Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr - Hem istilacı olmaları hem de yaydıkları kokularla oldukça rahatsızlık verici bir böcek türü olan kahverengi kokarcalar, sıklıkla görülen tarım arazilerinden evlerimize kadar geldi. Sıcak ve korunaklı yerleri tercih eden bu istilacı böcekler, tarım alanlarına ekonomik zararlar verirken, açık pencere ve balkonlardan girerek ev halkına da zor anlar yaşatıyor. Kahverengi kokarcalarla başı belada olan isimlerden biri de İstanbul’da yaşayan Nehir Çelik (45) ve ailesi. Bir sabah uyandıklarında önce 1-2 böcekle karşılaştıklarını ve görür görmez camdan dışarı attıklarını söyleyen Çelik, “İlk zamanlarda sadece 1-2 tane gördük ve çok endişe etmedik. Ancak birkaç gün içinde sayılarının arttığını ve evin her yerinden çıkmaya başladıklarını gördüğümüzde büyük panik yaşadık” diyerek yaşadıklarını anlattı.
'YÜZLERCESİNİ BALKONDAN KÜREKLE TOPLADIK'
Evin farklı köşelerinde bu böceklerle karşılaştıklarını dile getiren Nehir Çelik, “Tek bir yerden 100 tane çıkarınca neye uğradığımızı şaşırdık. 'Nasıl kurtulabiliriz?' diye araştırınca farklı yöntemler gördük ama mücadeleye dirençli olduğunu anladık. Girecekleri yerlere dikkat ederek önlem almaya çalıştık” diyerek şunları ekledi:
"Her yerden girebiliyorlar ve çok hızlı ürüyorlar. Apartmandaki herkes aynı konudan şikâyetçi, eğer öldürürseniz çok kötü kokuyor ve bulunduğu bölgeye o koku siniyor. Evin içinden yüzlercesini çıkardık, hâlâ atmaya devam ediyoruz. En son balkonumuzdakileri kürekle attık, yani tek tek uğraşılacak gibi değil. Evi tamamen ele geçirdiler, çok tedirginiz. Pencere ve balkonlara ne kadar dikkat edersek edelim girecek bir yer mutlaka buluyorlar. Yüzlercesini çıkardığımız gün evi öylece bırakıp kaçmak istedik. Tam anlamıyla bir istila. Temizlediğinizi düşünüp kalmadığını düşünüyorsunuz ancak saatler sonra evin bir yerinden yeniden çıkıyorlar. Günlerdir ne pencere açabiliyoruz ne de balkona çıkabiliyoruz. Evin içinde resmen paranoyak olduk. 'Şimdi nereden çıkacaklar' diye bekliyoruz."
'BU AYLARDA AÇIK PENCERELERDEN EVLERE DE GİRERLER'
“Kahverengi kokarca (Halyomorpha halys) dünyada tarım alanlarına ekonomik zarara neden olan, 300'den fazla bitkiyle beslenebilen baş belası zararlı bir böcek türü” diyen Artvin Çoruh Üniversitesi Orhan Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Temel Göktürk, “Ülkemiz için yabancı ve istilacı bir böcektir. Anavatanı Çin, Japonya ve Tayvan’dır. Gelişen uluslararası ticaretle bu ülkelerden dünyaya yayıldı. 2000'li yıllarda Rusya ve Avrupa’ya ulaşmış ve 2017 yılında da ülkemizde görülüyor” dedi.
Kahverengi kokarcanın düşmanlarını uzaklaştırmak için koku saldığına dikkat çeken Prof. Dr. Göktürk, salgıladığı kokuyla diğer böcekleri ve küçük memelileri, kuşları kaçırabileceğine, insanları etkilemeyeceğine ancak çok fazla popülasyonu olması durumunda rahatsızlık verebileceğine dikkat çekti. Kahverengi kokarca Türkiye'de her bölgede yaşayabiliyor. Bütün koşullara ve iklime uyum sağlayabileceğine, sıcak ve nemli alanlarda ise daha hızlı yayılıp bir dişisinin 300-400 yumurta bırakabileceğine değinen Göktürk şu ifadeleri kullandı:
"Kahverengi kokarca bitkilerin öz sularını emerek ve emme esnasında salgıladıkları salgılarla ürünü acılaştıran bir böcektir. Şu an ülkemizde Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki fındık alanlarında zarar oluşturuyor. Kahverengi kokarca tarafından emilen ürünlerin ekonomik değeri düşüyor hatta ürün satılamıyor. Kahverengi kokarca ayrıca sonbahar aylarında (ekim-kasım) açık pencere ve kapılardan uçarak evlere giriş yapar. Bazen de dışarıdan getirilen çanta ve poşet içerisinden eve taşınabilir."
