19.10.2012 - 18:28 | Son Güncellenme:
13 yıl sonra Meclis’e gelen Merve Kavakçı, yemin töreninde yaşananları anlatırken, “O gece ikinci kez yemin etmek istediğimde de Recai Kutan Bey Genel Kurul'a inmeden önce odasına gelmemi istedi ve odaya girdiğimde ‘yemin etmeyeceksiniz, parti böyle karar verdi’ dedi” diye anlattı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Nimet Baş başkanlığında toplanan komisyon Merve Kavakçı’yı dinledi.
Baş, “Millet iradesiyle seçildiğiniz ama fiilen ve zorla gönderildiğiniz mekana yıllar sonra hoş geldiniz” diyerek söze başladı.
-“O GÜN GENEL KURUL'DA YAŞANANLAR ADI KONMAMIŞ BİR DARBEDİR”-
13 yıl sonra Meclis’e gelen Kavakçı, "28 Şubat Post-Modern Darbe’nin, ‘Kavakçı olayı’ olarak tanımlanan bölümünde iki büyük sorunu vardır. Bunların biri hukuki diğeri ahlakidir. Bu olanları tam olarak karşılayacak bir kavrama ulaşamadığım için bunların ikisini de birer ‘ayıp’ olarak isimlendiriyorum. Öncelikle, hukuki anlamda şahsımla ve beni seçen İstanbul halkı ile ilgili bu ayıbın giderilmesini talep ediyorum. 2 Mayıs 1999 tarihinde TBMM’de yaşanan olaylar sonucunda sadece benim görev yapmam engellenmedi, aynı zamanda bana oy vermiş olan seçmenin temsil hakkı da gasp edildi. O gün Genel Kurul'da yaşananlar adı konmamış bir darbedir. Silahlı Kuvvetler gölgesinde silahsız DSP güçlerinin TBMM çatısı altında taşeronluğunu üstlendiği bir darbedir. 2 Mayıs 1999 günü Milli irade kısmen yok sayılmıştır. Seçme ve seçilme hakkı yok sayılmıştır. Din ve ifade hürriyeti engellenmiştir. Kadınlarının üçte ikisinin başlarının örtülü olduğu bir ülkede temsil merkezinde kadın ayrımcılığı yapılmıştır. Meclis'in itibarı zedelenmiştir. Bu ayıp Meclisimizin üzerinde kalmıştır. Meclis bu ayıbı ortadan kaldırmalı ve vatandaşımızın gözünde yara alan itibarını onarmalıdır” talebinde bulundu.
-“O GÜN BENİMLE AYNI SIRALARI PAYLAŞAN SİYASET ARKADAŞLARIM İKTİDAR OLDU”-
“Başörtülü kadınlar olarak bizim 28 Şubatımız hala devam ediyor” ifadesini kullanan Kavakçı, “Dönemin iktidarı yok oldu. O gün benimle aynı sıraları paylaşan siyaset arkadaşlarım iktidar oldu. Bizlerin 28 Şubat'ı hala devam ediyor. Ben bu yola yalnız çıkmadım. Partimin kararı ile aday oldum. Ancak kısa zamanda da bu yola yalnız devam edeceğimi anladım” dedi.
-“KAVAKÇI OLAYINI ARAŞTIRMA KOMİSYONU” KURULMASINI İSTEDİ-
“TBMM’nin gasp edilen haklarımın iadesi ile alakalı Meclis kararı çıkartmasını talep ediyorum” diyen Kavakçı, “Meclis'te Kavakçı olayı çerçevesinde yapılan usulsüzlüklerin, belge tahrifatlarının, güçler ayrımı ihlalinin ortaya çıkartılması, bu tür olayların bir daha tekrarlanmaması için, Susurluk Komisyonu-benzeri bir komisyonun ‘Kavakçı Olayını Araştırma Komisyonu’ olarak kurulmasını talep ediyorum” diye konuştu.
-“ECEVİT'TEN HÜSAMETTİN ÖZKAN VASITASIYLA PARTİNİN İLERİ GELENLERİNE BİR TEKLİF GETİRİLEREK GENEL KURUL'A GİRMEMEM İSTENDİ”-
2 Mayıs 1999’da Meclis Genel Kurulu’nda yemin töreni öncesi yaşananları hatırlatan Kavakçı, özetle şunları söyledi:
“18 Nisan’da milletvekili seçildim. İstanbul’daki YSK yetkililerinden mazbatamı aldım. Ant içip görevimi yapmaya hazırdım. O arada Ecevit'ten Hüsamettin Özkan vasıtasıyla partinin ileri gelenlerine (bu konuda Sayın Abdullah Gül’ün bilgisine başvurulabilir) bir teklif getirilerek Genel Kurul'a girmemem istendi. Bana TBMM’de gelip gideceğim bir oda verileceği söylendi. Bu teklifi kabul etmedim. Seçilmiş bir vekil olarak görevim beni seçenleri TBMM Genel Kurulu’nda ve komisyon çalışmalarında temsil etmekti.
