Dikenler arasında nâdide çiçek gibi,
Etrafa burcu burcu kokar, İmam Hatiplim.
Sıcak, susuz çöllerde, billur içecek gibi;
Kavrulan yüreklere akar, İmam Hatiplim.
En gizemli renklerin; al, yeşil, moru onda,
Pırıl pırı bir çehre, Allah’ın nuru onda.
Hasret “Altın Çağ”ına, tarih şuuru onda,
Geleceğe ümitle bakar, İmam Hatiplim.
Cemre düştü havaya, suya, toprağa sanki,
Su yürüdü kurumuş dala, yaprağa sanki.
Küflenmiş kafalara, karanlık çağa sanki;
Medeniyet mumunu yakar, İmam Hatiplim.
İlim, irfandan yana; aşk dolu, sevgi dolu,
O, kurtuluş köprüsü; o, bir saadet yolu.
O, bir Asya kıtası; o, büyük Anadolu,
Öz “mâder”ine sahip çıkar, İmam Hatiplim.
Sabırla ufuklarda bekler, kutlu yarını,
Karşılamaya namzet, zafer “şahsüvar”ını.
Nâdanların ördüğü, cehâlet duvarını;
Bilgi, iman gücüyle yıkar, İmam Hatiplim.
Cemiyetin yüz akı, zarâfet timsalidir,
Köklü gelişmişliğin en mücerret hâlidir.
Asrın fettanlığında, Yusuf’un emsalidir,
Yaraşır sana ancak; vakar, İmam Hatiplim.
AHMET SÜREYYA DURNA