Kadınlarda, yolun yarısında başlayan doyasıya cinsel yaşam isteği 40 yaşında zirveye ulaşıyor
Yılların eskitemediği 65 yaşındaki Tom Jones’un son hit şarkısı “you are my sex bomb" (benim seks bombamsın) şu günlerde tüm gençliğin dilinde. Seksilik, genç kalmak, erkeğinin gözdesi olmak her kadının içindeki arzu. Gençlik de seks hormonlarının kontrolü altında. Hangi yaşta hormonlarımıza nasıl hükmedebiliriz, buyrun okuyun!
Kadıköy Şifa Hastanesi’nden Jinekolog Dr. Aytuğ Kolankaya kadının yaşlara göre seks hormonlarını değerlendirdi.
Ergenlik çağındaki bir genç kızın östrojen artışıyla, göğüsleri büyür, kalçaları belirginleşir, erojen bölgelerinde tüylenme olur. Adet gördükten sonra her ay yumurtalıklar yumurta hücresi üretir. 20’li yaşlara gelindiğinde östrojen ve progesteron hormonları, beyinle 25 yıl kadar sürecek bir işbirliğine girerler.
Testesteron desteğiÖstrojen hormonu, vajinanın nemli ve kaygan olmasını sağlayarak kadını cinsel ilişkiye hazırlıyor. Dahası, ilişki sırasında kadının vajina duvarındaki damarlara daha fazla kan dolmasını sağlayarak, kadının uyarılmasını, ilişkiden zevk almasını sağlıyor. Kadınların cinsel isteğini artıran bir başka hormon da her ay yumurtalıklar ve böbreküstü bezleri tarafından salgılanan testesteron (erkeklik) hormonu.
Her beş kadından biriKadınların
yüzde 90’ı adet öncesi dönemde göğüslerde gerginlik, vücutta şişkinlik, aşırı yeme, başağrıları, tahammülsüzlük gibi durumlarla karşı karşıya kalıyorlar. Kadınların yüzde 20’lik kısmı ise adet dönemini ağrılı bir şekilde geçiriyor.
30’lu yaşlarHayatın en yoğun tempolu yaşandığı 30’lu yaşlarda, vücut daha fazla yorulmaya başlar ve buna bağlı olarak seks hormonları da düzensiz salgılanır. Örneğin adet öncesi dönem bazı kadınlar için, 20’li yaşlarda ağrısız geçerken, 30’lu yaşlara gelindiğinde fazla stresli bir iş veya ev hayatı yüzünden, ağrılı geçebilir. Bu dönemde her zamankinden daha fazla sağlıklı olmaya, düzenli beslenmeye ve egzersiz yapmaya ihtiyacınız vardır. Bu yaşlarda kadınlar cinselliği doyasıya ve özgürce yaşamanın tadına varırlar, seks hayatları düzene girer.
Haftada bir seksİstatistikler haftada bir cinsel ilişkide bulunan kadınların kandaki östrojen seviyelerinin yükseldiğini gösteriyor. Bu durumun da, kalp - damar dolaşım sistemini düzene sokmaktan tutun da, baş ağrılarının giderilmesine kadar pek çok faydası bulunuyor. 30’lu yaşların ortalarından sonlarına doğru hormonların düzensizleşmesi nedeniyle, adet dönemi öncesi sıkıntıları da artıyor.
40’lı yaşlar35 yaşından 40’lı yılların başlarına kadar kadınlar seks hayatlarının doruğunu yaşarlar. Ancak 40 yaşından itibaren, premenopoz denen menopoz öncesi döneme girilmesiyle hormonlarda hızlı bir değişim olur. Bu hızlı değişimle östrojen hormonu azalır, ateş basması, terleme, geceleri uyuyamama kadınların sık sık şikayet ettiği durumlardır. Adetten kesildikten yaklaşık bir yıl sonra da kadınlar menopoza girerler. Artık yumurtalıklardan progestoren ve östrojen üretilmemeye başlar.
Östrojen hormonunun azalması kadınların seks arzusunun tamamen kaybolmasına neden olmaz, hatta çoğu kadında yumurtalıklar, seks arzusunun en büyük kamçılayıcısı olan testosteronu üretmeye devam eder. Araştırmalar kadınların menopoz öncesi dönemde, sekse olan arzularının, eşleriyle bir problem yaşamadıkça aynen devam ettiğini gösteriyor.
Östrojen tehlikesi
Göğüs kanseri riski artıyorYetİŞkİn bir kadının seks hormonları, her ay sistemli bir şekilde salgılanır. Ancak fizyolojik ve psikolojik nedenlerden dolayı hormonlarınız dengesiz salgılanabilir. İşte bu zamanlarda neler oluyor gelin görelim:
Yüzde aşırı kıllanma, sivilceler, düzensiz adet görme ve hamile kalamama durumu androjenlerin fazla miktarda çalıştığının göstergesidir. Normalde her ay rahim etrafını çevreleyen zar dokusu, beyinden gelen hormonal sinyallerle faaliyete geçer. Hormonlardaki değişimler, rahim zarının iltihaplanmasına neden olabilir. Östrojen hormonunun uzun süre vücutta faaliyet göstermesi, göğüs kanserine davetiye çıkarabilir. Araştırmalar 12 yaşından önce adet görmeye başlayan, menopoza 50’li yaşlardan sonra giren, geç doğum yapan veya hiç doğurmayan kadınların, vücutlarında uzun müddet östrojen salgılanması nedeniyle, göğüs kanseri risk grubuna dahil olduğunu gösteriyor. Depresyon, hızlı kilo verdiren rejimler, tiroid bozuklukları hormon dengenizi bozar. Hormon dengesi bozulan kadınlar düzensiz adet görmeye başlar.Böyle zamanlarda her ay düzenli olarak vücut dışarısına atılmayı bekleyen kan, menstural kanama olmayınca, yumurtalıklardaki ufak keseciklere dolar. Bunun sonucu polikistik over sendromu denilen, yumurtalık kistleri oluşur.