-GÜL’ÜN TALEBİ-
Parti içerisinde benim yemin etmemle ilgili farklı görüşler oluşmuş. Ben parti içi fikir ayrılıklarına daha sonra vakıf oldum. Bana açıkça yemin gününe ait bir plan olduğuna dair ulaşan tek bilgi 1 Mayıs 1999 günü Abdullah Gül, Salih Kapusuz ve Lütfü Esengün beylerin evimize yaptıkları kısa ziyarette ‘yarın sabah gidip TBMM Başkanı Septioğlu'nun elini öpeceksin eğer müsaade ederse yemin edeceksin, etmezse yemin etmeyeceksin’ talebi oldu. Sayın Gül'e bunun makul bir teklif olmadığını söyledim. Bu kararı ne zaman aldıklarını sordum. O gün yani 1 Mayıs 1999 günü toplanan başkanlık divanında bu kararı aldıklarını söyledi. Ben de cevaben ‘keşke beni de çağırsaydınız bu toplantıya’ dedim. Sayın Gül ‘ama sen başkanlık divanı üyesi değilsin ki’ diye yanıtladı.
Aynı akşam şahsi gayretlerim sonucunda uzun müddettir konu ile alakalı olarak görüşmek istediğim ancak hiç bir karşılık alamadığım Recai Kutan Bey'le, milletvekillerine verdiği tanışma yemeği sonrasında Ankara ASKİ tesislerinde bir toplantı yaptık. Bu toplantıda Cemil Çiçek, Temel Karamollaoğlu, Zeki Ünal, Salih Kapusuz beyler de hazır bulundu. Zeki Ünal Bey ‘Merve hanım diğer milletvekilleriyle beraber saat 15:00’te Genel Kurul'a gelmeli’ teklifinde bulunduğunda Cemil Çiçek karşı çıktı ve şu cevabı verdi: ‘bilmediğiniz şeyler var’. Mart 2001 tarihinde Küba'nın başkenti Havana’da yapılan (İPU) Parlamentolararası Birlik Toplantısında milletvekilliği haklarımın ihlal edildiği konusu görüşülecekti. Bu sebeple İPU Başkanı tarafından davet edilmiştim. Orada karşılaştığım Turhan Alçelik ve Bahri Zengin beyler bana yemin törenimle alakalı olarak şu bilgiyi verdiler: ‘Askeriyeden Cumhurbaşkanı Demirel aracılığı ile parti başkanlığına Kavakçı yemin ederse müdahale ederiz, uyarısı yapıldı. Parti de onun için arkanızda duramadı.’
- “RECAİ KUTAN BEY ‘YEMİN ETMEYECEKSİNİZ, PARTİ BÖYLE KARAR VERDİ’ DEDİ”-
2 Mayıs 1999 günü yaşananlara da değinen Kavakçı, şöyle dedi:
“2 Mayıs 1999 günü diğer milletvekilleri gibi adım okunduğu zaman andımı içebilmek için Genel Kurul'a girdim. Türkiye'nin ve dünyanın gözleri önünde DSP’nin protestosuyla karşılaştım. O gece ikinci kez yemin etmek istediğimde de Recai Kutan Bey Genel Kurul'a inmeden önce odasına gelmemi istedi ve odaya girdiğimde ‘yemin etmeyeceksiniz, parti böyle karar verdi’ dedi.”
“Dönemin TBMM Başkanı Yıldırım Akbulut mazbatamı aldığım günden itibaren özlük haklarımı vermedi. Sadece ilk maaşımı aldım” diyen Kavakçı, “17 Ağustos 2012’de TBMM Başkanı Cemil Çiçek Bey’le yaptığım bir görüşmede bu konu ile ilgili yeni bir bilgiye vakıf oldum. Sayın Çiçek bizzat Ziraat Bankası kayıtlarını incelediğini ve hiç bir zaman milletvekili maaşı almadığımı ifade etti. Oysa ben ilk maaşımı almıştım. Her iki halde de yani maaşım alınmamış veya alınıp iade edilmiş halde gözüküyor olsun, bu iki durumda da belge tahrifatı söz konusuydu. Sayın Çiçek'ten bu konu başta olmak üzere Kavakçı olayında yaşanan bu ve benzeri usulsüzlüklerin araştırılması için bir araştırma komisyon kurulması konusunda öncülük etmesi talebinde bulundum. Talebimi, ‘bu siyasi bir iş. Bunun size ne faydası olacak ki’ diyerek reddetti” dedi.
