09.12.2023 - 06:45 | Son Güncellenme:
Derleyen: Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr - İsviçre'nin Basel şehrinde İtalyan bir ailenin çocuğu olarak 22 Ağustos 1958'de dünyaya gözlerini açan minik Paolo, küçük yaşlardan itibaren hep doktor olma hayalleri kurdu. 1986 yılında İtalya'daki Pisa Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden tıp diplomasını alan Macchiarini, 1991 yılına gelindiğinde cerrahi alandaki yüksek lisansını tamamladı. Uzmanlığını ABD'de yapan, Fransa ve İspanya'da da çalışan İtalyan doktor yıllar içinde hem kendini geliştirdi hem de adını daha çok kişiye duyurdu. Özellikle 2008 yılından itibaren yaptığı kök hücre tedavisindeki çığı açan çalışmalarıyla alkış toplayan Macchiarini, kendi geliştirdiği yapay soluk borularına hastalardan elde edilen kök hücreleri naklederek umut dolu bir geleceğin kapısını aralama derdine düştü. Herkes, çığır açan çalışmalarından ötürü onu göklere çıkarmıştı. Ancak aslında işler pek de yolunda gitmeyecekti. Üstelik buz dağının görünmeyen kısmındaki büyük acıların başrolünde bir Türk kızı da vardı.
İLK YAPAY NEFES BORUSUNU GELİŞTİRDİ
2010'lu yıllar öncesinde çalışmalarına hız kazandıran İtalyan doktor için 2011 yılı ise ayrı bir öneme sahipti. Macchiarini, vücudun nakledilen yedek organı reddetmesini önlemek için hastanın kök hücrelerine batırılmış nefes borusunun plastik bir kopyasını kullanarak 2011 yılında dünyanın ilk yapay nefes borusunu geliştirdi. Aynı yıl Nobel Tıp Ödülü için aday gösterildiği konuşulan Macchiarini, Stockholm'deki Karolinska Enstitüsü'nde prestijli bir konuma yerleşti. Ancak bu kurumun adını kirletecek olaylardan kimse henüz haberdar değildi.
Rejeneratif tıp alanında öncü olarak gösterilen cerrah, özellikle yapay soluk borularının kullanımıyla tıp literatürüne geçmeyi başardı. 2010'lu yılların başlarında rejeneratif tıp denince akla ilk gelen isim olan doktorun Nobel Tıp Ödülü almasına kesin gözüyle bakılıyordu.
ÖZEL HAYATI DA HAREKETLİYDİ
Bilimsel araştırmalarıyla ses getiren Macchiarini'nin özel hayatı da hareketli geçiyordu. Avustralyalı televizyon yapımcısı ve gazeteci Benita Alexander'ı adeta büyüleyen İtalyan doktor, ondan 8 yaş küçük olan kadın için cömert hediyeler veriyordu. Daha sonra boşanacağı kocasına koyulan beyin kanseri teşhisi yüzünden zor günler geçiren Alexander ise kendisine şefkat gösteren Macchiarini'ye delicesine âşık olmuştu.
İtalyan doktor, gazeteci sevgilisine aralarında Papa Francis'ten dönemin ABD lideri Barack Obama'ya hatta Bill ve Hillary Clinton çiftine kadar pek çok ünlü hastası olduğunu anlatırken Alexander da görkemli bir evlilik töreni hayalleri kuruyordu. Macchiarini, kadına düğünleri için Elton John, Vladimir Putin ve John Legend'ı dahi getirebileceğini söylemişti.
'BEN DOKTOR DEĞİLİM, CIA AJANIYIM'
Ancak aslında her şey pek de göründüğü gibi ilerlemeyecekti. Gazeteci Alexander ile evlenen Macchiarini, bir süre sonra eşine sadık kalmayıp başka kadınlarla da birliktelikler yaşadı. Hatta bir keresinde Alexander ondan şüphelendiğinde, "Sana gerçekleri söylemedim. Ben aslında doktor değilim, CIA ajanıyım ve gizli bir görevdeyim" gibi akılalmaz cümleler kurdu.
BİR KURBANI DA TÜRK KIZI YEŞİM'Dİ
Özel hayatındaki dalgalanmalar, vahim olayların yalnızca başlangıç noktasıydı. Bu esnada yaptığı kök hücre destekli nefes borusu nakilleriyle de adını günden güne daha da geniş kitlelere duyuruyordu. Ancak ortada bir sorun vardı. İlk etapta göze çarpmayan bu problem zaman ilerledikçe daha da geniş kitleler tarafından fark edildi. Macchiarini'nin yapay soluk boruları naklettiği 8 hastadan 7'si ameliyat sonrasında dehşet veren acılara dayanamayarak yaşamlarını yitirdi. Üstelik hayatını kaybedenlerden biri de Türk vatandaşı Yeşim Çetir'di.
