04.06.2013 - 12:07 | Son Güncellenme:
Başbakanvekili Bülent Arınç, Gezi Parkı olaylarına ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edilen Arınç, basın toplantısında, “Polisimiz tarafından gösterilerin ilk zamanlarında ortaya konan aşırı tedbir, haklı olarak tepki toplamıştır. Bununla ilgili incelemeler de idari yoldan başlatılmıştır. Ancak son 5 gündür polis, büyük bir fedakarlık içinde, vakar ve sağduyu içinde bu milletin bir evladı olarak, milletin kendi evlatlarına karşı son derece hassas bir konumdadır” dedi.
Arınç, şöyle konuştu:
"Şu anda hepimizin ve toplumun ortak arzusu, sokaklara huzur ve güvenin en önemlisi de sağduyunun hakim olması” derken, “Şunu memnuniyetle ifade etmekteyim ki iki günden beri takip ettiğimiz kadarıyla şiddet ya da vandallık içeren gösteriler artık süratle ivme kaybetmeye başladı. Şiddet içermeyen demokratik bir tepki olarak ortaya konan gösterileri saygı ve sağduyu içinde takip ettiğimizi söylemek isterim. Devletimiz, Hükümetimiz gelişmelere bütünüyle hakim durumdadır. Herkes bizi takdir etmek zorunda elbette değil ancak biz, bizi takdir etmeyenlerin de görüşlerine açığız. Herkes elbette bize oy vermek zorunda değil ama biz bize oy vermeyenlerin de talep ve beklentilerine duyarlıyız.”
Cumhurbaşkanı Gül’e protestolara ilişkin son bilgileri aktardığını, görüş ve önerilerini aldığını, karşılıklı fikir teatrisinde bulunduklarını ifade eden Arınç, görüşmeye olağanüstülülük yüklenmemesini istedi. Cumhurbaşkanı Gül’ün Başbakan Erdoğan’ın, Meclis Başkanı’nın ve muhalefet partilerinin başkanlarının tansiyonun düşmesi, eylemlerin son bulması konusunda çeşitli vesilelerle yatıştırıcı açıklamalar yaptığını anımsatan Arınç, “Hepimizin ortak arzusu, sokaklara huzur ve güvenin, en önemlisi de sağduyunun hakim olması. 2 günden beri takip ettiğimiz kadarıyla şiddet yada vandallık içeren gösteriler ivme kaybetmeye başladı. Devletimiz, hükümetimiz ilgili tüm birimlerimiz gelişmeler hakim durumdadır. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz mevcut gösterilerin şiddet boyutunu engellemek için özveri ile çalışırken bir yandan da provakasyonları önlemek için hassasiyetle mücadele etmektedir” dedi. Gösterilerin ilk zamanlarında ortaya konulan aşırı tedbirin haklı olarak tepki topladığını ifade eden Arınç, arışı tedbire ilişkin incelemeler başlatıldığını anımsattı. Son 5 gündür polisin büyük bir fedakarlık, vakar ve sağduyu içinde milletin bir evladı olarak milletin kendi evlatlarına karşı son derece hassa bir konumda olduğunu söyleyen Arınç, “Göstericeler arasındaki illegal örgütlerin kışkırtma ve şiddet eylemlerine karşı polisimiz yasalar çerçevesinde üzerine düşen görevleri yerine getirmiş, getirmeye devam edecektir” diye konuştu.
