14.10.2022 - 17:42 | Son Güncellenme:
Selim KAYA-Serhat ÖZDEMİR/ SİLVAN (Diyarbakır)
(DHA)
Diyarbakır’a dün gelen Bakan Soylu, bugün AK Parti Diyarbakır milletvekilleri Ebubekir Bal ve Oya Eronat ile AK Parti Silvan ilçe teşkilatını ziyaret etti.
Burada partililerle bir araya gelen Bakan Soylu, yaptığı konuşmada, 28 Şubat’tan sonra insanların namazlarını gizli gizli kılmaya başladıklarını ifade ederek, “Bu ülkede başı açık ve başı örtülü kadın da vardı. İnsanlarımızın başı açık, başı örtülüsü okula giderken, üniversiteye giderken kamuda görevli alınırken ötekileştirilirlerdi. ‘Sen gelme’ derlerdi ya da bize nasihat edip ‘bizim istediğimiz gibi yaşayacaksınız’ derlerdi. ‘Dininiz, diyanetiniz, inancınız bizim istediğimiz gibi olacak’ derlerdi” diye konuştu.
‘BEN KÜRT'ÜM YANLIŞ AMA TEHLİKELİ BİR ADAM DEĞİLİM DERLERDİ’
İstanbul’da doğup büyüdüğünü söyleyen Bakan Soylu, “Bizim mahallemizde Doğu ve Güneydoğu’dan, Balkanlardan gelen insanlarımız vardı. Doğu ve Güneydoğu’daki arkadaşlarımız geldiği zaman, arkadaşımızla oturduğumuzda şöyle konuşurlardı; 'Ben Kürdüm ama tehlikeli bir adam değilim, yanlış anlama' derlerdi. Yıllarca hep bunu ya gizlemek ya da bir mazeretin arkasına sığındırmak zorunda kalırlardı. Yıllarca ticaret yaptım. 20 binin üzerinde müşterim vardı. Beni bilen arkadaşlarım var. Çantamı alır dükkan dükkan gezerdim.
Ne zaman Tayyip Erdoğan iktidar oldu. Müşterilerim Alevi olduklarını o zaman söyleyebildiler. Bugün Tayyip Erdoğan Türkiye’de sadece şehir hastaneleri, Diyarbakır’ı komşu vilayetleriyle yol yaparak buluşturmadı. Sadece huzur getirmedi, Doğu ve Güneydoğu dahil olmak üzere 81 ilde üniversite ile gençlerimizi bir araya getirmedi. Bizim zamanımızda üniversiteye girmek, kazanmak hakikaten zordu. Tayyip Erdoğan Türkiye’de başka bir şey yaptı. Bir devrim gerçekleştirdi, zihin duvarlarını yıktı. Bu insanların her birine kendi ifade edebilme özgürlüğü verdi. Kendi dilini, geçmişini, yarınlarını hep beraber bir tarafı bir taraftan ayırmadan, araya barikat koymadan anlatabilme, ifade edebilme hassasiyeti verdi.
Geçen hafta Bismil’de Kuran kursu açılışı vardı. İçişleri Bakanı olarak oradaki müderrislerle içe içe oturuyordum. Bu ülkenin başbakanı Libya’ya gitti. Çadırda karşılandı o olayı bir rejim meselesine getirdiler. Gazetelerden saldırdılar. Nasıl gidebilirdi ? Nasıl bu çadırda durabilirdi ? Nasıl bu ülkenin müderrisleriyle, alimleriyle başbakanlıkta beraber olurdu ? Oh şimdi oluyoruz. Ne oluyor? Bu ülkede bunları yapabilmek kolay bir iş değil, zor iştir. Yıllarca darbenin, yıllarca vesayetin, yıllarca Amerika’nın ve Avrupa’nın şunu yaparsınız şunu yapmazsınız, bunu yaparsanız şöyle olursunuz diye baskı altına koyduğu, Bir Türkiye de hele siyaset alanında, hele demokrasinin içerisinde, demokrasiyi istismar ederlerken bunu yapmak kolay iş değildi” ifadelerini kullandı.
