"Neden korkuyoruz?"
Ya da merak ettiğiniz asıl soru "Nasıl korkmayız?" değil mi?
Gelin o zaman önce "korku"nun nasıl hayatlarımıza girdiğine ve bizi nasıl kontrol ettiğine bakalım.
Küçükken yürümeyi öğrenmeye başladık, düşe kalka ayakta durabiliyorduk. Sonra bir anda "Aman çocuğum dikkat, düşersin!" cümlesini duyduk. Not ettik, "Düşmemem gerek”. Belki düşmenin anlamını biliyorduk, belki de bilmiyorduk. Ama galiba kötü birşeydi, uzak durmalıydık.
Sonra biraz daha büyüdük, yavaş yavaş üzülme, acı çekme kavramları girdi hayatımıza.
"Afferim benim kızıma hepsi pekiyi" diye duyduk, üstüne öpüldük, koklandık. Hemen not aldık: "Notlarım iyi olursa beni severler" ama sadece bunu not almadık, farkında olmadan"Notlarım iyi olmazsa beni sevmezler" i de ekledik hafımıza.
Ve farkında olmadan "sevgi"yi, en temel gerçeği, yaşamın en gerçek en güzel duygusunu "hak etmemiz gereken", "şarta bağlı olan" bir duygu olarak tanımladık.
Sonra da korktuk! Ya sevmezlerse? Ya başarısız olursam? Ya istediğim gibi gitmezse?...
Bir oyuncağımız oldu, ilk oyuncağımızdı yanlışlıkla kırdık, “kaybetmek” duygusuyla tanıştık; çok üzüldük. O yaşta o üzüntümüzü iyileştiremedik, not aldık: “Ben elimdekini kaybederim, hata yaparım. Bir daha böyle acı çekmemek için birşeylere bağlanmayayım ve hata yaparsam üzülürüm” diye.
Yalnız kalmaktan, üzülmekten, acı çekmekten, hayal kırıklığı yaşamaktan, kaybetmekten, suçlu hissetmekten korktuk…
Ve bu korkularımızı iyileştirmediğimiz, onlardan özgürleşmediğimiz sürece onlar bizim sınırlarımızı belirlemeye başladı ve "Mutsuz olduk"!
-Yeni bir ilişki istedik fakat“Ya bu adamla da şimdi yürümezse” seslerini duyduk ve şans vermedik;
-“Bu iş yerinde herkes çok iddialı, başarısız olursam” diye korktuk ve o çok istediğimiz görüşmeye gidemedik, ya da gittiğimizde korkudan gerçek kapasitemizi gösteremedik;
-“Başarısız olursam beni sevmezler” diye korktuğumuz için işleri hep stres altında yaptık. Bu nedenle kapasitemizi yansıtamadık, işlerimizi büyütemedik, daha çok para kazanamadık...
Yani o eski hislerin hapsinden çıkamadık ve:
Korktukça elimizdekine daha çok sarılmaya çalıştık, onları kaybetmemeliydik!
Bizi çağıran hayallerimize yönelemedik çünkü gerçekleşmemesi halinde acı çekeceğimizden korktuk!
Daha önceki ilişkilerde üzüldük diye "bütün erkekler böyle" diye genellemeyi seçtik, kendimizi kapattık…
Kısacası "korktuk".
……
Ben bu döngüden çıktığımda GERÇEK MUTLULUĞU ve ÖZGÜRLÜĞÜ buldum! İstediğim eş, istediğim iş, istediğim hayat;)
"Korkularımı fark edip, onların yerine SEVGİyi seçtikçe DAHA MUTLU BİR SEVİL ile tanıştım!
Ben yaptım, siz de yapabilirsiniz!
"Korkunuzdan özgürleşin, sevgi frekansında yaşayın ve Mucizelere İzin Verin!"
Korkulardan Özgürleşip Mucizelere İzin Vermek için 7 Haziran’da online olarak gerçekleştireceğim eğitime katılabilirsiniz. Eğitim hakkında bilgi almak için ‘u ziyaret edebilir, sorunuz var ise bana iletebilirsiniz.
Daha az kork, Daha çok SEV ve Daha fazla İZİN VER
Sevgilerimle,
Sevil Eskicioğlu Özkal
Yaşam Koçu ve Motivasyon Konuşmacısı
Twitter: @SevilEskicioglu
Facebook: Sevil Eskicioğlu Yaşam Koçu