27.01.2017 - 12:56 | Son Güncellenme:
Kaya, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olarak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.
Anayasa değişikliğine ilişkin referandum sürecinde Cumhurbaşkanlığı sistemi konusunda halkı nasıl ikna edecekleri ve sistemin Türkiye'nin geleceğini nasıl etkileyeceğine yönelik soru üzerine Kaya, teklifin Mecliste yoğun bir mesaiyle 339 oyla geçtiğini hatırlattı.
Türkiye'nin 36 yılı aşkın süredir, değişmesi konusunda hemen herkesin fikir birliği yaptığı bir darbe anayasasıyla yönetildiğini belirten Kaya, bu darbe anayasasının değişmesi için kendilerinin de bir süredir çalışma yaptığını anlattı.
Bakan Kaya, şöyle devam etti:
"Biz her konuda olduğu gibi milletimize tam olarak güveniyoruz. Milletimizin bu konuda en doğru kararı vereceğine de inanıyoruz. Cumhurbaşkanlığı sistemi yasama, yürütme ve yargının tam olarak eş güdüm içinde olduğu ama bağımsız olarak işlediği, aslında çok etkin bir sistem. Bu sistemle seçilmiş cumhurbaşkanı, yürütmesiyle birlikte çok etkin bir şekilde hızlı karar alabilecek yeteneklerde olacak. Parlamento da yasaları yapacak aynı zamanda da yürütmeyi aslında bir nevi sorgulayabilecek. Meclis önergeleri, araştırma önergeleri, soru önergeleriyle denetimi de yapabilecek bir sistem. Cumhurbaşkanı da aynı şekilde denetime açık olacak. Biz milletimize güveniyoruz, milletimiz seçilmiş cumhurbaşkanının yetkilerini tam olarak kullanmasına onay verecektir diye düşünüyoruz."
Bugüne kadar her seçimde olduğu gibi bu referandumda da kapı kapı dolaşarak milletten destek isteyeceklerine dikkati çeken Kaya, "15 Temmuz'da aslında bu millet hiçbir şekilde vesayet odaklarına söz vermeyeceğini göstermiş oldu. 15 Temmuz'da nasıl ülkemizi karanlıktan aydınlığa o gece milletimiz getirdiyse, ben bu anayasa değişikliği teklifinde de vesayetçilere, statükoculara, değişime karşı direnenlere en önemli, en güzel cevabı yine milletimizin vereceğine inanıyorum. Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletimizindir. Biz milletimize tam olarak güveniyoruz ve milletimiz ne derse o olacak." ifadesini kullandı.
"Milletimiz darbeyi bedeniyle, canıyla, kanıyla püskürttü"
15 Temmuz darbe girişiminin mağdur ettiği kişilerle ilgili yürütülen dayanışma kampanyasında ne kadar bağış toplandığı, bu kaynağın ne gibi çalışmalarda kullanılacağı ile şehit ve gazilere tanınan haklar arasında farklılık olduğu iddialarının sorulması üzerine Bakan Kaya, milletin 15 Temmuz'da darbe girişimini bedeniyle, canıyla, kanıyla geriye püskürttüğünü bildirdi.
Milletin çok büyük bir fedakarlık yaptığını, çıplak elleriyle tankları durdurduğunu vurgulayan Kaya, FETÖ'nün diğer terör örgütleri gibi dışarıdan güç alan bir örgüt olduğunu belirtti.
Rus Büyükelçi Andrey Karlov'un FETÖ mensubu tarafından öldürüldüğünü, İstanbul'da bir futbol karşılaşması sonrasındaki saldırının PKK terör örgütü tarafından, bir gece kulübündeki saldırının DEAŞ terör örgütünce gerçekleştirildiğini anımsatan Kaya, bütün terör örgütlerinin dışarıdan güç aldığına inandıklarını dile getirdi.
Bakan Kaya, 15 Temmuz sonrasında şehit yakınlarıyla hemen ilgilenmeye, onların bütün ihtiyaçlarını gidermek üzere çalışmalara başladıklarını dile getirerek, onlara terörle mücadeledeki şehitlerin hak ettiği hakları verdiklerini bildirdi.
