ŞiirlerŞemsin Mevlana'ya yazdığı şiir

Şemsin Mevlana'ya yazdığı şiir

Tasavvuf dünyası denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri olan Mevlana'nın Şems ile arkadaşlığı günümüze kadar ulaşmıştır. Mevlana'nın düşünce ve fikir dünyasında köklü değişimlere sebebiyet veren Şems-i Tebrizi, ahalinin kendisine düşmanlık beslediğini fark ettikten sonra bir gün Konya'dan kimseye haber vermeden ayrılır. Şems'in Konya'dan ayrıldığını öğrenen Mevlana içindeki sıkıntıyı "Etme" isimli şiiri yazarak kağıda döker. Şems'in de Mevlana'ya yazdığı şiirler vardır. İşte Şems'in Mevlana'ya yazdığı şiirin sözleri

Şemsin Mevlanaya yazdığı şiir

Bırakmıyorum ki;
Gönülden düşünce olasın,
istemiyorum ki; gözlerde değersiz kalasın
Seni canımda saklıyorum ;
gözümde gönlümde değil.
Tâki son nefesime kadar
bana yar olasın.
Elimde olsa Cenneti ateşe verir,
Cehennemide bir kova suyla söndürürümki
geriye Aşk baki kalsın
Ey seher yeli !
Bir semtten haberin var mı ?
Bir ay yüzlünün yanağından ne haber getirdin
Çalıp çağırdığın,
Hay huy ettiğin günler var mı ?
Ey Rüzgar !
Daha yavaş es,
Çünkü güzel kokuyorsun.
Bu Gönül işidir Kafa işi değil.
Sana dilsiz, dudaksız sözler söyleyeceğim
Bütün kulaklardan gizli sırlardan bahsedeceğim
Bu sözleri sana, herkesin içinde söyleyeceğim,
Ama senden başka kimse duymayacak,
Kimse anlamayacak.
Şimdi sorarım sana,
Hangi aşk daha büyüktür ?
Anlatılarak dile düşen mi,
Anlatılmayıp yürek deşen mi?
Bana güneş'in adı verildi;
Şems
işte böyle başladı,
Benim hikayem
Aşktan mutluluk,
Güvenlik beklerler,
Halbuki aşk son zerresine
kadar kendini vermektir.
Ruhundaki son zerreye kadar,
Sevdiğin olmak istemektir
Onun için eriyecek kadar sevmek,
Kendinden kopmak demektir
İşte ben aşk derken
Böyle bir aşktan bahsediyorum
Var mı onun aşkıyla
Ölmeye cesareti olan
Kalp mi insana sev diyen
Yoksa yalnızlık mı körükleyen?
Sahi nedir sevmek;
Bir muma ateş olmak mı
Yoksa yanan ateşe dokunmak mı ?
Ya tam açacaksın yüreğini
Ya da hiç yeltenmeyecek sin
Grisi yoktur aşkın
Ya siyahı Ya beyazı seçeceksin
Hüzün ki en çok yakışandır aşıklara
Yandık, Yakıldık;
Ama hüzünden yana asla yakınmadık
Ne de olsa biz mahsun
Bir Peygamberin ümmeti değil miyiz?
Hüzün taze tutar aşk yarısını
Yaramdan da hoşum, yârimden de
Heyhat !
Mum gibi erimiyorsa insan,
“ Yanıyorum ” dememeli;
Yanmaktan korkuyorsa kişi,
“ Aşk kapısı"ndan girmemeli
Ya ” Kor Yürekli “ olmalı insan
Ya da kor barındıracak ” Yürekli “
Ey Sevgili !
Bir geceliğine değiş tokuş etseydik yüreğimizi
Taşıyabilir miydin acaba bendeki seni
Güvendiğiniz dağlara karlar yağdığında,
En güzel çare,
Dağ İle Kar’ı baş başa bırakmaktır.
Gün gelip kar eridiğinde;
Dağ yolunuzu gözleyince
En güzel cevap,
Başka bir dağdan selam yollamaktır
Kır kalemin ucunu,
Bundan sonra ki yolculuğumuz,
Aşk yoludur
Aşkı kalemler yazmaz ki
Kitaplarda bulasın.
Yalnız kalırsan yalnız olmadığını bil,
Dertli isen Dermanın olduğunu bil
Hiç bir şeyin sahibiyim deme
Emanetçi olduğunu bil.
Ey Celalleddin,
Talipsen Yüreğime,
Yalnızlığını adayacaksın bana..
Gel bakalım ateşle nasıl oynanır göstereyim,
Gör bakalım, ateş mi seni yakar sen mi ateşi
Elalem şarap içer sarhoş olur
Biz aşk ehliyiz içmeden sarhoş olmuşuz.
ALLAH ( c.c) senin kapından
Aşk sarayına birini alacaksa
O insana sen nasıl
Ben Seni Sevmiyorum dersin
İnsanlar maşuk aramıyor,
Bencil duygularına köle arıyor,
Köle buluyor ama aşkı bulamıyor.
Ey Aşk,
Sen Öyle bir kişisin ki
Dünya tokları,
Senin vuslatının acılarıdır.
Şeytanda insani özelliklerin birisi hariç hepsi vardır,
Şeytanda eksik olan tek nimet AşK…
Şeytanın insanı çekememesi
“Aşksızlığındandır”