23.10.2008 - 00:02 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Üniversiteleriyle ilişiği kesilen yaklaşık 600 bin öğrenciye af öngören yasa tasarısı, AKP, CHP ve MHP’nin desteğiyle TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Affın kapsamına Polis Akademileri’nden atılan öğrenciler de dahil edildi. 12. öğrenci affından, 7 Haziran 1995’ten itibaren “her ne sebeple olursa olsun” ilişiği kesilenler yararlanacak.
Genel Kurul’daki görüşmelerde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, suç işleyenlerin af kapsamına alınıp alınmayacağına ilişkin bir soru üzerine, suçların burada teker teker sayılamayacağını söyledi.
Hükümlülerin de önü açıldı
Bütün partilerin ortak önergesiyle af kapsamına; Polis Akademileri ile bağlı yüksekokullar, Sağlık Bakanlığı eğitim araştırma kurumları ve Adli Tıp Kurumu’nda tıpta uzmanlık eğitimi yapanlar alındı. Bir diğer önergeyle, cezaevlerinde bulunanların da aftan yararlanmasının önü açıldı.
Af tarihinin 07.06.1995 olarak belirlenmesiyle 28 Şubat sürecinde türban dolayısıyla disiplin cezası alarak üniversiteyle ilişiği kesilenler de af kapsamına girmiş oldu.
Düzenlemenin 1980 sonrasında çıkarılan aflardan yararlanmayanları da kapsaması, 12 Eylül sonrasında siyasi faaliyetlerde bulundukları gerekçesiyle polis okullarıyla ilişkisi kesinlenlere de dönme olanağı sağlamış olacak. Askeri okullar ve polis okullarından atılıp da geri dönmek isteyenler ancak YÖK’ün belirleyeceği devlet okullarına devam edebilecek.
Her ne sebeple olursa olsun ilişiği kesilenler, aftan yararlanmak için kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 ay içinde başvuru yapabilecek. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte askerlik yapanlar terhislerini isteyebilecek.
Kürtçe üniversite
DTP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, öğrenci affının değil, eğitim sisteminin tartışılması gerektiğini, eğitimde adalet için, öğrenci affının sadece bir adım olduğunu söyledi.
Tuncel, “Paran kadar eğitim” anlayışından vazgeçilmesi ve harçların kaldırılması gerektiğini belirtti. Anadilde eğitimin, bazılarına göre “kışkırtma” olabileceğini savunan Tuncel, şunları söyledi: “Bu toplumsal bir taleptir, Kürt halkının talebidir. Okullarda, İngilizce, Fransızca eğitim veriliyor, İstanbul, Alanya, Antalya’da Alman okulları bulunuyor, ancak, konu Kürtçe olunca farklılaşıyor. Bölünme paranoyası, bir hastalık gibi kendini gösteriyor. Sözde kardeşlik, kardeşlik değildir.”