Medyanın kendisine linç kampanyası yaptığını savunan Kavakçı, “Beni gerici, yobaz, yalancı, başarısız, iyi anne olmayan vesaire özelliklerle tanıtıyor, vatana ihanetle suçluyor, hedef gösteriyordu. Dayım Orhan Güngen'in Kavaklıdere (Ankara)'deki ofisi Uğur Dündar, koruması ve bir üçüncü kişi tarafından uzun şarjörlü Akrep adı verilen makinalı tüfeklerle basıldı. Bu olay yemin töreninin akabinde Dündar'ın hakkımda yaptığı Arena programına hazırlık aşamasında gelişti” diye kaydetti.
-“AKRABAM OLAN KARAMAN MİLLETVEKİLİ ZEKİ ÜNAL BEY'İN VE EŞİ MUKADDER ÜNAL HANIM'IN YANINDA UZUN BİR SÜRE YAŞADIM”-
“TBMM’den bana lojman tahsisinde öncelik verilmesini talep ettim, zira basının tacizi hayatımızı fazlasıyla kısıtlar derecedeydi” diyen Kavakçı, şöyle devam etti:
“O talebe hiç bir cevap alamadık. Akrabam olan Karaman Milletvekili Zeki Ünal Bey'in ve eşi Mukadder Ünal Hanım'ın yanında uzun bir süre yaşadım. Kızlarımı da hafta sonları yanıma aldım.
Aileme basının yaptığı tacizler sonucunda, -basın mensupları 24 saat kapıda nöbet tutmakta idiler ve evimizden çıkan herkesi gittikleri her yere takip etmektelerdi- ailemden ayrılarak başka bir yerde kalmaya karar verdim. İstanbul'a kuzenimin evine geçtik.
Uzun bir müddet İstanbul'da, perdeleri hiç bir zaman açılmayan kuzenimin Moda'daki evinde kaldım.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkartılmıştım. Artık Türkiye'de kalabilmek için vize almam gerekiyordu Daha sonra yaptığım evlilik sonucu tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazanmış olmama rağmen, bütün bize reva görülenlerden sonra hem çocuklarımın ve kendim güvenliğim hem de ailemizin biraz rahat edebilmesi için, yeni bir hayata başlamak üzere ABD’ye yerleştik.”
“Açtığım bütün bu davaları ailevi imkânlarımla yürüttüm” diyen Kavakçı, “Partimin, daha önceden söz vermiş olmasına
rağmen, maddi veya manevi hiç bir katkısı olmadı” diye konuştu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, “Yemin etmek için geldiğinizde Genel Başkanınızın odasında yemin etmemeniz için orada tutuldunuz mu?” sorusuna Kavakçı, “Evet. Meclis Genel Kurulu’na inmek üzere çıktığımda Genel Başkan’ın odasına gelmem telefonla bildirildi. Genel Başkan’ın odasına çıktım. Nazlık Ilıcak ile beraber hatta o ‘korkarım sana yemin ettirmeyecekler’ dedi bana. Odaya girdikten sonra Sayın Genel Başkan kararını söyledi. Orada da aramızda ben de şiddetli bir ses tonuyla fikrimi beyan ettim. Sonuçta bedelini seçilmiş vekil olarak başörtülü Kavakçı’nın ödemesi bununla karşı karşıyayız” dedi.
-”YALNIZLAŞTIRILDIM, YALNIZ KALDIM, YALNIZIM”-
“Yalnızlaştırılmanın içine düştünüz mü?” sorusuna Kavakçı, “Tamamıyla düştüm. Yalnızlaştırıldım, yalnız kaldım. Yalnız kalmaya da devam ediyorum. O gün Meclis’te adı konmamış bir darbe yaşandı. Sadece 28 Şubat medyası değil her kesimden ama içinden çıktığım, dindar mı diyelim, İslamcı mı diyelim, muhafazakar mı diyelim o kesim tarafından ve de medyası tarafından da yalnızlaştırıldım, yalnız kaldım, yalnızım” yanıtını verdi.