-BİZE OY VERMEYENLERİ ANLAMAYA ÇALIŞTIK-
Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim 1923’te hep birlikte kurulduğunu ve 76 milyonun her ferdinin Cumhuriyetin sahibi olduğunu ifade eden Arınç, tüm toplumlarda olduğu gibi Türkiye’de de farklılıkların olduğunu anımsattı. Türkiye’nin en büyük zenginliğinin farklılıkları hoşgörü içerisinde bir arada tutması olduğunu belirten Arınç, hükümet olarak farklılıkların hepsine saygı duyduklarını, toplumun bütün kesimlerine eşit mesafede durduklarını kaydetti. Hükümetin tüm icratlarında, kararlarında ayrımcılıkları kaldırmayı dikkatle gözettiğini vurgulayan Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
“Yaşam tarzları bizim için son derece değerlidir. Yaşam tarzlarımız nedeniyle ağır baskılar yaşamış bir kadro olarak kendi yaşadıklarımızı başkalarına yaşatmamak için büyük bir duyarlılık içinde olduk. Biz empati kurmak suretiyle bize oy vermeyen vatandaşlarımızı her zaman anlamaya çalıştık. Kendi yaşam tarzlarımızı kendi hassasiyetlerimizi öne çıkarmak yerine ortak noktalarda buluşmayı, ortak yolu bulmayı her zaman öncelikli vazifemiz olarak gördük. Toplumla inatlaşacak bir anlayışın içerisinde olmadık ve olmayız. Herkes bizi takdir etmek zorunda değil. Ancak biz bizi takdir etmeyenlerinde görüşlerine açığız. Herkes elbette oy vermek zorunda değil ama biz, bize oy vermeyenlerinde talep ve beklentilerine duyarlıyız. Her bir vatandaşımızın en temel insan hakları, özgürüğü, yaşam tarzı bizim sorumluluğumuz altındadır. Demokratik bir kültür içerisinde ve yasalar çerçevesindie ifade edilen tüm tepkilere bütün taleplere sonuna kadar açığız yeterki şiddet olmasın.”
-OLAYLARIN GELDİĞİ NOKTAYI HERKES DÜŞÜNMELİ-
Karşılıklı saygı, hoşgörü anlayışı içerisinde her sorunun aşılacağına dikkat çeken Başbakan Yardımcısı, “Gezi Parkı’nda bir yanlış bilgilendirme olsa da vatandaşlarımız meşru, haklı ve makul tepkilerini ortaya koymuşlardır. Bu tepkileri saygı ile karşılıyoruz. Gezi parkında şehri sahiplenme ve çevre duyarlığı ile başlayan gösteriler malesef bugün çok farklı boyutlara ulaşmış durumdadır. Meşru tepkilerini ortaya koyan vatandaşlarımıza özellikle seslenmek istiyorum; vatandaşlarımızın masum, demokratik tepkileri, marjinal, illegal bazı gruplar tarafından kullanılmakta ve insanımıza, şehirlerimize özellikle de Türkiye ekonomisine, Türkiyenin uluslararası itibarına zarar verir hale gelmektedir” diye konuştu. Hatay’daki gösteriler sırasında Abdullah Cömert’in hayatını kaybettiğini anımsatan Arınç, “Gösterileri bu noktaya getirenlerin sonunda bu işi bir ölümle sonuçlandırmak istediklerini biliyorduk. Malesef istenmeyen bir olay oldu. Sosyal medyada veya başka yollarla olayı büyütmek gayreti olduğunu seziyorum” dedi. Cömert’in ölümüyle ilgili soruşturmanın devam ettiğini ifade eden Arınç, ölüme yol açan olayın faili veya faillerinin bulunarak yargıya teslim edilmesini ve meydana gelebilecek infialin, meşru yollarla ifade edilmesini arzu ettiklerini kaydetti. Cömert’in ölümünden başka kötü olaya yol açabilecek kötü girişimleri tasvip etmediklerini ve bunları önlemek içinde tüm tedbirleri aldıklarını ifade eden Arınç, çevre duyarlığı ile ortaya çıkan olayların geldiği son noktayı her insanın düşünmesi gereken bir konu olduğunun altını çizdi.
-KAZANIMLARIN HEDEF ALINMASI OLDUKÇA DÜŞÜNDÜRÜCÜ-
Olaylarda 110 polis aracının tahrip edildiğini, 207 sivil aracın yakıldığını AK Parti’nin iki ilçe binasına saldırı düzenlendiğini anlatan Arınç, “Ambulanslar taşlanmaktadır, sivil vatandaşlara karşı aşırı tepkiler gösterilmekte, insan hak ve özgrülükleri kısıtlanmaya çalışılmaktadır. Bu olaylarda Türkiye ekonomisinin özellikle altın yıl yaşama iddiasında bulunan ve olumlu gelişmelerle hepimizin beğenisini kazanan turizmin yara aldığını da altını çizerek ifade etmek istiyorum. Uluslararası basının olağan dışı ilgisi ve abartılı yayınları nedeniyle Türkiye’nin uluslararıs güç ve itibarı da hedefe konulmuştur” değerlendirmesinde bulundu.
