SiyasetAmerikanın her dediğini yapmayız

Amerikanın her dediğini yapmayız

04.04.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Mercan, "Eğer ABD Türkiyedeki imajını düzeltmek istiyorsa, jest yapmalı: Iraka yeni bir kapı açmalı. PKK ile aktif mücadele etmeli. KKTCye izolasyonu kaldırmalı" diyor

Amerikanın her dediğini yapmayız

Eskişehir Milletvekili, AKP Genel Başkan Yardımcısı Murat Mercan: ABDden yeni döndünüz. Son gelişmelerde dış politikadaki eksen kaymasının etkisi olabilir mi? AB hedefinden sapmadık diyebiliyor musunuz? -Kesinlikle... Bizde en ufak motivasyon kaybı yok. ABye girme süreci, Türk toplumunun tarihsel açılımının ve Batılılaşma sürecinin doğal bir sonucudur. -Belki biz kendimizi tam iyi anlatamıyoruz. AKPnin rotasında değişiklik yok. Tehditler var diye içe kapanmak Türkiyeyi küçültür ve 1970li yıllara götürür. Ekonomide düze çıktık. IMF ile yeni stand by yakında yürürlüğe konacak. AKPnin tuhaf bir politikası var, duvara dayanmadan karar üretemiyor. Hep son dakikada hatadan dönülüyor. Müzakere 3 Ekimde -Bu çok tehlikeli bir şey. Türkiyenin iç dinamiklerine ve genetik yapısına ters bir olay. Müzakereler 3 Ekimde başlar. İzolasyonist politikaya dönüş olmaz diyorsunuz. -Hırvatistanla AB arasındaki sorun bir savaş suçlusundan kaynaklandı. Türkiye açısından 3 Ekimde müzakerelerin ertelenmesini gerektirecek bir tablo yok. Ankara Anlaşmasıyla ilgili protokolün imzalanması, Öcalanın yeniden yargılanması gibi zorluklar gündeme gelebilir. Hırvatistanla müzakerelerin ertelenmesi gibi bir sürpriz yaşanmasın! -Sayın Başbakanımızın bu çıkışlarını bir devlet adamının hassasiyeti olarak algılamak lazım. Kadın göstericilerin coplanması olayının dışarıya yansıtılma biçimi, Avrupadaki Türkiye karşıtlarının elini güçlendirdi. Buna tepki gösterdi. Basına sansür koyalım anlamında değil ama hepimizin çok sorumlu davranması lazım. Kadınları coplayan polisler açığa alındılar, soruşturma açıldı. AKPnin sivil toplumla ittifaklarında bir çözülme yok mu? Hükümete destek veren TÜSİADla bile aranız açıldı. -Amerikada verdiğim mesaj şuydu: AKP muhafazakâr demokrat bir partidir. AKPyi marjinal gruplarla karıştırmayın. ABD medyası Türkiye aleyhtarlığı yaparsa, bu radikal hareketlerin işine yarar. ABDde bir paneldeki, Bizi anti Amerikacı marjinal gruplarla, Kızılelmacılarla karıştırmayın sözünüz, AKPyi destekleyen muhafazakâr yazarlardan tepki gördü. AKP, Washingtondan nasıl gözüküyor? -AKP merkez sağdadır. Demokrat Parti geleneği, Menderes - Özal çizgisindeki partiler muhafazakâr fakat gelişmeye açık olmuşlardır. AKP de aynı siyasi eksende duruyor. Marjinal hareketlerin Türkiyeyi içe kapama projelerini endişeyle izliyoruz. Siyasette merkezi AKP mi temsil ediyor? -En solundan en sağına kadar. Marjinal derken, siyasal İslamcı akımlar da dahil mi? -Sayın Başbakan, defalarca Dine dayalı, etnik ve bölgesel milliyetçiliğe karşıyız dedi. Türkiyede bizim ana damar dediğimiz muhafazakâr kimlikte, insanların bireysel olarak dini hayatı yaşamaları mutlaka var. Ama bunu herhangi bir ideolojik yaklaşımla ortaya koymak Türkiyeyi içine kapatıyor. Toplumsal yapıda dinin rolü siyasal değildir. İslami vurguyu da yapıyor musunuz, siyasal İslama karşı çıktığınız noktalarda AKPye oy veren dindar tabanla aranız açılmaz mı? -İnsanların sosyal hayatında din faktörü hep olmuş. Anadoluda barış ve hoşgörü içinde yaşamış, farklı inançtan insanlar. Öyle bir toplum ki, zamanında Ermenilerle, Yahudilerle komşuluk yapmış; Kayseride, Sivrihisarda Anadolunun her yerinde birlikte yaşayabilme becerisini gösterebilmiş. Şimdi bizim dini bu bağlamda siyasallaştırmamız, Türk toplumunun bin yıllık genleriyle uyuşmuyor. AKP, gücünü hoşgörü ve uzlaşıdan alıyor. Dinin siyasallaştığı dönemler de olmadı mı? 28 Şubat öncesi Erbakanın önderlik ettiği