Şehitler arasında hiçbir ayrım yapılmasının söz konusu olamayacağını, şehitliğin kutsal bir makam olduğunu vurgulayan Kaya, vatan savunmasında, sınır bölgelerinde, dağlarda, El Bab'da görev yapan askerler gibi 15 Temmuz'da bedenlerini, canlarını tankların önüne atanların da çok önemli olduğuna işaret etti.
"Hiçbir ayrım yapılması söz konusu değil"
Bakanlık bünyesindeki Şehit Yakınları Gaziler Daire Başkanlığının 15 Temmuz gecesinden itibaren şehit yakınları ve gazilerin ihtiyaçlarını gidermek üzere gece gündüz demeden çalışmaya başladığını aktaran Kaya, şu ifadeleri kullandı:
"Hiçbir ayrım yapılması söz konusu değil. Daha önce şehit yakınlarının bir istihdam hakkı vardı, biz bunu ikiye çıkardık. Yapılan yasal düzenlemeyle şehit yakınlarının artık iki istihdam hakkı var. Sivil terör mağdurlarının hakkı yokken artık bir istihdam hakkı ve yakınlarına tazminat ödenmesi ve aylık bağlanması var. Vazife malullüğü sebebiyle, sivil olan memurların daha önce hiçbir hakkı yokken bir istihdam hakkı verildi onlara da. Hayatını kaybedenlere bir istihdam hakkı, malul olanlara da bir istihdam hakkı verildi. En son çıkan Kanun Hükmünde Kararnameyle malul sayılmayan terörle mücadele gazilerimiz için bir düzenleme yaptık. Malul sayılmayan terörle mücadeledeki gazilerimizden kalıcı hasarı olanlar, organ kaybı ve kalıcı sekeli olanlar için yeniden bir değerlendirme yapılacak ve uygun görülenlere 1053 sayılı nizamname kapsamında aylık bağlanması sağlanmış olacak. Geriye dönük de çalışacak. Terörle mücadelede yaralanmış olanlar başvurduğu takdirde o tarihten bugüne kadar aylık bağlanması söz konusu olabilecek. Biz hiçbir şehit yakınlarımız, gazilerimiz arasında ayrım yapmıyoruz. Onların emanetlerine, evlatlarına, çocuklarına gözümüz gibi bakmak istiyoruz."
Kaya, eğitim konusunda şehit çocuklarının özel okullarda eğitim hakkı bulunduğunu, ayrılan kontenjanda yer kalmadığında da özel olarak ilgilendiklerini ve çocukların en iyi şekilde eğitim almaları için desteklediklerini belirtti.
Bakan Kaya, 15 Temmuz şehit yakınları için vatandaşlardan çok yoğun yardım talebi geldiğini, bunun üzerine Başbakanlık genelgesiyle bakanlık koordinasyonunda 15 Temmuz Şehitleri Dayanışma Kampanyası'nın başlatıldığını anımsatarak, "Bu kampanyayla 20 Ocak tarihi itibarıyla 300.9 milyon lira toplandı. Bu paranın kullanım usul ve esasları Başbakanlıkça belirlenecek. Öncelikle şehit yakınlarımız, ağır yaralı gazilerimiz, gaziler için kullanılacak. Usul ve esasları üzerine çalışıyoruz, henüz kullanılmadı." dedi.
"Gerekli ne varsa yapmak üzere çalışıyoruz"
Terörle mücadeleden zarar gören vatandaşlara yönelik çalışmaların ne durumda olduğuna yönelik soru üzerine de Kaya, terörle mücadelede yeni bir döneme, savunma pozisyonundan taarruz pozisyonuna geçildiğini vurguladı.
Bütün dağları, ovaları, şehirleri, sınırları tam olarak terörden arındırıncaya kadar mücadelenin kararlılıkla süreceğine değinen Kaya, bu mücadele bir yandan sürerken, terörden zarar görmüş, etkilenmiş şehirleri de yeniden inşa ettiklerini, aynı zamanda bu şehirlerde yaşamış vatandaşların da sosyal rehabilitasyonu için gerekli ne varsa yapmak üzere çalıştıklarını bildirdi.
Doğu ve Güneydoğu'ya yönelik sosyal politikaların daha etkin hale getirilmesi için bir koordinasyon kurulu kurduklarını ve kurulun sahada çalışmalarına başladığını anlatan Kaya, bu konuda verimli geri dönüşler aldıklarını belirtti.
