Asil ve mantıklı, sezgileri ve duyarlılığı çok fazla olan bir canlıyım. Çok iyi duyarım ve özellikle gece çok iyi görürüm. İstediklerimi elde etmesini, benim olan alanı ve benim olanı korumasını çok iyi bilirim. Uykuyu çok severim. Bir günümün 16 saatini uyuyarak geçiririm, böylelikle vücut ısımı dengede tutmuş olurum. Özgürlüğüme düşkünümdür ve sadece bir kişiyi çok severim.
Erişkin olduktan sonra yıl içinde tekrarlanacak 3 adet aşı olmam gerekir. 2 ayda bir iç ve dış parazit aşılarımın olması da ayrıca gereklidir ama tüm bunlar için kliniğe gitmekten nefret ederim.
Ne zaman kliniğe gitmem gerekse o çok sevdiğim, birlikte yaşam sürdüğüm kişi odamın ortasına büyük bir kutu getirip içine girmemi ister. Asla girmek istemem. Çünkü o kutuya girmek beni hep geriyor. Sadece beni germiyor, ben gerildikçe o sevdiğim kişi de geriliyor. Ben girmek istemedikçe o da beni kovalamaya ve yakalamaya çalışıyor.. Karşılıklı inatlaşıyoruz ve mecburen çıkarıyorum tırnaklarımı. Hatta gergin gergin yapma diye bağırmaktan altıma bile kaçırıyorum. Ama ne yapsam nafile… Kan, ter, idrar kokuları içinde kendimi o kutunun içinde buluyorum.
Sonra alıyor beni o sevdiğim, hareket eden gürültülerle dolu daha büyük bir kutunun içine koyuyor.
Etrafta tuhaf değişik kokular. Benim dünyayı bir koku bulutu gibi gördüğümü bilmiyor sanki. Bu hareketli kutu bir duruyor bir ilerliyor. Midemi bulandırıyor haliyle daha geriliyorum. Çevre çok gürültülü. "İmdaaat'" diye bağırmak istiyorum ama bağırsam da kimse beni anlamıyor.
O büyük kutudan çıkıp içinde olduğum küçük kutuyla birlikte bambaşka bir yere geliyor ve duruyoruz. O da ne! Yine karışık kokuların olduğu bir yer burası da.
Beyaz önlüklü bir kadın karşılıyor bizi. Benim gibi gergin bir kediye şirinlik yapıyor. Bu kadın bana sormadan yanındakine 'Haydi' diyor. Demesiyle birlikte biri ensemden, biri kollarımdan ve bacaklarımdan tutuyor. Beyaz önlüklü kadın hem sevdiğim kişi ile konuşuyor hem de oramı buramı çekiştiriyor. Gözlerimi açıyor, kulaklarıma bir şeyler sokuyor… O da ne, popoma bile!!!
Bağırmaktan, direnmekten helak oluyorum. Artık ya teslim olacağım ya kaçacağım ya da zarar vereceğim... Aslında bir kedi için tüm bu stres yaratan durumları ortadan kaldırmak veya minimize etmek mümkün.
Öncelikle en sevdiğim kişi olarak siz sakin olun. Biz kedilerin duyma duyuları siz insanlara oranlara çok fazla gelişmiş olduğundan normal konuşmanız bile bizlere korkunç bir gürültü şeklinde yansır. Bu yüzden yumuşak ses tonu ile yaklaşın bize her zaman. Taşıma çantasını bulunduğumuz ortamda bırakın. İçine sevdiğimiz oyuncakları ödül maması vs. bırakın ki içine girip çıkalım. O kutunun bizim için bir tehdit olmadığını anlayalım.
Arada bir bizimle birlikte araba ile kısa gezintiler yapın. Bu davranış bizim dış mekânı bir tehdit olarak görmemizi engeller.
Yine arada bir kliniğe mama almak için giderken bizi de beraberinizde götürün. Götürün ki hem ortama hem de hekime alışalım.
Kap ya da kaç mekanizmasına bağlı olarak biz kediler genelde tehdit durumlarında kaçmayı tercih ederiz. Savunmaya geçtiğimizde korkutucu çığlıklar atıp postürümüzü değiştiririz. Bu, aslında bizim olası bir kavgayı önlemek için sergilediğimiz bir davranıştır.