Çözüm sürecinde silahların sustuğu, şiddetin ortadan kaldırıldığı, ekonominin önünde sınırsız bir ufuk açıldığı sırada kazanımların hedef alınmasının olduktça düşündürücü olduğunu kaydeden Arınç, herkesin hükümeti olduklarını, gösterileri doğru okumak için hassasiyet gösterdiklerini belirterek, “Biz kendimizi hesaba çekeriz ve çekiyoruz. Özeleştirimizi yaparız bundan hiç kimsenini şüphesi olmasın. Türkiye’ye, ekonomiye, birlik ve dayanışmaya yönelik tavır ve davranışlardan herkesin özellikle sakınmasını rica ediyoruz” dedi. Olaylara karşı MHP’nin ve BDP’nin gösterdiği tavrı takdir ettiklerinin ifade eden Arınç, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da gösterilerde bireysel olarak bulunduğunu ifade etmesine memnun olduğunu dile getirdi. Türkiye’de yaşanan pek çok olayda CHP milletvekillerinin, il ve ilçe teşkilatlarının hem kışkırtıcı hem de olayların bizzat içeresinde olduklarını savundu.
-GÖSTERİLERE KARŞI ÇOK DAHA DİKKATLİ VE DUYARLI OLUN-
Vatandaşlardan gösterilere karşı çok daha dikkatli ve duyarlı olmasını isteyen Arınç, gösterileri sabırla izleyenlerden de daha fazla sağduyulu davranmalarını beklediklerini belirtti.
Anne ve babalardan, rektörlerden olayların Türkiye’nin zarar göreceği bir noktaya getirilmemesi konusunda sağduyu beklediklerini ifade eden Arınç, “Talep ve arzularını ifade eden, vatandaşlarımızdan şiddet içeren eylem ve eylemcilerle aralarına mesafe koymalarını istiyoruz. Bu güne kadar gösterileri sabırla izleyen vatandaşlarımızdan daha fazla sabır ve sağduyu bekliyoruz. Elbette düşünceler açıklanabilir kanun içerisinde gösteriler yapılabilir bir takım eylemler olabilir ama illegal örgütlerin ekmeğine yağ sürecek ve ateşi büyütecek davranışlardan ısrarla kaçınmalarını kendilerinden rica ediyorum. Türkiye bütün bu senaryoları boşa çıkaracak güce fazlasıyla sahiptir. Şu anda Türkiye’de her şey devletimizin kontrolü altındadır. Haklı taleplerini tepkilerini ifade eden vatandaşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum” dedi.
Bir soru üzerine gözaltında altında çok fazla insan olmadığını belirten Arınç, “Rakamı vermeyeceğim ama sık sık görüşmeler yapıyoruz İçişleri ve Adalet Bakanlıklarımızla. Gözaltına alınanlar bir saat sonra falan serbest bırakılıyorlar sadece olay yerinden uzaklaştırmak amacıyla. Burada kolluk güçleri itinalı davranıyor. Hiçbir vatandaşımızın gözaltında çok fazla kalmasını istemiyoruz. Olayları sürükleyen, gösterilerde yasa dışı bir takım faaliyetlerde bulunduğu tespit edilirken gözaltına alınan ya da olay yerinden uzaklaştırılanlar vardır. Bunların bir kısmı süratle bırakılmaktadır. Belki çok az kısmının da içeride hala tutulduğunu biliyorum. Yargısal sürecin içindeler” diye konuştu.