partiler, Selametten, Refaha kadar. AKPnin kadrosu da çoğunlukla Milli Görüşten geliyor. -Bizi yutabilir derken AKPyi kastetmiyorum. Türkiyenin içine kapanmasından söz ediyorum. Türkiye ne kadar çok dışa açılırsa, var olan dış tehditleri kendi çıkarına dönüştürebilirse, o kadar fazla güçlenir, bunu kastediyorum. American Enterprise Institute panelinde konuşurken, Türkiye ile ABDnin ortak çıkarlarını yansıtan büyük resim gözden kaçırılmasın, aksi halde anti Semitik, anti Amerikan olanlar bizi yutabilir demişsiniz. Kimi kastetmiştiniz? Tezkereye bakmayın -Elbette ki Türkiye, Amerikanın her dediğini yapmayacak. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld, Irak direnişinin faturasını Kuzeyden cephe açılmadı diye Türkiyeye kesmeye çalışıyor. Gündemde İncirlik var. ABD ne istiyor? -Suriye ve İranda uluslararası camia ve BM Güvenlik Konseyi ortak bir tavır alırsa, Türkiyenin tutumu da buna aykırı olmaz. 1 Mart tezkeresine gelince... ABD bu sonuca bakarak Türkiye ile ilişkilerini göz ardı edemez. Suriye ve İranda ABDnin hedefleriyle Türkiyenin ulusal çıkarları örtüşecek mi? Irakta ayrı noktalara savrulduk. -Korkularla siyaset yapmak çok doğru değil. Bunları kafamızın bir köşesinde bir tehdit unsuru olarak elbette görmemiz lazım. Ama kendi siyasetimizi oluştururken bunlar belirleyici unsurlar olmamalı. ABDnin de yapması gerekenler var: Amerikanın Türkiyedeki imajı, Clinton Türkiyeye geldiği zaman çok yüksekteydi. Eğer ABD Türkiyedeki imajını düzeltmek istiyorsa, Başkan Bushun da bazı jestler yapması gerekir. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıtın, Türkiyenin Irak politikası yok diye bir çıkışı oldu. ABDnin jestleri -Irak sınırında yeni bir kapının açılması. İkincisi, Kuzey Irakta konuşlandırılmış olan PKK ile aktif mücadele. Üçüncüsü Kuzey Kıbrısta izolasyonların kaldırılması. Washingtonda ABDnin bazı adımlar atacağı izlenimi edindim. Nasıl jestler? -Detayları bildiğimi söyleyemem. Bu tamamen hükümetin bir kararıdır. Asıl jesti ABDnin İncirlik nedeniyle Türkiyeden beklediği şeklinde bir izlenim var kamuoyunda. Siz Washingtonda İncirlik sinyali vermediniz mi? - Komplo teorileriyle analiz yapmayı doğru bulmam. Başbakan, kızının diploma töreni için mayıs sonunda ABDye gidecek. Washingtona geçerse, gündem ne olur bilemem. Türkiyenin stratejik konumu çok önemli. Gözden çıkarılamaz. Lojistik desteğin artırılmasının ötesinde yeni askeri uçakların konuşlandırılması da gündemde... AKPnin de mahremi var -İstifaların çoğu bireysel. Millet bunlara en iyi cevabı verecektir. AKPde Erkan Mumcunun istifasıyla başlayan çözülmeyi nasıl yorumluyorsunuz? Sizden kopan milletvekilleriyle 10 sandalyeli ANAP Mecliste üçüncü parti oldu. İstifalar devam edecek mi? -Bizim bütün siyasetimiz açık, kanunları sivil toplum örgütleriyle tartışıyoruz. Eleştiriye açığız. Siyasi partilerin de kendi mahremleri vardır. Her konuyu da her yerde tartışamayız. AKPnin mahremine de saygı gösterilmeli, her şeyin değil bizim siyasetimizin tartışılması gerekir kamuoyu önünde. AKP iktidarda tam bir kapalı kutu. Milletvekilleri, Başbakanın çevresinde örülen duvardan yakınıyor. Lider oligarşisi AKPyi de sarsıyor. Tek parti iktidarında bu tür istifalar için erken değil mi? -Birçok Anayasa değişikliğini de CHP ile birlikte yaptık. Erken seçim gündemimizde yok. Başbakan, erken seçimin ihanet olacağını söyledi. Meclisteki sayınız Anayasayı değiştirecek sayının altına düştü, Düğmeye basma bu nedenle olabilir mi? 2007de Çankaya boşalıyor ve genel seçimler yaklaşıyor. -Beklemiyorum. Kesinlikle böyle bir tasarı Amerika senatosundan geçemez. ABD ile noktalayalım, 24 Nisanda Ermeni soykırımına ilişkin bir karar tasarısı Kongreden geçer mi? Başörtüsü mağduruyum Mercan: Bir hayal kırıklığımız yok. Başörtüsü konusunda birçok arkadaşımız gibi benim de