Çocuk isteyen ancak yapılan araştırmalar sonucunda tüp bebek tedavisi gerektiği kararına varılan çiftlerin tedavileri farklı tüp bebek merkezlerinde gerçekleşmektedir. Jinekolog, ürolog, embriyolog, hemşire ve farklı danışmanlardan oluşan bir ekibin yakın işbirliği ile bu tedavi gerçekleşir. Bu süreçte çiftin muayenesi, hangi tedavi protokolüne başlanacağı, tedavi sürecinde kadının ilaçlara verdiği yanıtın ultrasonografi ve hormon değerleri ile birlikte takip edilip ilaç dozlarının tekrar ayarlanması, yumurta toplama zamanının belirlenmesi ve yumurtaların alınması hekimin kontrolündedir. Sonrasında ise alınan bu yumurtaların klasik tüp bebek ya da mikroenjeksiyon yapılarak embriyo haline gelmesi, çoğul gebeliklerin önlenmesi açısından 1 ya da 2 embriyo seçilebilecek şekilde blastosist (5. Gün) aşamasına kadar kültürün devam ettirilmesi de embriyoloğun sorumluluğunda laboratuvar ekibinin işidir. Günümüzde kabul edilmektedir ki Tüp bebek tedavisinin başarısında laboratuvar koşulları çok kritik bir rol oynar. Laboratuvardan maksimum verimin elde edilmesi öncelikle iyi planlanmış bir düzenli bir laboratuvar, ileri teknolojik ekipman, deneyimli embriyologlar, titiz bir çalışma ve ciddi bir kalite kontrol sisteminin kurulması ile mümkündür. Başarıyı belirleyen unsurlar her zaman detaylarda gizli olduğundan çalışma ortamı ve cihazların düzenli ve sık aralıklarla kontrol edilmesi ve aksaklıkların anında giderilmesi zorunludur.
Düzenli kontrol ve sterilizasyonun esas olduğu embriyoloji ve androloji laboratuvarlarında tanı ve tedavi amacı ile gerçekleştirilecek tüm işlemler ulusal ve uluslararası belirtilen standartlara uygun olarak denetlenmektedir. İdeal koşulların devamı açısından laboratuvara giriş çıkışlar minimumda tutulmakta ve yalnızca görevli personel uygun giysiler ile laboratuvara girebilmektedir. Laboratuvardaki kullanılan cihazların bakım ve kalibrasyonlarının uygun periyotlarda teknik bilgiye sahip kişilerce yapılması da gereklidir. Günlük temizlik ve kalibrasyon kontrolleri sabah işlemlere başlamadan önce düzenli olarak yapılmalıdır.
Embriyoların muhafaza edildiği inkubatör adı verilen koruyucu cihazların CO2, O2 nem ve su seviyeleri sürekli olarak kontrol edilir ve sapma görülüyorsa hemen müdahale edilir. Artık birçok laboratuvarda embriyolar her an kamera sistemleriyle izlenebilmekte ve ana rahmine tutunma ihtimali en yüksek olan embriyolar titiz bir şekilde seçilmeye çalışılmaktadır. Aynı şekilde yumurta, sperm ve embriyoların işlem gördüğü steril hava akımlı kabinlerin ısıları, buzdolabı ısıları, mikroenjeksiyon yapılan mikroskop yüzeylerinin ısıları günlük kontrol edilip denetlenir.
Laboratuvarın hava kalitesi de aynı şekilde çok önemlidir. Havalandırma sistemi tüp bebek merkezine özel olarak, binadan ayrı tutulmaktadır. Merkezlerdeki HEPA filtrelere ek olarak CODA filtreler ve uçucu organik bileşikler için de özel VOC filtrelerin kullanımı laboratuvarın hava kalitesini yükseltecektir. Embriyoların büyütüldüğü kimyasal ortamların her yeni gelen siparişte pH değerleri ölçülür gerekiyorsa inkübatör ayarları tekrar yapılır. Kullanılan malzemelerin embriyo canlılık testlerinin de mutlaka yapılmış olması gereklidir. Embriyoların dondurulmuş olarak saklandığı tankların sıvı azot seviyeleri haftada 2 kere kontrol edilmeli belli seviyenin altında ise azot eklenmelidir.
Tüm bu parametrelerin düzenli günlük kontrolü perfomansın ve başarının artması için büyük önem taşımaktadır.
Ancak en önemli koşul, insan faktörü yani kalite kontrolünü gerçekleştirecek ve değerlendirecek Tüp Bebek ekibinin eğitim ve tecrübesidir.
Sonuçta birçok ülkeden Türkiye’ye tüp bebek tedavisi için gelen yabancı hastaların sayısının gün geçtikçe artması da ülkemizin bu konudaki başarısının en açık göstergesidir.
Bol bebekli, sağlıklı günler dileğiyle..
Doç. Dr. Selman Laçin