-“GAZ KULLANMAYA BAŞLAMASI OLAYLARI ÇIĞIRINDAN ÇIKARMIŞTIR”-
Taksim’de bir yayalaştırma çalışmasının yapıldığının bilindiğini dile getiren Arınç, “Bu çalışmaya hiç kimsenin tepkisi olmadı. Ancak Gezi Parkı diye bilinen, Topçu Kışlası diye bilinen bir yerde bir betonlaşma olacağı, buraya AVM yapılacağı ya da ticari amaçla bir takım yapılaşma olacağı bilgisini edinen yurttaşlarımız bazı ağaçların yerlerinden sökülmesi, birkaç tanesinin de tahrip edilmesi karşısında yurt severliğin gereği olarak bir eylem başlattılar. Bu eylemler meşrudur, haklıdır ve doğrudur. Maalesef orada gösterilen bu haklı taleplere karşı, emniyet güçlerimizin gaz kullanmaya başlaması olayları çığırından çıkarmıştır. Halkımızın kafa karışıklığını gidermek üzere, bu konuda iyi bir bilgilendirmeye ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu konuda dava açan ve yürütmeyi durdurma kararını istihsal eden dernek yetkilileriyle de bugün ve yarın görüşeceğim. Onların taleplerini ve düşüncelerini de alacağım. Yine bu konuda ilk eylemleri başlatan arkadaşlarımızdan talep olursa, onların da olaylara hangi gözle baktıklarını dinleme imkanı bulacağım” ifadelerini kullandı.
-“SADECE BU OLAYDA DEĞİL BAŞKA OLAYLARDA DA YANLIŞLIKLAR YAPABİLİRİZ”-
İktidar olarak ülkeyi yönetirken yanlış da yapabileceklerini anlatan Başbakanvekili Arınç, “Eksiklerimiz de olabilir. Yaptıklarımızın hepsinin yargısal denetimi vardır. Yargısal denetimle, kamuoyunun denetimiyle ayakta durmaya çalışan bir hükümetin yapacağı şey olaylara soğukkanlılıkla bakmak, kamuoyunun duyarlılıklarını paylaşmak ve demokrasinin iki önemli koşulu var; çoğulculuk ve katılımcılık. Bu ikisini de inkar etmeden herkesin karar alma mekanizmasındaki konumunu, söyledikleri sözlerin özgül ağırlığını bilerek hakaret etmek mecburiyetindeyiz. Olaylar başladığında meseleye çok daha net bakabilseydik bunun bir çevre duyarlılığı olarak kabul etmek durumunda kalırdık. Ama o sırada belki bir aşırı güç gösterimiyle olaylar çizgisinden taşmış ve bu gün maalesef hiçbirimizin tasvip etmediği bir noktaya gelmiştir. O noktalarda Taksim’de bu çok basit bir olay yani benim üzüldüğüm konu Taksim’de 3 tane ağacın kesilmesiyle böyle bir olayın hedefinden sapması değil, biz bugün çözüm süreci içerisinde devasa bir meseleyle karşı karşıyayız. Çözüm süreci başarıyla devam ediyor. Eğer bu terör sorunu çözülürse bundan daha büyük bir başarı düşünülemez. Türkiye ekonomide en büyük göstergelere kavuşmuşsa, ülkemiz zenginleşiyorsa bizim bunların üzerine odaklanmamız lazım. biz olayın üzerine doğru bir perspektifle bakmamız gerekirdi diye düşünüyorum. Elbette burada kamu görevlilerin kademe kademe veya farklı farklı yanlış anlamaları, yanlış hareket etmeleri söz konusu olabilir. Bunu hükümet içinde ilgili bakanlarla görüşürüz, ilgili bürokratlar içerisinde de görevli olanların görevlerinde sınırı aşıp aşmadıkları konusunda da elbette sadece eleştiri değil bir soruşturma da başlatabiliriz. Sadece bu olayda değil başka olaylarda da yanlışlıklar yapabiliriz, yapmış olabiliriz bundan sonra da yapacak olabiliriz. Bize düşen görev hükümetimizin ülkemizi en iyi şekilde yönetmesi ve en son gelişmiş noktalara ulaşmasıdır” dedi.