Bakan Kaya, "Bin 200 kişilik psikososyal destek ekibi sosyal çalışmacı arkadaşımız terör olaylarının yaşandığı 11 ilimizde, 50 bin haneye ulaştı ve yaklaşık 300 bin kişiye bu manada ulaşmış olduk, onlara destek olduk. Gittiğimiz evlerde hem ekonomik destek, kira, barınma yardımı, okula gidemeyen çocukların tespiti ve okul hayatına geri döndürülmesi, engelli, bakıma muhtaç olanlara aylık bağlanması, psikososyal açıdan destek ihtiyacı olan bireyler varsa onların psikososyal destek almasını sağlamak üzere elemanlarımız ev ev, kapı kapı dolaşıyor." diye konuştu.
"ASDEP için bin 500 personele iş başı yaptırdık"
Aile Sosyal Destek Projesi (ASDEP) için bin 500 personele Türkiye genelinde iş başı yaptırdıklarına işaret eden Kaya, bu personelin üçte birini Doğu ve Güneydoğu illerinde görevlendirdiklerini söyledi.
Bu personelin kapı kapı dolaşarak, hanelerin ihtiyaçlarını tespit ettiğini aktaran Kaya, bu kapsamda kişiye uygun sosyal hizmet desteğinin sağlandığını bildirdi.
Kaya, yaptıkları çalışmadan çok verim aldıklarını vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Doğu ve Güneydoğu'da yaklaşık 65 bin kişiye psikososyal destek sağladık. 5 binin üzerinde kişiye sosyoekonomik destek bağladık ve eğitimlerini ailelerinin yanında devam ettirmesini sağladık. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımızın terör bölgelerinde normal periyodik payına ek olarak yolladığımız yaklaşık o tarihten itibaren 184 milyon lira var. Terörden etkilenmiş bölgelere periyodik paylarına 184 milyon lira ek destek sağladık. Oradaki insanların, kira, barınma, gıda, yakacak gibi ihtiyaçlarının sağlanması için kullanıldı bu paralar."
Türkiye'nin hiçbir yerinde insanların mağdur olmasını istemediklerini değenin Kaya, kimsenin terörden mağdur olmasına da gönüllerinin el vermediğini, bunun için gece gündüz demeden, hassasiyetle titizlikle çalıştıklarını söyledi.
Bakan Kaya, bir taraftan şehirleri imar ederken, diğer taraftan da sosyal rehabilitasyonu sağlamak için çalıştıklarını belirtti.
Doğu ve Güneydoğu'da aile destek merkezleri bulunduğuna dikkati çeken Kaya, özellikle terörden etkilenen bölgelerde kadınların okuma, yazma, halı dokuma, sabun yapma, yöresel olarak ne ön plandaysa kurslarda öğrettiklerini ifade etti.
Kaya, kreşlerde çocuklara güvenle bakılırken, kadınların okuma yazma, Kur'an-ı Kerim öğrendiğini, halı, kilim dokuduğunu, kurslara katıldığını, bu şekilde hem günü değerlendirdiğini hem de üretime katkı sağlayacak şekilde meslek edindiğini kaydetti.
Bakan Kaya, "Aile yapısını güçlendirmek için yapılan çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz? Doğum yardımlarından şimdiye kadar kaç anne, kaç bebek faydalandı? Toplam destek miktarı nedir?" sorusu üzerine, sosyal politikaların odak noktasına aileyi aldıklarını, sorunlara ailenin merkezde olduğu bir şekilde çözüm üretmek istediklerini söyledi.
Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) ile personelin bakanlıktan sosyal hizmet ve sosyal yardım alan ailelere yönelik ve o aileye özgün sosyal hizmet ve yardım modelini oluşturmak üzere ev ev dolaştığını ifade eden Kaya, "2016 içinde bin 500 aile sosyal destek personelimizi başlattık. Bu yıl için de bin 500 kişilik personelimizi inşallah tekrar iş başı yaptıracağız. Hedefimiz çok daha büyük rakamlar." diye konuştu.
Bu programın en önemli projelerden biri olduğunu ifade eden Kaya, aile eğitim programına değindi. Aile eğitim programıyla bugüne kadar 551 bin vatandaşa ulaştıklarını, programı Suriyeli göçmenler için Arapça'ya da çevirdiklerini anlatan Kaya, "Onlara da aile eğitim programını uyguluyoruz." dedi.
