Astrolojik haritamızda Ay’ı anlamak duygusal mutluluk ve denge için çok önemlidir
Astrolojik açıdan Ay mutluluğun en önemli anahtarıdır. Haritamızda Ay’ın neler açıkladığını anlamadan çok fazla ileriye gidemeyiz. Zira Ay hem duygusal ihtiyaçların, hem de bebeklikten hatta anne karnından itibaren ördüğümüz koşulların işaretidir. Erken yaşlardan itibaren annemizle ilişkimiz gelecekte bir birey olarak kendi duygularımızı nasıl anlayabileceğimizi, kendimizle nasıl bir ilişkide olabileceğimiz konusunda önemli bilgiler verir. Kendimizle ilişkimiz duygusal mutluluğumuz açısından temel unsurdur. Kendi duygu durumumuzu anlayabilecek bir farkındalık geliştirmek, başta ailemizle ve yakın çevremizle ilişkimizi anlayabilmek için de önemlidir. Çoğunlukla görüşmelerimde kişilerin kendilerini duygusal açıdan yeteri kadar anlayamadıklarını gözlerim. Bu durum olaylara yüzeysel bakış, hızlı çözümler üretip sanki her sorunun kişinin dışında sadece kendi çevresinden kaynaklandığını sanan, çocuksu ve hiç de olgun olmayan bir tutumun göstergesidir. Gençlik bu durum normal karşılansa da, 30-40 yaşlar arasındaki pek çok yetişkin de benzer duygusal zayıflıklar ve kendileri ile ilgili farkındalık eksikliği içerisinde olabiliyor. Aslına bakarsanız kendimizi anlama sürecimiz tam anlamıyla, 40-50 yaşlar arasında olgunlaşıyor. Astrolojiyi yakından takip edenler bilirler, 40-45 yaş arası, özellikle 42-43 yaş arası “orta yaş” krizi dediğimiz, kişinin kendi sınırları ile yüzleştiği çok önemli bir gelişim dönemidir. Bu çağa gelen kişiler artık kendileri ve kendi sorunları ile yüzleşmek konusunda çok önemli bir olgunluk duvarı ile karşılaşırlar.
Astrolojik bakımdan, duygusal problemleri teşhis etmek, anlamak ve tanımlamak Ay’ın bulunduğu ev, burç ve yaptığı açılarla kolaylıkla görülebilir. Ay’ın 6., 8. ve 12. Evde olması duygularımızla temas etmek ve kendi duygusal açmazlarımızı anlamak açısından oldukça dikkat çekicidir. Özellikle bu evlerde Ay kendini duygusal açıdan rahat hissedememe, ait olamama ve güvende hissedememe ile ilgili ipuçlarına işaret eder. Altıncı evdeki Ay duygusal açıdan kendini zayıf ve yetersiz görme ve bunu ancak kendi mutluluğunu başkalarına köleleştirerek elde etme, altta kalmaya razı göstererek elde etmekle ifade edebilir. Doğal olarak bu durum yetişkinlikte önemli yetersizlik hislerine, acı çekmeye hatta psikosomatik hastalıklara yol verebilir. Sekizinci evde Ay’ı olanlar hayatla, özellikle başkaları ile sürekli bir güreş halindedirler. Bu kişiler duygusal mutluluğu başkalarının kaynaklarında, onlarla toptan duygusal bir bütünleşme yolunda ararlar ancak bu hiçbir zaman pek mümkün olamayacağı için, kişi sonuçta güvensiz, çaresiz ve başkalarının koşullarına bağlı kalan, çok kırılgan, endişeli ve korku içinde kalan duygusal ihtiyaçlara neden olur. Bu kişiler için kontrol etmek, sonunda manipülasyona açık kalmak ve kontrol edilmekle sonuçlanabilir. Onikinci evde Ay’ı olanlar ise çocukluk yaşlarından itibaren duygusal bir fanus içinde kalmış gibidirler. Kimi kontroldışı olaylar, çocuklukta yaşanan izole edici durumlar, annenin çok önemli ama aynı zamanda zayıf durumu çocuklukta tanımı zor travmalara işaret edebilir. Kişinin kendi duygusal hassasiyetini, ihtiyaçlarını bir türlü görememesi aslında çok hassas ama dışarıdan bakıldığında sanki hiç duygusuz ya da duygusal açıdan dengesiz gibi görünmesine neden olabilir.
Bu evler dışında, Ay’ın başta Satürn, Mars, Uranüs, Neptün, Pluton ve Kiron’la açıları da duygusal dengemiz ve mutluluk açısından kritik sonuçlar getirir. Ay’ın bu gezegenlerle birleşimine, kare ya da karşıt açılarına özellikle dikkat edilmelidir. Satürn’le açılar mahrumiyet, aşırı katılık, kontrolle ilgilidir. Mars’la açıları dengesiz, şiddet ve öfke içeren deneyimlere, manya eğilimini gösterebilir. Uranüs’le açılar kopukluk, anneden uzak büyüme, tahammülsüzlük, yabancılaşma, Neptün’le açıları sıklıkla annenin duygusal zayıflıklarının kurbanı olma, duygusal alanda sınırlar çizememe, gerçekçi olamama, Pluton’la açıları duygusal baskıya maruz kalma, karanlık deneyimler, güçlü ama aynı zamanda çok kırılgan ve zayıf olma koşulları getirirken, Kiron’la açılarında duygusal yaralanma, beslenememe, çocuklukta yeteri kadar korunamama ve anneye yönelik bir komplekse işaret edebiir.
Kısaca, duygusal mutluluğumuzun anahtarı astrolojik haritamızdaki Ay’ı anlamak ve işaret ettiği ihtiyaçları merhametli bir bakış açısıyla değerlendirmekte yatar. Kuşkusuz bu bilgiler psikologlara ve insana yönelik işler yapanlara önemli çıkış yolları sunabilir.