-“BİR İNSANIN NE OLDUĞUNU ANLAMAK İÇİN ÜSLUBUNA DA BAKMAK LAZIM”-
Olayların bu noktaya gelmesinden üslubun şüphesiz önemli olduğunu vurgulayan Arınç, “Her birimizin kendi üslubu bence kendisi için de toplumda kazandığı değer itibariyle de fevkalade önemli. Bir insanın ne olduğunu anlamak için üslubuna da bakmak lazım. Bu konularda belli hedefleri veya belli şahısları ortaya koyma çabalarını ben doğru karşılamam. Hepimiz yanlış yapabilir, üslubumuzla sert ve kırıcı olabiliriz. Hatta bunu bir siyaset tarzı olarak benimseyenler de olabiliriz. Öfkeyi de bunun içine koymak mümkün olabilir. Ama doğru olan demokrasi içerisinde yöneten insanların üslupların çok daha yapıcı, çok daha olgun, çok daha kuşatıcı ve kucaklayıcı olmasıdır. Elbette olaylar ilk başladığında bunun çığırından çıkabileceğini, illegal örgütlerin işin içine karışabileceğini düşünmüş olabilirler. Buna dikkat çekmek için farklı bir üslup kullanılmış olabilir. Ama 76 milyon insana karşı kullanacağımız üslubun herkesi kucaklayıcı olması lazım. bu olayın bize hatırlattığı bir gerçek varsa herhalde bunun hepsinden ayrı ayrı istifade edeceğiz. Ancak bu çevre duyarlılığı olmaktan çıktı, ‘ambulansın içinde polis var mı diyerek’ ambulansı yakmaya kadar vardı. Hiçbir çevre duyarlılığı olan bir insanın bu vahşeti, bu barbarlığı onaylayacağını düşünmüyorum” diye konuştu.
-“ONLARA KARŞI DA ANLAYIŞLI OLALIM”-
Ankara’daki gösterilerde yaralanan Ethem Sarısülük’ün durumuna ilişkin Arınç, “İlk olaylarda yaralanan bir arkadaşımız. Yoğun bakımda tedavisine devam ediliyor” dedi.
Polislerin bu ülkenin yabancısı olmadığını dile getiren Arınç, “Bunlar ağır bir görev yapıyorlar. Bu görevlerini ifa ederken olağan dışı, hatta biz ona orantısız güç kullanmak diyoruz, aşırı şiddet de kullanabiliyorlar. Karşı taraftan bir şey gelmedikçe oldukları yerde bekliyorlar. Saatlerce ve sabırlar bekliyorlar. Bir fiili saldırı anında sadece kalkanlarını kullanıyorlar. O yetmez su sıkıyorlar. Ama kendi canları, hayat mevzu olunca ancak o zaman gaz kullanıyorlar. Kendilerine gaz kullanmamaları, meşru müdafaa durumunda kalmadıkça gaz kullanmama talimatı verilmiştir. Ancak bunu fırsat bilerek polislerimize ağır hakaretler yapılmak, ölmeleri istenmekte, fiili saldırılar olmaktadır. Yaralananların sayısına baktığımızda 244 yaralının neredeyse 3 misli polis memuru bulunmaktadır. Bu insanlar 5 günden beri uyumadan güvenlik görevi içindedirler. Onlara karşı da anlayışlı olalım. Ağır bir görev yapıyorlar ve hiçbir kamu görevlisinin göstermediği fedakarlığı gösteriyorlar” diye konuştu.
-“DEVLETİN GÜCÜ KARŞISINDA HEPİNİZ EZİLİRSİNİZ”
Arınç, şöyle konuştu:
“Bu kelimeleri hükümete, başbakan vekiline söyleterek bundan farklı anlamlar çıkmasın. Demokratik bütün tepkilerle biz varım ama demokratik bütün tepkilerin demokratik yollarla olması asıldır. Yasadışı yollarla demokratik taleplerde bulunmak doğru değil. Bir insanın iki dili olur. Ya siyasetin ya da şiddetin dilini kullanırsınız. Şiddetin dilini kullanırsanız kimse sizin taleplerinize bakmaz. Terörle bunu ayırt etmeye çalışırken kullandığımız bir sistemdir bu. Şiddetle bir yere varamazsınız. Şiddet daha büyük şiddeti celp eder ve devletin gücü karşısında hepiniz ezilirsiniz. Demokratik yöntemlerle düşüncelerinizi anlatabilirsiniz. Bütün bunlara tahammül edebilecek bir hükümetiz biz. Gelinen nokta bu açılan kapıdan illegal örgütlerin anarşist duygularının tatmin edilmesidir. O ilk olayda, çevre duyarlılığıyla hareket edenlere karşı yapılan aşırı şiddet gösterisi yanlıştır, haksızdır.