'SAMURAY ARISIYLA MÜCADELEDE EN AZ 10 YILA İHTİYAÇ VAR'
Bu böceklere karşı tüm dünyada kullanılan 3 ana mücadele yöntemi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Temel Göktürk, “Kimyasal, biyoteknik (feromon) ve biyolojik mücadele. Yıl boyu mücadele zorunluluğu olan bir böcek türüdür. İlkbaharda ve sonbaharda kimyasal mücadele önerilebilir. Ancak kimyasalların atımı ve formülasyonu hatta dozu çok önemli. Ergin ve nimf dönemlerine uygulanacak kimyasallarda ilacın hem formülasyonu hem de dozu farklı. Kahverengi kokarcayla mücadelede kışlak ilaçlaması aşırı derecede önem arz eder. Kışı geçirmek üzere daha çok metruk binaları, ev çatılarını, ahır çatılarını tercih eder. Aralık-Ocak-Şubat-Mart-Nisan aylarında bu alanlar ilaçlanabilirse kahverengi kokarca popülasyonunda azalma olacağı muhtemeldir” diye konuştu.
"Feromon kullanımı mayıs ayından ekim sonuna kadar uygulanabilir" diyen Göktürk, "Biyolojik mücadele böceğin biyolojisine bakılarak yumurtlama zamanında gerçekleştirilebilir. Fakat kullanılan feromonlar etkili olduğu halde tuzak tipi nedeniyle tuzağa düşen böcek sayısı azdır. Kahverengi kokarcanın yumurta parazitoti olan Samuray Arısı'nın üretim ve salımına 2024 yılında başlandı. Bu metot en uygun olan yöntem olmasına rağmen biyolojik mücadelede başarının görülmesi için minimum 7-10 yıla ihtiyaç duyuluyor" ifadelerine yer verdi.
"Umudu sadece Samuray arısına bağlamak doğru değil. Diğer mücadele yöntemleri uygulanırken Samuray Arısı'nın da popülasyon seviyesinin yükselmesi ilerleyen yıllarda kahverengi kokarca üzerinde daha etkili olacaktır. Bu süreçte de zarar seviyesi düşürülmeye çalışılır. Samuray Arısı'nın popülasyon yoğunluğunun artması ekosistemde herhangi bir tehlike oluşturmaz. Kahverengi kokarca popülasyonu düşerse Samuray arısının da popülasyonu azalır. Biyolojik mücadeleler doğaya dost uygulamalardadır. Hem insan hem de diğer canlılar için risk taşımaz." - Prof. Dr. Temel Göktürk
TÜRKİYE'NİN SORUNU OLACAK: SIRADA BURSA VE TEKİRDAĞ VAR
Prof. Dr. Temel Göktürk, “Kahverengi kokarca ekonomik olarak da zararlı bir baş belası türdür. Böceğin biyolojisi gereği popülasyon oranı her yıl bir önceki yıla oranla yüzde 50 ila 75 artış gösterir. 2024 yılında popülasyon artışıyla fındıkta verdiği zarar önümüzdeki yıllarda daha da fazla olacaktır. Yayılımın devam edeceği gerçeğiyle önümüzdeki yıllarda Bursa ve çevresinde şeftali, Ege’de üzüm ve incir ve birçok ilimizde tarımsal ürünlerde kalite düşüşü beklemekteyim. Dün Artvin’in, bugün Giresun ve Ordu’nun sorunu olan kahverengi kokarca 2025 yılında Bursa ve Tekirdağ’ın sorunu ve önümüzdeki yıllarda da tüm ülkemizin sorunu haline gelecek” uyarısında bulundu.
Peki bu böceklerin insanlara zararı var mı? "Salgıladıkları kokunun insanlara zararı görülmez ancak ender de olsa alerjik reaksiyonlara neden olabilir" diyen Göktürk, “Salgıladığı fumajinin insan tenine teması sonrası kızarıklıklar oluşabilir. Hafif bir sızlama ve kaşıntı oluştursa da 5-6 gün sonra lekeler kaybolur” bilgisini paylaştı.
'NANE, KARANFİL, LİMON YAĞLARINI SULANDIRIP KULLANIN'
"Sonbaharda evlere girmesini engellemek için kapı ve pencerelere sineklik takılmalı. DışarIdan eve gelen poşet ve çantalar kontrol edilmeli. Böceklerin hoşlanmadığı doğal kokular vardır. Nane, karanfil, limon, tarçın yağları sulandırılarak evlerde kullanılabilir. Mücadele yöntemlerinde daha fazla zararlı böceğin öldürülmesi mümkün” diyen Prof. Dr. Göktürk sözlerini şöyle noktaladı:
"Feromon tuzaklarının kullanımında tuzak tipi geliştirilmeli ve bu sayede daha fazla böceğin yakalanması sağlanmalı. Böceğin sonbahar aylarında ışık tuzaklarıyla yakalanması da mücadeleye katkı sağlayacaktır. Kimyasal ilaç atımında özellikle ergin böcekler için ilaç atımında sisleme şeklinde ilaç atılmalı. Nimf ilaçlamasında temas zehirleri kullanılmalı. Mutlaka kışlak ilaçlaması yapılmalı. Mücadeleye çiftçilerinde katılımının sağlanması için teşvik ve destek projeleri oluşturulmalı. Kahverengi kokarcanın görüldüğü tüm alanlarda aynı zamanlarda mücadele yapılmalı."