Trip atmanın ilişkileri nasıl etkilediğini, ilişkilerin kopma noktasına nasıl gelebileceğini göstermek adına sizlere bir hikaye yazdım. “Bir trip atma hikayesi”
İlişkilerimizi yaşarken farkında olmadan yaptığımız bir takım hatalar vardır. Bu hatalardan bir tanesi günümüz jargonuyla kesinlikle ve kesinlikle “trip atmak”tır. Trip atmak işleri zorlaştırır. Nasıl zorlaştırdığına gelin birlikte bakalım;
Bir kadın ve bir erkek ilk görüşme için, telefonda konuşarak, buluşma planı yaparlar. Erkek kadını bir balık restoranına davet eder. Aslında kadın balık yemekten hiç hoşlanmamaktadır ama karşısındakini kırmamak için istemeyerek soğuk bir şekilde “PEKİ” der.
Erkek ise hafta içi akşam dışarı çıkma konusunda problem yaşamaktadır. Hafta sonu çıkmak ister. Kadın ise hafta sonu için haftalar öncesinden söz verdiği kız arkadaşları ile görüşecektir. Bu konuda da erkeğe bir şey söylemez. Arkadaşlarını ekeceğini düşünür içinden. Yine soğuk bir “PEKİ” ile geçiştirir.
Hafta sonu buluşacakları mekana kadın önce gider. Erkek telefon açar ve trafik dolayısıyla gecikeceğini söyler. Kadın yine ses çıkarmaz ve beklemeye başlar. Beklerken kız arkadaşlarının kalbini ne kadar kırdığını düşünür. Acıkmıştır. Masanın üzerindeki balık menüsüne bakar. Severek yiyebileceği hiçbir şey yoktur. Bu onu iyice sinirlendirmeye başlar. Sonra erkek arkadaşı gelir. Menüden bir şeyler sipariş verirler.
Erkek kadın ile buluştuğuna o kadar mutludur ki. İlk görüşmelerinin mükemmel gittiğini düşünmektedir. Ona iş hayatından yaptığı faaliyetlerden bahseder. Halbuki kadın belli etmese de sinirden kafasında bütün olumsuzlukları tekrar tekrar kurar. “Neden beni anlamıyor” diyerek içinden söylenir. Kadın daha fazla dayanamayarak kendisini çok önemli bir mesele için ailesinin çağırdığını söyler ve masadan hızla kalkarak oradan uzaklaşır.
Erkek kadını gerçekten önemli bir sebep için ailesinin çağırdığını düşünür. Onu rahatsız etmemek için o gece aramaz. Kadın ise erkeğin kendisini neden aramadığını, araması gerektiğini düşünür, bu erkeğin kendisini hiç anlamadığını ve hiç ona göre olmadığını söyler. Balık sevmediğini, hafta sonu buluşmasının problem olabileceğini, trafikte onu beklerken çok sıkıldığını, konuşurken ki umursamazlıklarını, bütün gece kendilerinden değil de işten bahsettiklerini kafasında kurar kurar ve erkeği arar.
Erkeğe sebebini söylemese de kötü sözler söyler. Burada erkek çok şaşırır. İlk görüşmelerinde mutlu görünen kadının bir anda neden böyle sözler söylediğine anlam veremez. Kalbi kırılır ve telefonu kapatır.
Zaman geçer. Kadın o günü unutmuştur. Yeniden bir şeyler yapmayı planlarlar ancak kalbi kırılan erkek kadından soğumaya başlamıştır. Kadına soğuk davranır. Kadın ise sürekli, “başlangıçta düşündüğüm şeyi doğruluyor işte bu adam beni hiç anlamayacak” diye düşünür. Kadın da ona misilleme soğuk davranır. Kadından bir yakınlık göremeyen adam bir gece ayrılmak istediğini söyler.