Van 100. Yıl Üniversitesi Sanat Tarihi 3. sınıf öğrencisi Yeşim Çetir ile İtalyan doktorun yolları 2012 yılında kesişti. 2011 yılında elindeki aşırı terlemeden kaynaklanan şikâyetle İstanbul'daki bir hastaneye başvuran Çetir, 7 Temmuz 2011’de koltuk altındaki ter bezlerinin alınması için ameliyat masasına yattı. Ancak bu ameliyatta yaşanan bir problem genç kadının hayatını tamamen değiştirdi.
METAL PARÇASI SOLUK BORUSUNU DELDİ
Ameliyat sırasında ciğerlere oksijen verilmesi için soluk borusuna yerleştirilen hortumlardan birinde bulunan ufak bir metal parçasının Yeşim Çetir’in soluk borusunu deldiği anlaşıldı ve bundan sonra, genç kız için zorlu yaşam mücadelesi başladı.
O dönem basında çıkan haberlere göre Türkiye’de tedavi imkânı olmadığı için sevk ile İsveç’e gönderilen Yeşim Çetir’in tedavisi için Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 4 milyon 500 bin İsveç kronu (yaklaşık 12 milyon lira) ödemede bulunduğu kaydedildi.
Bu operasyonların hiçbirinde Yeşim Çetir adına olumlu bir gelişme yaşanmayınca İstanbul’daki doktorlar, işçi emeklisi baba Hayrullah Çetir’e Prof. Dr. Paolo Macchiarini’nin uyguladığı kök hücre ile soluk borusu naklini önerdi. Böylelikle İtalyan profesör ile Yeşim Çetir'in yolları kesişti ve genç kadın, İtalyan doktorun hastalarından biri oldu. Yeşim'in ameliyatını gerçekleştiren Macchiarini, Floransa'daki Careggi Hastanesi'nde genç kadının sağlık durumu hakkında şunları söyleyecekti:
"İstanbul’da onu ilk gördüğüm zaman gerçekten çok endişelendim. Bize geldiğinde de yaşama ümidi yüzde 5’in altındaydı. Neredeyse ölüydü."
Solunum yolları hasar görmüş olan Çetir, İsveç'in başkenti Stockholm'deki ünlü Karolinska Üniversite Hastanesi'ne gitmiş ve operasyon geçirmişti. Ancak iddialara göre Macchiarini Yeşim Çetir'i kaderine terk etmiş, genç kadın yaklaşık 200 ameliyat geçirmek zorunda kalmıştı. Sonrasında ise hayata tutunamadı.
ASLINDA PLASTİK PİPETLERDEN FARKSIZMIŞ!
Hastaların vücutları yapay maddeye tepki veriyor, akciğer çökmesi, boğulma ve öksürük sırasında et parçalarını çıkarma gibi felaketlere sürükleniyordu. İddialara göre Macchiarini, yapay nefes borularını canlı insanlara nakletmeden önce üzerinde herhangi bir güvenlik incelemesi, hayvan testi veya deneme yapmamıştı.
Olayın perde arkasında, adeta kobay olarak kullanılan hastalara taktığı yapay soluk borularının sıradan plastik pipetlerden farksız olduğu ortaya çıktı. Yaşananların normal olmadığını fark eden Macchiarini'nin iş arkadaşları dehşet içindeydi.
HAYATLARINI KURTARMAK İÇİN YAPTIĞINI SAVUNDU
Diğer doktorlar, cerrahın ameliyat sonuçlarını yanlış bir şekilde sunarak raporlara geçirdiğini iddia etti ve hastaların durumuyla ilgili gerçek verilerin gizlendiğini ortaya çıkardı. 2016'da İsveç polisi, Macchiarini hakkında soruşturma başlattı. Fakat doktorun ihmalkârlığına dair kanıtlar yetersizdi ve suç, hastaların başka bir tedavi nedeniyle ölmüş olabileceği gerekçesiyle kanıtlanamadı. 2019'da İtalyan mahkemesi Macchiarini'yi görev kötüye kullanma ve belgede sahtecilik suçlarından 16 ay hapis cezasına çarptırdı, ancak Yüksek Mahkeme tarafından beraat etti. 2020'de bedensel zarar vermek suçundan mahkum edilen cerrah, 2023'te 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Macchiarini, tüm süreç boyunca nakillerin hastaların hayatlarını kurtarmak için yapıldığını savunmaya devam etti. Aralık 2023'ten bu yana Macchiarini'nin 11 araştırma makalesi geri çekildi. Geçtiğimiz günlerde Macchiarini'nin suç dolu hayatı 'Korkunç Cerrah: Bıçak Altında Aşk (Bad Surgeon: Love Under the Knife)' adıyla bir çevrimiçi video platformunda yayınlandı.
'Sahte doktor'dan ziyade 'hırsına yenik düşen doktor' profili çizen Macchiarini, ona İsveç'te büyük başarı kazandıracak projesi öncesinde aslında başarılı bir doktor olarak tanınıyordu ve saygı görüyordu. İtalyan doktorun fazla hırs kurbanı olmuş olabileceği ve egosunu törpüleyememesi üzerine 2010'lu yılların başından itibaren bocaladığı hâkim olan görüşlerden biri.