16.10.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
ÖNDER YILMAZ Ankara
Milliyet’e konuşan Şirin, yaşanan olayın hukuk devleti krizini daha da derinleştirdiği tespitini yaparken, “Gerçekte Anayasa’nın 153. maddesine göre AYM kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bu hüküm AYM’nin Şahin Alpay kararında da somutlaştırılmıştı.
Meclis uygulamadı
Şirin, AYM kararlarına Meclis’in de direnç gösterdiğini örnekleriyle şöyle anlattı:
“Yasama organının AYM’nin iptal kararlarını yok sayarak aynı kanunları çıkardığı direnme örnekleri var. Örneğin milletvekillerinin kendileri için çıkardıkları ve kamuoyunda ‘kıyak emeklilik’ olarak bilinen kanunlarla ilgili AYM’nin iptal kararlarına karşı hareket edildi. TBMM, AYM’nin bu konudaki iradesine onbir defa direndi. Başkan örnek olarak; AYM, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi sürecinde toplantı nisabının 367’yi bulmasını zorunlu görmüştü. Yine AYM aynı süreçte AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin Anayasa’nın 10. ve 42. maddelerinde başörtüsü serbestisi amacıyla yaptığı değişikliği, Anayasa’ya aykırı saymıştı. İşte o süreçte çeşitli çevrelerde bu iptal kararının ‘yok’ hükmünde olduğu savı ileri sürülmüştü. Öyle ki mahkemenin eski bir raportörü hükûmetin bu kararı dikkate almaması, yok sayması ve iptal edilen maddeler de dahil olmak üzere paketi bir bütün halinde referanduma sunması gerektiğini söylemişti. Bu tartışma epeyce alavlense de sorun farklı bir politik mecrada çözüldü.”