Kişisel gelişim için bazı öneriler
Astrolojik haritamızla tanışmak ve kendimize aynada bakabilmek bize daha büyük bir olgunluk ve anlayış getirebilir. Haritamız hayatımız hakkında önemli bilgiler verir. Güçlü ve zayıf yönlerimizi görmemize yardımcı olabilir. Ancak çoğu zaman kendi zayıf ya da zararlı yönlerimizi edindiğimiz hayat tecrübelerindeki dersler yolu ile ve özellikle de kişisel dönüşüm aracılığı ile gelecektir. Kişisel dönüşüm sözde kolay gelebilir ancak hayat boyu sürecek bir çabadır. Çoğu zaman insanlar hayatlarının belirli cephelerinden şikayet ederler. Çocukluktan ve aileden gelen problemler, iş hayatında istenen başarıyı elde edememekle ilgili sıkıntılar, aşk ve evlilik hayatındaki mutsuzluklar ya da farklı konularda şikayetler astrologların her zaman karşılaştıkları konulardır. Bununla birlikte, pek çok problemin çözümünde kendimizi tanımak ve kendimizle daha objektif bir ilişki kurmak çok zordur. Kendi hayatımızla ilgili istekler ve aynı zamanda kendi içimizde bir türlü bağdaştıramadığımız arzularımız bir araya geldiğinde kişi ne yapacağını, nereden başlayacağını bilemez.
Bir astrolog kişinin hayatındaki temel noktaları aydınlatabilir ancak bunları çözemez. Zira anahtar sorun sahibinin kendi elindedir. Özellikle duygusal hayatımızı, ilişkileri ve aşkı ilgilendiren konularda yaşanan açmazlar, çelişkiler ve huzursuzluklar 30’lu yaşlardan ziyade, 40’lı yaşlarda daha rahat anlaşılmaya başlanabilir. Zira 30’lu yaşlarda özellikle bizi duygusal açıdan etkileyen süreçleri anlayabilecek tecrübelerden ve anlayışlardan yoksunuzdur. Muhtemelen 35’inden sonra yavaş bir aydınlanma içine girmeye başlarız. Ancak kendimizi daha iyi tarttığımız ve neler yapıp neler yapamadığımızı anlayabilemiz 40-45 yaş arasındaki olur ki biz bu döneme astrolojide orta yaş krizi deriz.
Örnek olarak, kariyer alanında sıkıntılar yaşayan bir kişiyi ele alalım. Astrolojik haritada bu durum farklı göstergelerle anlaşılabilir. Haritada Güneş’in zayıf bir konumda olması, örneğin Satürn’le ve Mars’la olan sert açıları ya da hiç açı yapıyor oluşu, yükselen burç yöneticisinin 12. Evde olması, Jüpiter ve Satürn’ün haritada yetersiz kalması, çoğu zaman kişinin yeterli istence, kararlılığa sahip olamadığını hatta ne istediğini tam olarak bilemediğini anlatıyor olabilir. Ancak çoğu zaman kişi pek çok şeyin dışarıdan gelmesini ve kendilerini pek değiştirmeden, istedikleri şeylerin onlara hazır gelmesini bekler. Böyle bir durum gerçekte tekrar eden problemler ve sürekli ertelenen, sadece heves olarak kalan şeylere yol açar. Herhangi bir problemi çözmek, kişinin bunu gerçekten istemesi ve bu yönde çaba sarfetmesi ve aslında kendisini dönüştürmesi ile mümkün olabilir.
Her şey bizde başlar
Çoğumuzun fark ettiği gibi, yolunda gitmeyen bir şeyi değiştirebilmek için önce değişime kendimizden başlamamız gerekir. Benzer durumlar, ilişkilerimizde de görülebilir. Eğer hayatımızda birbirini tekrar eden benzer problemler yaşıyor isek, bunun çözümü ilişkilerinden kendisinden çok kişinin kendisinde yatar. Kimi zaman danışanlar peki ne zaman aşkta mutlu olacağım, ne zaman istediğim şeye kavuşacağım diye sorarlar. Bunun olumlu yanıtı kendi kendine gelmez. Hayat sadece şans ve fırsatlardan ibaret değildir. Eğer biz kendimizle açık ve dürüst bir ilişki kurabilirsek, o zaman kendimizi yenileyebileceğimiz, dönüştürebileceğimiz bir zemin yaratabiliriz. Hayat karşımıza sürekli yeni imkanlar sunar. Yaşımıza ve olgunluğumuza göre, yeni seçimler yapabilir ama aynı zamanda kendimizi en iyi şekilde gerçekleştirebileceğimiz yeni yollar yaratabiliriz. Bekleyerek, dışarıdan umarak sadece problemlerimizi ertelemiş oluruz. Hatta kimi zaman hayat bizi köşeye sıkıştırdığında, belki bu adımı atabilecek cesareti ve kararlılığı bulabiliriz. Kişisel gelişimimiz sıklıkla travmalarla, kayıplar, belirli bir içsel değişimi gerçekleştirdiğimizde hız kazanır. İşte bu açıdan, astroloji şimdiki aklım olsaydı böyle yapmazdım dememek için bize altın bir anahtar olabilir. Her şey bizde başlar.