Dört ayağımızın üzerine basmamız bizde her zaman güven uyandırır. Bizi ensemizden tutmak yerine havluya sarıp tutmanız şişt-pişt gibi kelimeleri yüksek tonla söylemeniz, biz kediler için kendinizi savunmaya geçtiğinizi göstermekten başka bir davranış değildir.
Bir de hastalıklarımız yönünden anlatayım size benim gibi güzel olan tüm diğer kedileri.
Benim metabolizmam bazı enzimlerimin eksikliği veya fazlalığına bağlı olarak insan veya köpeklerden farklı ve hassas çalışır. Hastalıklarımı verdiğim bazı tepkilerle en sevdiğim kişiye anlatmaya çalışırım.
Mesela uygunsuz dışkılarım: Bu, size fiziksel veya psikolojik bir rahatsızlığım olduğunu göstermek içindir aslında. Fiziksel rahatsızlıklar, diyabet, böbrek hastalıkları veya artrit gibi nedenler olabilir. Psikolojik sorunlarım olduğunda davranışlarımı sergileyemiyorumdur. Çocuklar vardır veya yetişkinlerden rahatsız oluyorumdur.
Aktivitelerimde değişim: Enerjimdeki azalma yavaş veya ani olabilir. Yavaş yavaş olanlar yaşımın ilerlemesi ile alakalı olsa da yine de takip gerektirir. Fazla enerjik isem gizli bir hipertroidizm veya hipertansiyon rahatsızlığım olabilir. Dikkat etmelisiniz.
Uyku düzenimde değişim: Ağrım varsa az uyurum veya miyavlarım. Gece çok miyavlıyorsam eğer gözlerimi ve kulaklarımı muayene ettirin lütfen. Keyifsiz olduğum için canım yemek yemek ve su içmek istemiyordur. Bu durumda ani kilo kaybım olur.
Oral ağrı yani dişlerimde veya dişe tlerimde bir sorun olabilir. Ağzım kötü kokuyorsa üstelik, beni hekime götürmen gerekebilir.
Çok kilo alıyorsam çok kalorili mama ile besliyorsun beni. Dikkat et!! Çok su içiyorsam ya beslediğin mamam çok tuzludur ya da diyabet hastalığı şekillenmiştir.
Temizlik alışkanlıklarım değişmiş ve aşırı yalanıyorsam dikkat etmelisiniz bu yalama cildimde tahrişlere sebep olacaktır. Bu durum nöropati kaynaklı olabilir ve stresimi azaltmalısınız. Stresliysem ve korkuyorsam saklanırım. Benim gibi kedisi olan tüm kedi sahipleri tüm bu değişiklikleri çok geç fark eder ve genelde hekime başvurulduğunda hastalığımız ilerlemiş olur. Bir kedi ile birlikte yaşamak iyi bir gözlemci olmaya gerektirir.
Ben sevdiğim ile dokunarak iletişim kurarım. Çünkü dokunarak koku bırakırım ya da tırmalarım. Sana sürtünmem senden yemek ve su istediğim için değildir. Yanaklarım ve patilerimin altındaki bezlerimden salgılanan senin algılayamayacağın kokumu sana bırakırım. Çünkü bendeki epitel büyüklüğü sendekinin neredeyse 5 katıdır. Benim kokularımı sen duyamazsın ama türdeşlerim algılar. Bu türdeşlerim için bir mesajlaşma biçimimdir.
Evde özellikle idrarımla markalama yapıyorsam bu da diğer türdeşlerim için verdiğim ‘Ben buradayım’ mesajıdır. Bir de vücut postürümle, kulaklarımın ve kuyruğumun pozisyonu ile verdiğim mesajlar vardır ki bunları saymakla bitmez. Benim saldırgan davranmam, aslında korkumu ve zayıflığımı örtbas etmek içindir.
Anla beni…
Benimle uzun ve sorunsuz bir yaşam istiyorsanız sessiz ve güvenli bir ortam yaratın. Türdeşlerim varsa lütfen hepimize ayrı mama ve su kabı, ayrı tuvalet kabı ve oyun alanı yaratın. Böylece hem kokularımız birbirine karışmamış olur hem de birbirimize bulaştırabileceğimiz hastalıkları önlemiş olursunuz.
Ve en önemlisi sevgiyi hissettir en sevdiğimiz…
Veteriner Hande Mutlu
İnstagram://@veterinerhandemutlu
Facebook://@veterinerhandemutlu