‘ESKİDEN FISIR FISIR KONUŞURDUK’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile beraber Türkiye’nin iddialı bir konuma geldiğini söyleyen Bakan Soylu, şöyle konuştu:
“Niçin bunu söylüyorum? Tayyip Erdoğan’ın ve Türkiye’nin ayağına gelmezlerdi. Gıda krizi buğday krizi vardı. Kim çözecek? Kim Rusya ile Ukrayna arasına girecek de oradaki buğdayın, tahılın Avrupa’ya ve dünyaya gelmesini sağlayacak ? Kim bu konuda adım atacak ? Eğer Gezi olayları, 17 Aralık, 6-8 Ekim olayları, 15 Temmuz darbe girişiminde başarılı olsalardı bize talimat verirlerdi. Tayyip Erdoğan büyük tecrübesiyle tam 20 yıldır memleketimizin alt yapısını oluşturduğu için Tayyip Erdoğan’a ve Türkiye’ye geldiler ve dediler ki bu krizi çözer misiniz? Çözdük. Son yıllarda görüyorsunuz dünyada birçok ülkenin, liderin meselelerinde başvurduğu bir dünya lideri haline geldi. Biz batıyla aramızdaki makası kapatıyoruz. Bugün batıda ne varsa doğuda da o var. Hiçbir fark yok. Tayyip Erdoğan bir devrimi de buradan gerçekleştirdi.
Zihin duvarlarını yıkıp, özgürlük ve hürriyeti bu ülkenin insanına nakşettiği gibi ama bir şey daha yapmamız lazım; Biz Müslümanız kanaatkar olmamız lazım. Ama yeterlerimiz var yetmelerimiz var. Bu huzurun sadece Hakkari’de, Şırnak’ta, İstanbul’da, Diyarbakır’da olması bize yetmez. Ben Irak’a demokrasi getireceğim dedi, parça pincik etti. Nerede hangi bombaların patladığı belli değil. Diyarbakır’ın huzuru bize yetmez derken Erbil, Bağdat, Şam huzurlu olmazsa etrafımızdaki coğrafyaya yine aynı huzursuzluğa sevk ederler. Eğer huzurlu olursa etrafımızdaki coğrafyayla daha iyi büyürüz, zengin güçlü, barış içerisinde bir Türkiye’yi hep beraber sağlayabiliriz. Bugün ülkemin yarınlarına gidebilmesi için Tayyip Erdoğan bana bu fırsatı sağladı. ABD’ye, Avrupa’ya laf söylüyoruz. Eskiden fısır fısır konuşurduk. Şimdi yaptıkları haksızlıkları yüzlerine karşı söylüyoruz. Bu bir halk, millet, demokrasi ve Tayyip Erdoğan devrimidir. Bugüne kadar yaşananları hep beraber yaşadık ve gördük. Ben inanıyorum ki bizden sonra gelenler şanslı olacaklar. Bu ülkeyi daha iyi yönetecekler. Neden? Biz hamuru kuvvetli bir milletiz. Bir taraftan Mevlana’nın bir taraftan Selahattin Eyyubi’nin çocuklarıyız. Bu dünya fani, zenginlikle yoksulluk arasında, kibirle tevazu arasında, makamla hiçlik arasında bir sınav dünyasındayız. Yapacağımız bir tek şey var; İyilikleri anlatmak kötülüklerden sakındırmak. Bunu yapmak zorundayız. Gelecek nesil kimlikleriyle sorgulanmasın, inançlarıyla sorgulanmasın istiyoruz. Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bu milleti kendi aslıyla beraber buluşturmak, kendi medeniyetleriyle beraber buluşturmak, Batı'ya tapanlara siz yanlış yere bakıyorsunuz diye onları uyarmaktır. Allah’a hamdolsun 20 yıldır bunu gerçekleştiriyor.”