09.08.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU - ANALİZ
Kısa dönem planı belli, uzun dönem Gül’e endeksli. Türkiye, ilk kez cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gidecek. Daha önce vekillerin seçtiği cumhurbaşkanını bu kez halk belirleyecek. Partilerin isim çekişmelerine, askerin isim dayatmalarına yol açan cumhurbaşkanlığı seçimi süreçlerinden bütünüyle farklı, sistem değişikliğine gebe günlerin geçirilmesinin sebebi de Çankaya’ya halkın vereceği meşruiyet. Seçimin favori adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da neden farklı bir cumhurbaşkanı portresi çizeceğini bu gerekçeyle açıklıyor. Bu nedenle, Ak Parti ve hükümet cephesinde bir yandan geleneksel biçimde sokak sokak, mahalle mahalle seçim çalışması yürütülürken, bir yandan da kısa ve uzun dönem planlamaları yapılıyor.
Gül’süz genel kurul
Kısa dönem planlaması net.
Başbakan’ın verdiği ipuçları, kamuoyunun da bu konuda netleşmesini sağladı. Erdoğan, öncelikle başbakan ve genel başkanın aynı isim olması gerektiğine yönelik kararlılığını aktardı.
Bu kararlılık Gül’ün, Çankaya’dan iner inmez siyasete dönerek Ak Parti’nin başına geçme olasılığını seçenek dışı bıraktı.
Başbakanın milletvekili olma zorunluluğu bulunması, hükümetin de erken seçim yapılmayacağını vurgulaması, Gül’ün partinin başına geçmek için “ara dönemi” beklemesini zorunlu kılıyor. İlk turda Erdoğan’ın seçimi kazanması üzerine bütün hesaplarını yapan Ak Parti de bu karar verildikten sonra rahatladı.
Hesaplamalara göre, Erdoğan seçilir seçilmez, hafta içinde partisinin karar organlarıyla bir araya gelecek ve olağanüstü kurultay kararı alınacak. Bu kurultayın Gül’ün halen görevde olduğu, Erdoğan’a görevi devretmediği 28 Ağustos’a kadar yapılmasına kulislerde kesin gözüyle bakılıyor.
Bu durumda zaten Cumhurbaşkanı sıfatını taşıyan Gül, kurultayı da Çankaya’dan takip etmek zorunda kalacak.
28’inden sonra Çankaya’ya çıkacak olan Erdoğan, başbakanlık görevini de genel başkan seçilecek isme devredecek ve Türkiye yepyeni bir siyasi ortamla yeni döneme başlayacak.
Elbette bu planlamaların tamamı, Erdoğan’ın ilk turda seçimi kazanmasına göre yapıldı.
Ara dönem
Erdoğan, cumhurbaşkanı seçilirse, ayda en az bir kez Bakanlar Kurulu’na başkanlık edeceği, başbakanla haftada bir kez değil, istediği kadar görüşebileceği ve meydanlarla arasına mesafe koymayacağı mesajlarını verdi. Yani kazanması halinde, grup toplantıları dışında, aslında yine Erdoğan’ın hakim olduğu bir siyaset gündemi söz konusu olacak.
Başbakan ve Ak Parti’nin en hassas olacağı dönem de planlamaları henüz netleştirilemeyen, 2015’teki genel seçime kadar sürecek olan bu ara dönem olacak.
Ak Parti kurmaylarının, seçimden anayasa değişikliği yapabilecek en azından referanduma taşıyabilecek bir sonuçla çıkmayı hedefledikleri malum.
Yapılmak istenen de anayasa bütünüyle değiştirilemese bile “partili cumhurbaşkanı” tanımını anayasaya sokmak ve cumhurbaşkanına tanınacak bazı yetkilerle yarı başkanlığa benzer bir model getirmek. Bu tabloda Gül’ün nerede duracağı ise belirsiz. Bu belirsizliğin, partiye zarar vermek isteyenlere ortam yaratması endişesi sürekli vurgulanıyor. Bu nedenle sürekli, “dönmek isterse” cümleleri ile sorular karşılanıyor, partide fitne duyarlılığı geliştiriliyor
Gül, vekil seçilir, partinin başına geçerek başbakanlık görevini de alırsa niyetler ve tablo ne kadar değişecek bunu göreceğiz.
Ancak Gül’ün de yapılan planlamaları bildiğini ve bu tabloya uygun hareket edeceğini söylemek yanlış olmaz. Yine de uzun dönem planlamaları Gül’ün tercihine göre değişkenlik gösterebileceği için farklı seçeneklere göre tasarlanıyor. Asıl hedefin “ara dönemi” hasarsız ve seçimden başarıyla çıkacak şekilde atlatmak olduğu belirtiliyor. Başkentte, hükümet cephesi, seçime, bu planlamalar ve beklentilerle giriyor.