Mutlu Olmak İçin Nasıl Düşünmeli ve Hayata Nasıl Anlam Vermeliyiz ?
• Hayattaki her yaşantının ve her şeyin bir anlamı ve işlevi vardır. Hiçbir şey öylesine olmaz. İyi de olsa kötü de olsa her şey bizim için bir kazanca dönüşecek anlam ve tecrübe içerir. O halde yaşanılan her şeyin sadece zarar veya kayıp olduğunu düşünmemeliyiz. Yaşantıdaki olumlu katkıyı mutlak olarak görmeliyiz. Her şey bize bir şey katar.
• Bizim öğrenme, yaşantılar ve genetiğimizden gelen bir gözlüğümüz var. Bu gözlük bize her olayda negatifi veya mutsuz yönü veya tam tersini de gösterebilir. Bu nedenle kalıplaşmış bakış açımızı önce kabul etmeli sonra da onunla yüzleşmeliyiz.
• Bir olayın bizim üzerimizdeki etkisi, ona yüklediğimiz anlama göre değişir. Oysa içeriği, mantıkla ve kanıtla incelenmemiş olduğu için yüklenilen anlam ile yüklenen arasında ciddi dengesizlikler vardır. (Mesela; sensiz ben bir hiçim... Ondan ayrılırsam bir daha toparlanamam. Bu sınavı kazanamazsam hayatım mahvolur…) Bir şeye fazla anlam yüklediğimizi, onun bizim üzerimizdeki etkisi ile anlarız.
Eğer ondaki değişim bizi hemen etkiliyorsa o şeyin bizim hayatımızda çok fazla önemsendiği anlamı çıkar. Onu önemsememek yerine olması gereken kadar, ya da kaplaması gereken yer kadar alanı vermek lazım. Bir insanın her şeyiniz olması, sizin bir şey olmamanız anlamına gelir.O giderse de hiç olursunuz. O halde anlam yüklerken, bir insanın bizim hayatımızda çok değerli olmasında sorun yok. Sorun sadece onun değerli olmasıdır.
• Anlam yüklemek ciddi hayal kırıklıkları yaratır. Bu nedenle sizin beklentilerinizi karşılayamayacak kişilere anlamlar yüklememeniz gerekir. Romantik olmadığını bile bile romantik davranışlar beklemek gibi. Beklenti üzer. Kendi göreviniz ve sorumluluğunuz olan her şey sizin üzerinizde kalmalı, başkasına yüklememelisiniz.
• Bizi mutsuz eden bir düşüncenin mutlaka alternatif bir düşünce şekli vardır. “Akıllı insanın birden çok seçeneği vardır” düşüncesinden yola çıkarak farklı bakış açılarının olduğunu bilmeliyiz. (Arkadaşım bana selam vermedi. Bana değer vermiyor. Başka seçenekler düşünmeliyiz; Görmemiş olabilir, kırılmış olabilir, kızgın olabilir vb. gibi.)
• Bir olay hakkında yorum yaparken en az 4 farklı bakış açısı olduğunu kabul etmeliyiz. (Örnekten: acaba canı mı sıkkındı, acaba beni görmedi mi, acaba bana kırgın mı, acaba acelesi mi vardı? vb. gibi.)
• Her algının ve yorumun bir kanıtı olmalıdır. Kendi önyargılarımız, tek düze bakış açımız kanıt değil, teşhis, önyargı veya hipotezdir.
• Bir algı ve gerçeklik için hisler kanıt olamaz. Çünkü hisler duruma, zamana ve ruhsal yapımıza göre değişkenlik gösterir. O gün hisleriniz o olayda korku yaşar, başka zaman ise heyecan (hislerim bana bunu diyor, böyle hissediyorum vb. gibi.)
(Düşündüğün gibi Değil kitabımdan)
SERHAT YABANCI
Aile Evlilik Terapisti
Psikoterapist
SOSYAL MEDYADAN TAKİP İÇİN:
www.facebook.com/serhatyabanci
www.tewitter.com/serhatyabanci
www.instagram.com/serhatyabanci