Tüketim çağı içerisindeyken artık ilişkiler de çabucak tükenmeye başladı. Dikkat ederseniz etrafınızdaki herkes ilişkilere dair bir söylenme, hoşnutsuzluk hali içerisinde. Çok duyarsınız etrafınızdan artık düzgün ilişkilerin kalmadığına dair yakınmaları. Uzun yıllardır evlilik ve çift terapileri yaptığımdan mıdır bilemiyorum ama artık çok nadir rastlar oldum “ben sevgilimle, eşimle mutluyum iyi ki birlikteyim” diyen birilerine. Evliler evlilikten şikayetçi, bekarlar bekar olmaktan, yalnızlıktan. Peki ama neden bu kadar hoşnutsuz insanlar? İlişkilerin hepsi mi kötü gidiyor, yanlış insanlarla birliktelik mi yaşıyorlar yoksa ilişki kurmayı mı bilmiyorlar? Evlilik ve çift terapisi tecrübelerimden gördüm ki ilişkilerin mutsuz olmasının sebebi insanların ilişki kurmayı bilmemesinden kaynaklanıyor. Aslında iyi bir ilişki nasıl olur bilemedikleri için ilişkilerinde mutlu mu, mutsuz mu olduklarını da bilemiyorlar.
İnsanların çoğu ilişkiye duygusal yatırım yapmaktan kaçtığı için yalnızlıkla boğuşuyor. Duygusal yatırım yapmaya hazırlanmış kişiler ise doğru insanı bulamadığı için sürmediğini iddia ediyor. Doğru insanı bulamamak mı yoksa ilişkiye emek vermemek mi? Ben bu sevgililer gününde çiftleri ilişkilerini güçlendirmeye davet ediyorum. Sürprizler, ince düşünülmüş jestler ilişkide monotonluğu kırsa da ilişkilerin uzun soluklu olması için çiftlerin birbirinin gözüne değil, kalbine hitap etmesi gerekiyor. Kalbe hitap edebilmek, bir hediyeden çok daha fazlasıdır. Koşulsuzca sevmek ve sevilmektir. İşte bu yüzden bu sevgililer gününde sevgilinize sevginizi hediye edin. Zaten seviyorum diyerek değil. Bu yazımdaki maddeleri ona yaşatarak sevgiyi vermekten söz ediyorum. Böylelikle sadece tüketim odaklı bir hediye vermek yerine sevgilinizin her gün yeniden gülümsemesini kazanabilirsiniz.
Aslında çok basit bazı noktalar var. Bu kilit noktalar çözüldüğünde toparlanmayan ilişki olamaz. Bu kilit noktaların temeli tartışmayı bilmek, tartışmayı yönetebilmek ve saygı duyabilmek. İşte bunlar ilişkileri en çok yıpratan şeylerdendir. Eğer siz en baştan tartışmalarınızı yönetebilen bir çift olursanız zemininiz sağlam olur. Bunun için ikinizde tartışmanın nasıl olması gerektiğini öğrenmeniz gerekir. En çok dikkat etmeniz gereken davranış kalıplarınızı değiştirmekle işe başlayabilirsiniz. Bir tartışma anında karşınızdaki kişinin ne hissettiğini, ne düşündüğünü almaya çalışın, ortak ne gibi çözümleriniz olabilir konuşun, hedeflerinizle ilgili fikir yürütün. İstek söylemediğiniz tartışmadan uzak durun. Çözümsüz bırakmayın, hemen çözüm bulamıyorsanız bile zamanla bulacağınızı, ilgileneceğinizi, onu önemsediğinizi ve anladığınızı gösterin. Rahatsızlıklarına duyarlı olun. İnatlaşmayın, yargılamayın, suçlamayın, sözünü kesmeyin, değerini aşağıya çekmeyin, görmezden gelmeyin, restleşmeyin, elinizden hiç bir şey gelmiyorsa bile sadece dinleyin. Öfkenizi kontrol ederek tartışmayı öğrenin. Ona söyleyeceğiniz her şeyin incitebileceğini ve bu incinmişlikten sakinleşince en büyük zararı yine sizin göreceğinizi tartışma anında görebilin. Fikirler belirtilerek yapılan bir tartışma ilişkiyi güçlendirir. Aksi şekilde kimsenin birbirini dinlemediği, anlamadığı sadece suçladığı ve birbirine yüklendiği tartışma biçimleri yıkıcıdır. Hak savaşı yapmaktan itina ile kaçının. Daha çok dinlemeyi öğrenin. Birbirinizle ilgili dinleyebileceğiniz, hoş sohbetler yapabileceğiniz o kadar çok konunuz olur ki, içtence bakmaya çalışırsanız fark edersiniz.
Güven verin. Kadınlar kendilerine çokça güven verilmesini isterler. En önce güvendikleri erkekle olmak isterler. Bu yüzden samimi olun. Yalan söylemeyin. Yalan ortaya çıktığında ilişkinin zemini çöker. En kızgınlık yaratabilecek konularda bile doğruyu söyleyin. Kızgınlık geçicidir ama yalan kalıcıdır.
Ortaklıklar belirleyin. Keyif aldığınız ortak noktaları çoğaltın. Değişik aktiviteleri yapmaya açık olun. Birbirinizi tanırken detaylarınızla tanıyın. Konuları detaylandırarak konuşun. Paylaşımlar oldukça artarak devam eder. Gününüzün nasıl geçtiğini konuşun. Anlatmaya değer görmediğiniz detaylar karşınızdakinin sizi tanıması için önemli fikirler verecektir. Her yönünüzle kendinizi gösterin. Beklentilerinizi konuşun. İlişkiye, evliliğe, hayata dair beklentileri belirleyin. Monotonlaşmış cinselliği canlandırmak için de konuşun. Birbirinize her zaman duygularınızı ifade edin. Amaçlar oluşturun. Önemli konuları konuşmaktan çekinmeyin, çocuk, sorumluluklar, maddi kaynaklar, sorunlar gibi. Sadece pozitif değil, negatif yanları da konuşun. Anlaşmazlıklarda problemleri nasıl çözebileceğinize dair fikirler üretin.
Bütün bunların gerçekten önce kendini keşfetmekle, ne istediğini anlamakla ilgili olduğunu unutmayın. Eğer siz bir ilişkiden, kendinizden ve hayatınızdan neler beklediğinizi bilirseniz, yaşamın dertlerine, savurmalarına karşı koyabilirseniz ilişkinizde sağlam durur ve savrulmaz. Yoksa dengesini kaybeder ve dağılır. Bunları iyi organize edebilmek önce kendinizde başlar. Bu beceriyi öğrenip ilişkiye emek vermeli ve sevginizi bu şekilde hediye etmelisiniz. Bütün bunları ona verebilmeniz, dünyadaki en kıymetli hediyedir. Bu şekilde bir ilişki aramayın, bu şekilde bir ilişki yaratın. İlişkiniz üzerine çalışırsanız birbirinizi tamamlayan mutlu bir çift olursunuz.
Gerçek bir aşk yaşamak televizyondaki diziler, hikayeler ve masallar gibi değildir. İlişkilerin doğasında üzülmek, incinmek vardır. İncinebileceğinizi, kendinizden fedakarlık edebileceğinizi göze almadan ilişki yaşayamazsınız. Ancak eğer çabalarsanız yıllar sonraki evlilik dönümlerinizde bile hala bir sevgili gibi olmayı başarabilirsiniz.