Kadın ağlayarak kız arkadaşlarının yanına gider ve olanları anlatmaya başlar: “Ne isterse yaptım. Sevmediğim şeylere bile evet dedim. Yeri geldi saatlerce bekledim, hatta beni anlamasa bile ona birkaç kere şans bile verdim. Ona çok kızsam bile gururumu hiçe sayıp aradım buluşmaya davet ettim. Sonrasında da beni terk etti. Ne hakkı vardı? Bu adam beni hiç ama hiç anlamadı!”
Erkek, ilişkisini arkadaşlarına şöyle anlatır: “Biraz değişik bir kadındı. Dengesiz diyebilirim. Buluşma planları yaptık, onu en lüks restorana götürdüm, her şey yolunda görülüyordu, buluşmanın ortasından pat diye kalktı gitti. Sonra buluşmadan böyle pat diye kalkıp gitmesinden dolayı benim alınacağım yerde akşam o beni aradı ve kötü sözler söyledi. Hiç ses çıkarmadım. Ailevi bir şeylerden siniri bozulmuştur diye düşündüm. Birkaç gün sonra tekrar aradı başka bir gün görüşelim dedi. Kabul ettim. Gittim. Kalbim kırılmıştı doğal olarak. Gönlümü alacağı yerde bana iki kat soğuk davrandı. Sorunları var diye düşündüm yine ses çıkarmadım ama zamanla soğuk davranışları beni bıktırdı. Hiç anlaşılmayan bir kadındı. Zaten o da beni hiç anlamadı!”
Hikayemizin karakterlerine dikkatle baktığımızda hayatımızda bu tip insanların çok olduğunu hemen görürüz. Hikayeyi karakterler biraz daha farklı şekillendirebilirlerdi. Örneğin, kadına başta erkek balık restoranına gitmeyi teklif ettiğinde özgüvenli bir şekilde balık yemekten hoşlanmayacağını alternatif başka bir aktivite yapabileceklerini söyleyebilir hatta kendisi bir şeyler yapma teklifinde bulunabilirdi. Ayrıca o hafta arkadaşlarına söz verdiğini kendisi ile de bir sonraki hafta sonu buluşabileceğini söyleyebilirdi. Daha sonra buluşmaya gelen erkeğe, onu beklerken çok sıkıldığını, bekletmesinin kendi hatası olmadığını bildiğini ama yine de bundan böyle görüşme saatlerine dikkat etmesini rica edebilir sonrasında hoş bir sohbet ile görüşmeyi sürdürebilirdi. Böylelikle erkek geri bildirim alıp davranışlarını ona göre ayarlayabilirdi.
Kadın ise soğuk, anlaşılmaz damgası yemez ve karşı taraf ise hatalarını kabul ederdi. Başlangıçta haklı olan kadın, davranışları, tepkileri ve geri bildirim vermemesi sebebiyle kendisini haksız çıkarmış olmazdı.
İşte ilişkilerimizde yaptığımız en büyük hata “trip atmak”tır ve geri bildirim vermeyip karşı tarafa beklentilerimizi söylememektir. Karşımızdakinin bizi anlamasını beklemektir. Karşımızdaki insanlar, biz geri bildirim vermezsek bizi asla anlamayacaklardır. Bu düşünce hatasını çoğu zaman yıllarca evli çiftler bile yapmaktadır.
Yıllardır evli olmak sizin bütün düşüncelerinizin anlaşılması, zihninizin okunması anlamında değildir. İsteklerinizi ne olursa olsun geri bildirim vererek söylemeniz gerekir.
Yıllar bile insanları çözmeye yetmez iken yeni tanışan çiftlerin bu hatalar yüzünden ilişkilerini ne kadar çabuk harcayabildikleri daha açık görülmektedir ancak ilişkilerde her ne yaşanırsa yaşansın, öğrenilmiş çaresizlik içerisinde sorunlarınızın aslında geçmeyeceğine inanmamalısınız. Günümüzde birçok problemin çözümü vardır. Yeter ki bunun için adımlarınızı doğru atın ve sağlık için psikolojik destek almak isteyin.