mağduriyetim var. Eşim Amerikada işletme fakültesinden MBA almasına rağmen bugün başı açık birisinin geleceği konumda çalışmıyor. Ancak başörtüsünün AB bağlamında görülmemesi lazım. Bu sorunu Türkiyenin kendi iç dinamiklerinin, ilerleyici demokratik süreçte ortaya çıkaracağı bir tablo olarak görmek lazım. Zaman içinde bir konsensüs arayacağız. AKPnin muhafazakâr dindar tabanında türban ve imam hatipler nedeniyle düş kırıklığı yaşanmıyor mu? ABD ile olan gri bulutlar dağılıyor -Doğrusu ben gri bulutların dağılmaya başladığı izlenimiyle döndüm. Türkiye, kendi siyasetini oluştururken Amerikan medyasındaki abartılı yorumlara bakamaz. Önemli olan, hükümetlerarası ilişkilerdir. ABD Dışişleri Bakanı Rice, Ankaraya geldi ve görüşmelerin çok olumlu havada geçtiği Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül tarafından açıklandı. ABD ile stratejik işbirliğimiz sürüyor. Ancak ABD yönetiminin de şunu anlaması gerekiyor. Avrupanın birçok ülkesinde Amerika karşıtı gösteriler yapılıyorsa, Bush yönetiminin Irak politikaları eleştiriliyorsa, bundan bir sonuç çıkarılmalıdır. ABDde Türkiyeye güvensizlik bulutları dağılmaya başladı mı? Güç, sadece askerle sürmez -Ben onların yerinde olsam şapkamı önüme koyar, düşünürdüm. "Niye böyle oluyor?" diye... Amerika, daha önce de başka ülkelerde Bosnada, Kosovada, Afganistanda askeri operasyonlar yaptı, aynı tepkileri almadı. "Anti Amerikancılık niye bu kadar yayıldı?" diye, sormak gerekiyor.ABD, süper gücünü sadece askeri gücüyle koruyamaz. İnsani boyut ve hukuka saygı gibi nitelikler vicdanlarda yer bulursa, yaptığı işler diğer ülkelerin kamuoylarında antipati yaratmazsa, süper güç olma vasfını devam ettirebilir. Aksi halde gücünü askeri operasyonlarla devam ettireceği kanaatinde değilim. ABD karşıtlığı Türkiyeye özgü bir şey değil. -Güçlü devletler toplumsal mutabakatı genişlettikleri sürece varlıklarını devam ettirmişler. Adaletsizlik yaptıkça düşüşleri başlıyor. Tarih bunlarla dolu, onun için hepimizin tarihten de ders alması lazım. Amerikan hegemonyasının da bir sınırı var diyorsunuz. Gençliğimde Marxı okudum -Ben gençliğimde Marxın Kapitalini okudum. Kavgamı da biraz okudum ama tamamımı okuyamadım. Kavgamı her okuyan Nasyonal Sosyalist olacak değil. Türkiye özgür bir ülke, bazı şeylere tolerans göstermemiz lazım. Washingtonda konu açılınca şunu söyledim: amazon.comda acaba kaç yüz bin Kavgam kitabı satılıyor? Kavgamdan hareketle Türkiyede faşizan bir yükseliş olduğunu söylemek doğru değil.Biz kitapları yasaklamayız. Yasaklatacak olsak Tayyip Beyle ilgili o kadar çok gerçekdışı yayın var ki... Hitlerin Kavgamına gösterilen ilgiyi neye bağlıyorsunuz? ABD medyası, bunu da Türkiyedeki milliyetçi dalganın yükselişinin kanıtı olarak gösteriyor. Bayrak taşıma yurtseverliktir -Bayrak seferberliğini de aşırı milliyetçi bir yükseliş olarak görmemek gerekir. 11 Eylül teröründen sonra ABDnin her yanında Amerikan bayrağı taşıdı insanlar. Türkiyedeki tepkiyi de anlamak gerekiyor. Bayrak bizim ortak değerlerimizin sembolüdür. Mersindeki çirkin saldırıdan sonra insanların bayrak taşıması yurtseverliktir. Milliyetçilik, toprağını, vatanını, bayrağını sevme anlamındaysa, hepimiz milliyetçiyiz. Ama ırka dayalı bir değerler bütünüyse, öyle bir siyaseti kabul etmediğimizi zaten söyledik. Mersindeki bayrak yakma olayına ve gösterilen tepkilere ne diyorsunuz? Murat Mercan 1959da doğdu. 1981de Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. Aynı bölümde master yaptı. Daha sonra ABDde Florida Üniversitesinde doktora yaptı. Cleveland State Üniversitesinde yardımcı doçent, Bilkent Üniversitesinde de doçent oldu. AKP Kurucu Üyesi - Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi Türk Delegasyonu Başkanı. Toplam kalite yönetimi, yeniden organizasyon/karar verme tekniklerinde uzman. Kimdir?