Evlilik öncesi eğitim programı olduğunu ve programla evliliğe hazırlanan çiftlere beklentilerinin ne olması gerektiği, çiftler arası uyum, iletişim kabiliyetlerinin artırılması noktasında özellikle iletişim ağırlıklı dersler verdiklerini belirten Kaya, bu çerçevede yaklaşık 3 bin 300 eğiticiyle 541 bin evlenecek gence eğitim verildiğini söyledi.
Boşanma öncesi, sırası ve sonrasında verdikleri destek programına da değinen Kaya, şöyle devam etti:
"Aile ve boşanma danışmanlığı adı altında verdiğimiz destek programımız, çok kıymetli bir eğitim programı. Burada çiftlerin boşandıktan sonraki yaşamlarına uyum sağlayabilmeleri için eğitimler veriyoruz. Tek ebeveynlik, yeni yaşama adapte olma, çocuğun boşanma sürecinden en az etkilenebileceği konularında... Boşanma sürecinde danışmanlığımıza başvuran yaklaşık 7 bin 500 çiftimizden 2 bin 884'ü, yaklaşık yüzde 38'i evliliğini devam ettirme kararı aldı. Böyle de bir boyutu var. Burada ailenin korunması esas ama eğer aile sağlıklı, huzurlu bir şekilde devam ettirilemeyecek hale geldiyse elbette ki boşanma o zaman faydalı bir hale geliyor. Şiddet olacaksa Allah korusun. Evliliğin sağlıklı bir şekilde yürümesini istiyoruz. Yüzde 38 iyi bir oran. Bunun yaygınlaştırılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
Çeyiz hesabı ve doğum yardımları
Kaya, çeyiz hesabı projesi çerçevesinde yaklaşık 24 bin gencin bankalarda mevduat hesabı açtığını ve 17 milyon lira mevduatın biriktiğini söyledi. Kaya, 27 yaşından önce evlenecek gençlerin çeyizlerine devlet katkısı vermek üzere bu projeyi başlattıklarını ifade ederek, "Yüzde 20'ye kadar bir destek söz konusu olacak. Yine konut hesabı da hiç evi olmayanlar için verdiğimiz bir destek. Şu an 7 bin kişi konut hesabı açmış durumda ve 28 milyon lira mevduat birikmiş. İlk evlerini almalarında biz de devlet olarak katkıda bulunuyoruz." diye konuştu.
Doğum yardımlarına da değinen Kaya, "İlk çocuğa 300 lira, ikinci çocuğa 400 lira, üç ve sonraki çocuklar için de 600 lira olmak üzere doğum yardımı yapıyoruz. Şimdiye kadar 1 milyon 770 bin çocuk için 755 milyon lira doğum yardımı yaptık." dedi.
"Buraya giden çiftle boşanarak çıkıyor"
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Kaya, bakanlığa bağlı olarak hizmet veren aile danışma merkezleri bulunduğunu belirterek, bu merkezlerden 46'sının bakanlıktan ruhsat almış durumda olduğunu söyledi. Kaya, şunları kaydetti:
"İstanbul'da görüyorum mahalle ve sokak aralarında aile danışma merkezi levhasıyla iş yapan aile danışma merkezleri var. Bize buralar hakkında çok fazla ihbar geldi. 'Buraya giden çiftlerin hep boşanarak çıktığına' yönelik gelen ihbarlar üzerine denetimlere başladık. Gerçekten birçok yerin ehil olmayan kişiler tarafından açıldığını gördük. Aile danışma merkezinde aile danışmanlığı sertifikası dahi olmayan, üniversite mezunu dahi olmayan, denklik almış bir diploması olmayan kişiler tarafından bu merkezlerin işletildiğini gördük. Bu konuda önlem almaya başladık. Denetimlerimiz hızlı bir şekilde devam ediyor. Yetkin kişiler tarafından açılmayan ve ruhsatlandırılmayan yerlerin kapatılması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Çünkü ailelerin sağlıklı, huzurlu birlikteliği bizim için çok önemli. Çiftlerimiz aile danışma merkezlerine gidecekse mutlaka ve mutlaka ehil kişiler tarafından işletildiğinden emin olsun sonra gitsinler. Denetimlerimizi hızlandırdık. Sıkı bir takiple denetimlerimizi yapacağız. Ruhsatlandırması olmayan yerleri kapatacağız."