Toplum bunları tasfiye edecek noktadadır. Toplumun bütün katmanları elini bu sokaktan çektikçe ortada sadece beş onluk kişilik bir kalabalık kalacaktır biz de onları teşhir etmiş olacağız.”
-“TÜRKİYE’DE YAŞANAN OLAYLARIN ONLARCASI KENDİ ÜLKELERİNDE OLUYOR”-
Gezi Parkı protestolarının dış basın çok geniş yer almasının sorulması üzerine Başbakanvekili Bülent Arınç, “Dış basında fevkalade dezenformasyon var. İsimlerini zikretmeye gerek yok. Türk basının gösterdiği duyarlılığı, maalesef dışarıda bir takım uluslararası televizyon ve kanallar aynı şekilde göstermediler. Bu Türkiye’ye karşı bence hasmane bir tutumdur. Ancak basın özgür. Bu konuda yazacaklarını, çizeceklerini bizim tayin etmemiz veya bizim belli çerçevede bunu oturtmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı.
Arınç, ABD Dışişleri Bakanı Kerry’in açıklamalarını ise şöyle değerlendirdi:
“Dışişleri Bakanımız kendisini arayıp görüştü. Türkiye’de yaşanan bu olayları bazı gaflet içindeki insanlar Arap Baharı’na benzetme gayretindeler. Ne kadar uğraşsanız böyle bir şey mümkün değil, doğru da değil. Türkiye’nin şartları itibariyle bir takım ülkelerde yaşanmış olan adını biz koymadık ama bir bahardan bahsediliyorsa Türkiye’nin şartlarında böyle bir şeyi düşünmek bile herhalde çok yanlış olur. Şimdi Türkiye’de yaşanan bu olay İngiltere’de olmuyor mu oluyor. İspanya’da, İtalya’da, Yunanistan’da oluyor. İster bir sosyal tepki deyin ister sosyolojik bir tepki deyin, ister iktidara tümden bir tepki deyin, analiz yapıyoruz; bu tepkileri ortaya koyanların temel amacı AK Parti iktidarına karşı duydukları sevgisizliktir. Çok haksız da değiller. Muhalefeti düşünüyorlarsa AK Parti’yi beğenmelerini onlardan istemek de abestir. İktidara düşen görev görevini iyi yapmaktır, başarılı olmaktır. Kerry ile veya diğerleri kim olursa olsun Türkiye’de yaşanan olayların onlarcası kendi ülkelerinde oluyor. Kendi ülkelerinde buna nasıl teşhis koyuyorlar ve nasıl tepki veriyorlarsa biz aynısını da onlardan bekleriz. Hükümetimiz güçlüdür, devletimiz güçlüdür. Sokak olaylarına pabuç bırakacak noktada değiliz. 76 milyon büyük bir sükunetle ama üzülerek olayları takip ediyor ve sükunetle takip edenlere minnet borcumuz var. Biz sokaktakilerle baş ederiz.”
-“GEZİ PARKI’NDA MAHKEME KARARINDA GÖSTERİLEN HUSUSLARA DİKKAT EDECEĞİZ”-
Bazı merkezlerden olayların yönlendirildiğini bildiklerini dile getiren Arınç, sosyal medyaya da tepki gösterdi. Arınç, “Bu yalan ve yanlış haberlerle bir kirlilik yaşatılıyor. Bunun sebebi olaylar yaşanması, insanlar tahrik edilsin ve duyarlılıkları her gün yenilensin. Bunlar içerisinde polisi hedef alanlar, katledilmesini, linç edilmesini de isteyenler var. Polisin bilmem gazı kullandığını söyleyenler de var. Toplumun sağduyusuna güveniyoruz. Polisle ilgili soruşturmalar yapılıyor. Hemen 3 saat 5 saat sonra bundan netice almak mümkün değil çünkü olaylar devam ediyor. Olaylar bittiğinde sağlılık bir soruşturma yapılır ve mutlaka sağlıklı bir açıklama ile sonlanır. Şimdi bu mahkeme kararına karşı her şey olabilir. Gezi Parkı’nda mahkeme kararında gösterilen hususlara dikkat edeceğiz. Peşin bir kararımız yoktur. Kaldı ki orada ne yapılacağı konusu da henüz kararlaştırılmamıştır. Sadece Taksim’in yayalaştırılması konusunda bir proje vardır ama buraya Gezi Parkı’na veya Topçu Kışlası’na ne yapılacağı konusunda farklı düşünceler vardır. Elbette bu duyarlılıklar dikkate alarak çok kesin bir karar alacağımızı söyleyebilirim. Önce mahkeme kararını irdeleyelim net fikir ortaya koyalım; bu fikri taraflarla görüşelim ve halkımızın istediği konuda karar verelin. Gezi Parkı’yla ilgili kesin bir karar yoktur. Buraya yapılacak bir yapılaşma konusunda Büyükşehir Belediye’mizin bir referandum yapmasını bile desteklerim” diye konuştu.
