı üzerinde Şanghay İşbirliği 5’lidir. 5’linin yanında diğer şimdi ilaveler de vardır. Bunun içinde ekonomik ilişkiler de vardır. Hepsi vardır. Ama bu konuda bilen de bilmeyen de konuşuyor. Bizler de bu noktada adımımızı attık ve bunu geliştirmeye devam edeceğiz. Bunlar birbirinin de alternatifi değildir. Bunu da özellikle ortaya koymak isterim.”
Başbakan Erdoğan, Çek Cumhuriyeti vatandaşı AB Komiseri Stefan Fülle’den de bu konuda destek ve gayret beklediklerini sözlerine ekledi.
Basın toplantısında Çek Cumhuriyeti ile ilişkilere de değinen Erdoğan, Orta Avrupa’nın kalbi; mimarisi, kültürel ve tarihi dokusuyla en güzel başkentlerinden biri olan Prag’da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan, Avrupa’da sağlam bir dost ve güvenilir bir müttefik olarak gördükleri Çek Cumhuriyeti ile askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda ciddi bir işbirliği imkanının mevcut bulunduğunu ifade etti.
Ticaret hacminin 2,5 milyar dolardan 2015 sonuna 5 milyar dolara tırmandırılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, enerji alanında işbirliğine açık olduklarını ifade etti. Erdoğan, “Hatta nükleer enerji konusunda müşterek bir çalışma içerisine girebiliriz.” dedi.