05.03.2019 - 13:27 | Son Güncellenme:
Yaş ilerledikçe kadının yumurta rezervindeki azalma ile birlikte yumurta kalitesi de düşmektedir. Bu nedenle normal yollarla ya da tüp bebek tedavisi ile gebelik oluşmuş kadınlarda ileri yaşta düşük oluşma riski de artmaktadır.
Genellikle iyi planlanmış tüp bebek tedavilerinde kadının yaşı 35’ten genç olsa da, her denemede başarı oranı yaklaşık % 60 oranındadır.
35-37 yaş grubunda başarı oranı % 45,
38-40 yaş arasında % 30,
40-42 yaş grubunda % 20 ve
42 yaş üzerinde ise %10 oranındadır.
Tüp bebek tedavisinde son gelişmeler başarı oranını artırmaktadır..
Bunun en güzel örneği sperm seçme yöntemlerindeki gelişmeler ile verilebilir. Daha önce, mikroenjeksiyon için kullanılan mikroskoplar spermi 400 kat büyütmekte ve sperm seçimi de bu büyütmenin sonucuna göre yapılmaktaydı.Günümüzde spermlerin seçimi için kullanılan IMSI uygulanması yani spermin özel bir mikroskop altında seçilip yumurtanın içine enjekte edilmesi işlemi ile sperm 6600 kat büyütülerek, spermin morfolojisinin daha iyi değerlendirilmesi ve gebeliği sağlayacak doğru spermin seçilmesi daha etkin hale getirilmektedir.
Laboratuvar koşullarında embriyoların sürekli izlenmesi yani ‘embriyoskop’ ile takip edilmesi de tüp bebekte başarıyı artıran bir diğer önemli faktördür.
Embriyoların genetiği incelenebiliyor
Genetik bilimindeki gelişmeler ise sağlıklı embriyoları ayırt edebilme imkanı sağlamaktadır. PGT yani preimplantasyon genetik tanı adı verilen bu uygulamada tüp bebek tedavisi ile elde edilen embriyolar ana rahmine yerleştirilmeden önce genetik yapıları incelenerek sağlıklı embriyoların seçilmesi amaçlanmaktadır.
Ayrıca genetik bozukluk nedeniyle oluşabilecek sorunlu gebelikler sonlandırılarak hasta bir çocuğun dünyaya gelmesi engellenmektedir.
Erkek faktörlü kısırlık sorununda ise sağlıklı ve DNA’sı en sağlam sperme ulaşmayı sağlayan mikro akışkanlı çipler sayesinde başarı oranı artmaktadır.
Gebeliği engelleyen nedenlere dikkat!
1. Tüp bebek yöntemi ile ilk uygulamada gebe kalmamış çiftlerden çok fazla endişe edilememelidir. Fakat 2 veya daha fazla başarısız tüp bebek uygulamalarında iyi kalitede embriyo verilmesine rağmen gebelik elde edilemiyorsa bu çiftlerin de ayrıntılı değerlendirilmesi gerekir.
2. Kadınlarda ‘rahimle ilgili bir sıkıntı var mı?’ diye rahim için yapışıklık, rahim içi miyom, polip gibi embriyonun tutunmasını engelleyen bir anormal durum varsa araştırılması gerekir. HSG veya histereskopi yöntemi ile problem varsa tespit edilip, tedavi uygulanır.
3. Tüplerde biriken sıvı rahim içine akarak embriyonun tutunmasını engellemekte veya gebelik oluştuğunda erken düşüklere yol açmaktadır. Bu durumlarda tüplerin laporoskopi yöntemiyle çıkarılması veya rahimle birleştiği noktadan bağlanması gebe kalma şansını yükseltmektedir.
4. Gebeliği engelleyen bağışıklık veya pıhtılaşma sistemine ait bozuklukların tespit edilmesi ve bununla ilgili kan tetkiklerinin yapılarak araştırılması gerekmektedir. Medikal tedavi ile bu sorun giderilmektedir.
5. Tekrarlayan başarısız tüp bebek denemelerinde kullanılan başka bir yöntem ise embriyoların 5. ve 6. güne kadar büyütüp rahime tutunma şansının artırdıktan sonra transfer etmektir. Blastokist denilen embriyoların tutunma şansı daha yüksektir. Ancak hastaların % 40’ı blastokist evresine ulaşamamaktadır.