-“MADDİ ZARAR 70 MİLYONUN ÜZERİNDEDİR”-
Arınç, portakal gazı, sarin gazı iddialarının ajitasyon olduğunun altını çirken de bunlara itibar edilmemesi gerektiğini altını çizdi. Arınç Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmesinin ardından yurt dışında bulunan Başbakan Erdoğan ile bir temasının olmadığını bildirdi.
Gösterilerdeki saldırıların içerisinde sivil hedeflerin çok olduğuna işaret eden Arınç, “Hizmet grubuyla sınırlı tutmamak lazım. Rakip olarak değil düşman olarak gördükleri bazı yerlere saldırılar yapıyorlar. Yani o kitledeki nefreti kin ve garezi görmek lazım. Sadece hükümeti eleştirmek adına değil belli isimleri, noktaları adeta düşman gibi gören illegal bir yapılanma tahribat yapmak istiyor. Bu tahribatın içerisinde hedefe alınan parti AK Parti’dir. Dünkü olaylarda AK Parti Genel Merkezi’ne karşı bir işgal yapılacağı duyum olarak aldığımız adeta konuşmalar gösteriyor ki hükümet, organları ve hükümetteki şahsiyetler birilerinin hedefindedir. Bunlar gösteriyor ki bu çapulculukları yapanlar, yasadışı örgütler için söylüyorum, insana, mala, doğaya zarar verme konusunda adeta söz vermişlerdi. Şu ana kadar maddi zarar 70 milyonun üzerindedir. Yazık değil mi? Duyarlı insanlarımız bence bu saldırıları bugün bitirecektir. Ortak paydası Türkiye sevdası olanlardan biz bunu bekliyoruz. Ben hükümet olarak yaşadığımız olaylardan kendimize göre ders çıkardığımızı rahatlıkla ifade edebiliyorum. Eksiğimiz varsa onu gördük onu telafi edeceğiz, doğru yürüdüğümüz yerler fazlasıyla mevcut bunları takip edeceğiz. Ama hiç kimseyi görmezde gelmek, duymazdan gelmek lüksüne ve hatasına sahip değiliz. Demokratik taleplerin demokratik yöntemlerle ortaya konulduğu her yerde asıl demokrasi vardır. Bir demokrasi muhalefetsiz olmaz. İktidarsız her ülke yönetilebiliyor elbette ama muhalefetsiz mümkün değil” şeklinde konuştu.
-GENELKURMAY BAŞKANLIĞININ “TACİZ ATEŞİ” AÇIKLAMASI-
Çözüm süreci sağlıkla yürüdüğüne değinen Arınç, “Ancak Genelkurmay Başkanlığı görevi gereği zaman zaman bu tür açıklamalar yapabilir. Yani çözüm süreci başladı diye Türkiye’de kurumlar işlerini tatil etmiş durumda değil. Sürecin başarılı şekilde devam etmesi en azından 5-6 aydır Türkiye’de terör eylemlerinin olmaması, silahların bırakılması ve ülke dışına çıkılması bunlar Türkiye’de herkesin beklediği, özlediği bir noktaydı. Ama şüphesiz silahlı eylem yapmak isteyen gruplar, giriş çıkışlar ya da Türkiye’ye zarar verebilecek bir takım hazırlıklar olursa sadece Genelkurmay Başkanlığımız değil bütün kolluk güçlerimiz de kendi görevlerinin bilincindedir” dedi.