İçinden geçtiğimiz bu zor süreci anlamaya çalışalım.

Sevgili okurlar, isterseniz 100 yaşına basalım, içimizde her zaman bir çocuk vardır. Bu çocuk gelişme ve öğrenmeye en açık yanlarımızdır. Bu çocuk ümit eder, küsse de hemen barışır ve hayata yeni yollardan bakmanın yolunu bir şekilde bulur. Bu çocuk aynı zamanda yaralıdır, anlaşılmak ve kabul edilmek ister, duyulmak ister. Hayatımız boyunca bu çocuğun sesini duyarız ancak böyle büyük depresyon zamanlarında, içimizdeki çocuk da korkar ve iyice sessizleşmeye başlar.

Bu çocuk yaratıcılıktır, yeni bir şeyler yaratma ve yeniden ayağa kalma gücümüzdür. İçimizdeki çocuğu yeteri kadar duyamadığımızda her şey daha sıkıcı, monoton ve renksiz hale gelecektir. İçimizdeki çocuğu korkuttuğumuzda hiçbir şey yapamaz hale gelir, kaskatı kesiliriz. Özgüvenimizi, yaratıcı yönlerimizi artık göremez oluruz. Yeniden başlamakta çok zorluk çekeriz çünkü ışığımızı, ümidimizi kaybetmiş oluruz. Ama korkmayalım, içimizdeki çocuğu yeniden uyandırabilir, yaşam enerjimizi yeniden talep edebiliriz. Travmalar, kayıplar ve ümitsizlikler içsel gücümüzü zayıflatsa da, hayat her zaman yeni başlangıçlara ve döngülere açılır. Yasımızı tuttuktan sonra içimizden yeni bir ışık sızmaya başlar.

Haberin Devamı

İçimizdeki çocuğun duyguları, ümitleri ve gelecek yönünde her zaman bir cesareti vardır. Bu kavramı kendi teorisinde kullanan ilk düşünürlerden birisi Carl Jung’tur. Ruhsal yönde iyileşmemizin en temel yolu içimizdeki çocuk ile yeniden temas kurmak ve ona anlayışla ve şefkatle yaklaşmaya başlamaktır. İçimizdeki katılıkları, korku ve karmaşa ancak bu şekilde çözmeye ve ruhsal anlamda yeniden doğuma hazırlanabiliriz. İçimizdeki çocuk bizim tüm potansiyelimizi, kendimizi gerçekleştirme kapasitemizi temsil eder. Çocukken geçirdiğimiz travmalar, krizler ve endişeler yetişkin hayatımızda sürekli karşımıza çıkan kalıpları, çoğu zaman aşmakta zorlandığımız yönlerimizi gösterirler. İçimizdeki çocuğa yönelerek, onu dinleyerek yeniden canlanabiliriz. Eğer bu çocuk öfkeli ise, öfkesini anlamak için ona kulak vermemiz ve yeni bir denge kurmamız gerekir. Bu çocuğun iyileşme yolu aynı zamanda hayatımızdaki korkuların, karmaşaların ve engellerin ortaya çıkarılması ile ilişkilidir. Geçmişten kalan tüm anıları, kişisel hafızamızı açığa çıkararak yanlış şartlanmaları ya da blokajları ortadan kaldırmaya başlayabiliriz.

Haberin Devamı

Ülkemiz de bu süreçte büyük bir travmayı, acıları ve yaraları iyileştirmeye çalışıyor. Astrolojik sembolizmde duygularımızı, ihtiyaçlarımızı ve geçmişle olan bağımızı açıklayan gösterge Ay’dır. Ülkemizin ilerletilmiş haritasında Ay uzun bir süredir 8. evde ilerliyordu. Bu ev krizleri, korkuları, ölüm ve yeniden doğum temalarını anlatan alandır. 25 Mart 2023’ten itibaren Ay’ın 8. evden çıktığını, daha fazla öğrenme, keşfetme ve yeni ufuklara açılma alanı olan 9. Eve (Balık) ilerlediğini göreceğiz. Ay bu konumu ile şifalanmaya, acılarını anlamaya ve akış kalmaya daha açık hale gelecek. Ülke olarak içinden geçtiğimiz bu çok zor dönemde içimizdeki çocukla, duygularımızla, isteklerimiz ile yeniden temas kurmaya başlayabiliriz.

Haberin Devamı