29.11.2022 - 11:44 | Son Güncellenme:
Enes GEYİK-Canberk ÖZTÜRK/ANKARA (DHA)-
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde düzenlenen ‘İlçe Kadın Kolları Başkanları Buluşması’nda konuştu. 6'lı masanın anayasa değişikliği önerisi tanıtım toplantısına değinen Çelik, "Şimdiye kadar Cumhurbaşkanımıza karşıtlık, AK Parti ve Cumhur İttifakına karşıtlığın ötesine geçemeyen bu organizasyon, Türkiye’ye demokrasi ve özgürlük vadettiğini söyleyerek bir takım maddeler sıraladı. Sadece şunu söylemek bile yeterli; Cumhurbaşkanını halkın seçmesi kararının alınmasından sonra, eğer herhangi bir siyasi irade Cumhurbaşkanını halkın seçmesi yönündeki yetkiyi halktan almaya kalkarsa bu halkın elde ettiği bir yetkinin, demokratik bir kazanımın gasp edilmesi anlamına gelir. Bu bilindiği için 'parlamenter sistem olsun; ama aynı zamanda da cumhurbaşkanı halk tarafından seçilsin' denilerek bir tablo ortaya koyuluyor. Bu şekilde olduğu zaman sizden öncekilerin Türkiye’de çektiği sıkıntıların yeniden dirileceği, bir vesayetin kafasını uzatabileceği bir ortamın doğacağından hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Halkın kendi cumhurbaşkanını seçme hakkını kazanmasından sonra kuşkusuz bu hakkı kimse geri alamaz. Ama bunu tutup da 'hem Cumhurbaşkanını halk seçsin, hem başbakanı halk seçsin' diye bir tablo şeklinde ortaya koyarsanız, ondan sonra da 'Cumhurbaşkanı tarafsız olsun, hiçbir şeye karışmasın' gibisinden bir sistem üretmeye çalışırsanız Türkiye’nin geçmişte yaşadığı devlet çekirdeğindeki bölünmenin ve çatlamanın yeni modellerini ve içinden vesayetin çıkacağı yeni bir takım platformların canlanmasını sağlamış olursunuz." diye konuştu.
'CHP, O ZAMAN GİTTİ VESAYETİN ARKASINA SIĞINDI'
Çelik, geçmişte Türkiye’de parlamenter sistem varken parlamenter sistemin rehabilite edilmesi ve düzeltilmesi için çeşitli girişimler ortaya koyulduğuna işaret ederek, "TBMM’de Anayasa Komisyonları oluşturuldu. O zaman biz AK Parti olarak parlamenter sistemin düzeltilmesi için elimizden gelen gayreti gösterip, elimizden gelen en iyi düzenlemeleri sunduğumuzda CHP bunların engellenmesi için elinden geleni yaptı. Parlamenter sistemin olduğu zamanlarda biz parlamenter sistemin çağdaş standartlarda rehabilite edilmesi için öneriler getirdiğimizde CHP gitti vesayetin arkasına sığındı. Türkiye’de askeri vesayeti ve yargı vesayetini tetiklemeye kalktı. Türkiye’de uzun yıllardır konuşulan, Türkiye’nin ihtiyacı olan devlet çekirdeğinin çatlamasını engelleyecek, halkın temsilini daha güçlü hale getirecek, vatandaşın iradesini daha da pekiştirecek, vatandaşın iradesinin devlette yansımasını daha da kurumsallaştıracak şekilde başkanlık sistemine geçildikten sonra ise birden bire bunlarda 'parlamenter sisteme geçelim' sevdası başladı. Türkiye’nin parlamenter sistem tecrübesinde vesayetlerle ve darbelerle milli iradenin budandığı, vatandaşın iradesinin gasp edildiği bütün süreçlerin arkasında Cumhuriyet tarihi boyunca CHP oldu. Şimdi o CHP çıkmış bir masada müttefikleriyle beraber Türkiye’ye demokrasi vaat edeceğini söylüyor. En komiği de şudur; bunlar yargı bağımsızlığını ve kuvvetler ayrılığını tesis edeceklerini söylüyorlar. Daha yakın zamanda bu yargı bağımsızlığını tesis edeceğini söyleyenlerin milletvekilleri mahkeme bastılar ve bu mahkeme basmalarına karşı CHP yönetiminden bir tepki gelmedi, herhangi bir şekilde bunlara karşı bir işlem başlatılmadı." dedi.
'TÜRKİYE YİNE ESKİSİ GİBİ KRİZLERLE BAŞ BAŞA KALACAKTIR'
Çelik, siyasi tecrübelere bakıldığında halk oyuyla seçilmiş bir cumhurbaşkanının yürütme ile ilgili hiçbir meseleye karışmaması, halk oyuyla seçilmiş bir başbakanla birlikte Türkiye’yi tek bir irade gibi yönetebilmesi diye bir şey söz konusu olmayacağını vurgulayan Çelik, "Türkiye yine eskisi gibi sistem içi tartışmalarla, sistem içi çatışmalarla, vesayetin bu sistem içi çatlaklardan kendisini var edeceği krizlerle baş başa kalacaktır. Bugün 6'lı masa üzerinden 'Türkiye'ye demokrasi getireceğiz, özgürlük getireceğiz' diyenlerin yaptığı şeyin bir siyaset değil, bir anti siyaset olduğunu; demokrasi getirmek yerine, demokrasiden bahsetmek yerine Türkiye'nin geçmişte yaşadığı o vesayetin dirileceği bir ortamı oluşturmaktan başka bir işe yaramayacağını açıkça ifade etmek gerekir" ifadelerini kullandı.