Tabiatla birlikte uyum ve ahenk içersinde yaşamayı öğrenmemiz gereken günlerden geçiyoruz.
Yaşadığımız Dünya milyarlarca yıl önce bir gezegenle çarpıştığında neler olacağını yüce yaratıcıdan başka kim bilebilirdi? Bizler evrende minik bir kum tanesi kadarız. Fakat bu yaşamsal hikayenin detaylarını bilim adamlarına bırakalım.
Tabiatı, bize güç ve şifa veren diğer canlıları ne kadar tanıyoruz?
Ne kadar saygı duyuyoruz?
Evrenin merkezine kendimizi koyduğumuzda, minicik virüs gelip nasıl oluyor da tüm dünya insanlarına, din, dil, ırk, statü ayrımı yapmadan haddini bildiriyor? Biraz düşünelim!
Bitkiler dünyasına dair kaleme alacağım her yazımda sizlere aktaracağım bilgileri okuduğunuzda, tabiat ve diğer canlılar aleminde yaşanan mucizelere tanık olacaksınız.
Bitkilerin ruhsal ve fiziksel sağlığımıza katkıları mucizevidir. Ruhsal anlamda terapi etkilerinin dışında, ilaç sektöründe yoğun olarak kullanılması, şifacılık özelliğini anlatmaktadır. Bitkiler evrende yaşam döngüsünün koruyucusudur. Yeşil örtü yok olduğunda canlılar yaşayamaz. Kuraklık ve susuzluk canlılığı ortadan kaldırır. Bu durumda insan olmak tek başına yeterli değildir. Bitkileri ve hatta tüm canlıları korumak, onların enerjilerinden faydalanmak ve hayatımızın dengesine yansıyan pozitif etkilerini keşfetmek demektir.
Yaratılmış olduğuna inandığımız tüm diğer canlıların bu yaşamsal döngüde bir görevi vardır. Onlara dokundukça, daha iyi tanıdıkça, kokusunu aldıkça tılsımından etkileneceksiniz. Eğer evrenin 24 saat gibi bir sürede yaratıldığını varsayarsak, insanlık tarihi yaratılışın son saniyesinde başlamıştır. Bu durumda insan için adeta uzun zamanlar boyunca hazırlanmış, milyarlarca tür canlı ve büyük bir sistemden bahsediyoruz. Son canlı türü olarak dünyaya gelen biz insanlar için, milyarlarca yıl boyunca gelişen ve mucizeleri adeta önümüze keşfetmemiz üzerine sunan bu sistemi neden bu kadar kısa sürede bozduğumuzu düşünmek gereklidir. Yapay olan her türlü materyal ve kimyasallar ile saygısızca tüm bu ekolojik sisteme bu kadar düşmanca neden davranıyoruz?
Birlikte Sorgulayalım!
Beslenme, barınma, tedavi olma, nefes alma, mutlu olma, karşılık beklemeden bize hizmet etme gibi her türlü güzelliği sunan tabiata hangi duyguyla ve bilinçsizlikle bu kötülüğü yaptığımızı bir an önce fark etmeliyiz. Tabiat canlıdır. Ruhu, duyguları, hafızası, zekası ve bir iletişim şekli vardır. Doğa ve ekolojik sistem olmazsa canlılar için yaşam biter. Dünya’yı diğer gezegenlerden ayıran özellik bitki örtüsü ve oksijen oluşumudur. Bitkiler biz canlılar için hava kadar, su kadar önemlidir ve öylede olacaktır. Bitkiler şifacıdır. Varlık sebepleri evreni ve bizi şifalandırmak üzerine kodlanmıştır. Duyguları ve zekaları sayesinde bizlerle iletişim kurarlar ve yol gösterici olabilirler. Eğer bu karanlık günlerde, baharın uyanışını doğru anlar ve tabiat ile savaşımıza son verme kararlılığında olursak kendi uyanışımız ile birlikte evren tekrar dengelenecek ve geleceğimiz daha sağlıklı temellere oturacaktır. Hem bedensel hem ruhsal sağlığımızı dengede tutmak için tabiatın yumuşak sesini duymalı, farkındalıkla bu pandemi dönemini tamamlamalıyız.
Gelecek yeni dünya düzeninde doğa ile hizalanmak ve doğanın sesini duymak zorundayız.
Ruhunuz ve bedeniniz her zaman yeşil canlılığında olsun…