1977 yılında Charles Kowal tarafından keşfedilmiş olan Kiron klasik bir gezegen olmamakla birlikte, astrologların dikkatini çeken bir gökcismi oldu.
1977 yılında Charles Kowal tarafından keşfedilmiş olan Kiron klasik bir gezegen olmamakla birlikte, astrologların dikkatini çeken bir gökcismi oldu. Kimilerine göre bir kuyruklu yıldız olarak görülen bu küçük gezegenin Güneş etrafındaki yörüngesi oldukça eğik olup Uranüs’a kadar uzanmakta, sanki klasik gezegenlerle, dış gezegenler olan Uranüs, Neptün ve Pluto arasında bir köprü olduğu düşünülmekte. Kiron, Grek mitolojisinde yaralı şifacı kimliği olan bir santora (yarı beygir, yarı insan yapısında) karşılık gelmekte. Melanie Reinhart ve Barbara Hand Clow gibi astrologların çalışmalarında Kiron, insan psikolojisinde çocukluk yaşlarında edinilen bir yara neticesinde kişinin bu yara ile olgunlaşma, yarayı iyileştirmeye çalışırken, kişisel düzeyde kendini gerçekleştirme ve bütünleşme sürecinin bir hikayesi olarak ele alındı. Astrolojik haritamızda Kiron’un bulunduğu burç, ev ve yaptığı açılar, hayat içinde varoluşsal bir yarayı temsil etmekte ve bu yara hiçbir zaman iyileşmese bile, büyük bir yetenek, kişinin kendisinden çok başkalarına sunabileceği yaratıcı bir yön olarak görülmekte.
1968-1976 doğumlular dikkat!
50 yıllık bir döngüsü olan Kiron, 17 Nisan’da Koç burcuna ilerlemiş olarak. Kuşkusuz bu yeni bir döngünün başlamasına da işaret etmekte. Kiron en son 1968-1976 yılları arasında Koç burcundan geçmişti ve şimdi bu yıllar arasında doğanlar, önümüzdeki dönemde 50’li yaşlarına varırlarken, kendi kişisel hikayelerinde önemli bir yaralanma temasını olgunlaştırmaya ve anlamaya başlıyor olacaklar. Peki Kiron Koç’ta, 1968-1976 yılları arasında doğanlar açısından nasıl bir psikolojik yaralanmayı temsil ediyordu ?
Kiron Koç burcunda, erken yaşlardan itibaren hayatla tek başına mücadele etme, kendini kurtarırken, başkalarına kahramanca bir örnek olma yönünde tecrübelere işaret eder. Koç eril bir burç olduğu için, Kiron’u Koç burcunda olan kadınların hayatında, ister istemez bir erkek gibi olma, sanki aileyi kurtaran bir kahraman olma hikayesi vardır. Çoğunlukla bu durum, baba figürünün eksikliği, yetersiz kalması, hatta ailede daha büyük erkek kardeşler olsa bile, onların da zayıf ve yetersiz kalmasından dolayı, kız çocuğunun tek başına üstlenmesi gereken zorlukları olduğu anlamına gelebilir. Kuşkusuz bu durum, pek çok kadının olgunluk yaşlarında, kendi kadınlıklarını ihmal etmelerine ve adeta bir savaşçı haline dönmelerine yol açmış olabilir.
Halbuki, şimdi 50 yaşlarına doğru ilerleyen bu kadınlar (2027’ye kadar) artık çocuklukta edinmiş oldukları bu psikolojik kalıbı anlama ve kabulenme yönünde yeni bir bilinç eşiğine doğru ulaşmaktalar. Doğal olarak bu süreçte, belki de en önemli unsur, artık güçlü ve tek başına kalabileceklerini göstermek değil, doğrudan kendilerini gerçekleştirme yönünde atacakları yeni adımlarda yatmakta. Her zaman güçlü olma, çoğunlukla erkeklerden beklenen kendi kendine yeterli olma, savaşçı olma, herkesi kurtarma gibi erkek rolleri üstlenmekten çok kendi kimliklerini bu eksiklik duygusundan temizleyerek ilerlemek, olgunlaşmak durumundalar. Bu süreçte, tam 50 yaşında ortaya çıkan değişikliklere göz atmak büyük bir farkındalık yaratabilir. Böylece, Kiron’u Koç burcunda olanlar, hayatla giriştikleri sürekli mücadeleden bir adım uzaklaşarak, yaşadıkları bu yaranın farkına varabilirler. Aynı zamanda, bu yara kalıbını daha yaratıcı ve gerçekten de 50 yıldır geliştirmiş oldukları öncü, kendi kendine yeten ve mücadele eden tavrıları ile özgün ve farklı bir örnek olabilirler. Kiron’u Koç burcunda olan kişilere örnek olarak Colette, Gertrude Stein, Margaret Thatcher, Gustave Flaubert, Jack London, Fazıl Say, Mohandas Gandhi, Marine Le Pen, Melina Mercurie, II. Elizabeth, Uma Thurman isimleri verilebilir.