Günümüzde 5 milyondan fazla insanın tüp bebek tedavileri sonrasında dünyaya geldiği biliniyor. Yine biliyoruz ki bu insanların bir kısmı ana rahmine yerleşmeden önce yaşamlarının ilk aylarını (ya da yıllarını..) –196 derecede sıvı nitrojen içinde geçirdiler ve daha sonra ısıtılarak ana rahmine yerleştirildiler.
Bilim kurgu romanlarına da sayısız defalar konu olan “insanın dondurulması” ve “tekrar canlandırılması” aslında yaşamın başlangıcındaki az sayıda hücreye sahip olunan ilk 5-6 günlük dönem için mümkün ve yaygın olarak da uygulanıyor.
Günümüzdeki tüp bebek tedavilerinin ayrılmaz bir parçası olan “kriyobiyoloji” yani yaşayan organizmaları dondurma bilimindeki gelişmeler sayesinde artık transferlerin yaklaşık beşte birinin bu dondurulup çözülen bebeklerle yapıldığı tahmin ediliyor.
Türkiye’de tüp bebek yönetmeliğinde 2010 yılında yapılan değişiklikle çoğul gebeliklerin önlenmesi amacıyla 35 yaşından genç bayanlarda ilk iki tedavide sadece birer tane bebek transferi yapılma zorunluluğu getirilmişti. Bu tarihten itibaren de doğal olarak merkezler daha fazla oranda dondurma teknolojilerini kullanmaya başladılar.
Aslında embriyoların dondurularak saklanması ve daha sonra kullanılması uzun yıllardan beri ülkemizde ve tüm dünyada başarıyla uygulanmaktadır. Dondurmanın en sık uygulama nedeni transfer sonrası fazla embriyoları saklayarak gebelik oluşmadığında veya doğum yapıldıktan sonra tekrar gebelik isteği olduğunda çifte kolayca yeniden gebelik şansı vermektir.
Ancak son yıllara kadar klasik bilgi olarak taze transferlerin daha üstün sonuç verdikleri kabul edilmekteydi. Önceki yıllarda dondurma sonrası embriyo canlılık oranları şimdiye göre daha düşüktü. Ancak günümüzde uygulanan gelişmiş dondurma teknikleri ile embriyoların çözüldükten sonra tekrar canlanma oranları artık yüzde 90’ların üzerindedir.
Tüp bebek tedavisinde başarı, transfer edilen embriyonun ya da embriyoların rahim içine tutunması ve yaşamlarını doğuma kadar devam ettirmeleridir.
Rahim içine transfer edilen embriyonun tutunmasını etkilediği bilinen 3 ana faktör vardır:
Transfer edilen Embriyonun sağlığı
Rahim içinin durumu
Transfer edilen embriyo ile rahim içi dokusunun arasındaki uyum ve bunu etkileyecek dış faktörler
Tutunma penceresi ya da dönemi denilen ve rahim içi dokusunun hormonların etkisi ile embriyonun yerleşmesine izin verdiği bir dönem vardır. Bu dönemden önce veya sonra embriyo transferi yapıldığında rahim içi dokusu embriyoyu muhtemelen kabul etmeyecek ve gebelik oluşmayacaktır. Yüksek embriyo kalitesi varsa ve uygun dönemde embriyo transferi yapıldığında tüp bebek tedavisinde gebelik şansı elbette yüksek olacaktır.
Tüp bebek tedavisinde son yıllarda getirilen birçok yenilik ve uygulama gebelik şansını artırmıştır. Embriyo dondurma da günümüzde bu yöntemlerden biri olarak görülmektedir.
Taze tüp bebek transferinde kullanılan yumurta uyarıcı ilaçların etkisi ile yumurtalıklardan üretilen östrojen hormonu fizyolojik dozların üzerine çıkmaktadır. Bu yüksek seviyeler endometrium dediğimiz rahim içi zarını gebelik için olumsuz olarak etkileyebilmektedir. Yine erken yükselen progesteron hormonu etkisi ile embriyo ve rahim zarı arasında transfer sırasında bir uyumsuzluğa da yol açabilmektedir.
Yine bazı araştırma sonuçlarına göre yüksek dozda ilaç kullanılan tüp bebek tedavilerinde rahim iç zarında birçok gen normalden fazla çalışmakta ve sonuç olarak da implantasyon yani embriyo tutunmasını olumsuz olarak etkileyebilmektedir.
Dondurulmuş embriyo transferinde ise rahim içi zarı daha doğala yakın hormon seviyeleri ile hazırlanır, yüksek östrojen ve progesteronun endometrium üzerine olumsuz etkileri olmadığı için de rahim içinin embriyoyu kabul etme şansı artar.
Son yıllarda çeşitli ülkelerde yapılmış dondurulmuş embriyo transferi ile taze embriyo transferlerini karşılaştıran çalışmalar değerlendirildiğinde dondurulmuş embriyo transferlerinde gebelik oranları benzer hatta kimi çalışmalarda ise daha yüksek bulunmuştur.
Ayrıca bazı çalışmalarda dondurulmuş embriyo transferi yapılan hastalarda düşük yapma oranı taze embriyo transferi ile gebe kalan kadınlardan daha az olarak bulunmuştur.
Sonuçta önceki yıllarda çok da fazla tercih edilmeyen dondurulmuş embriyo transferi günümüzde gittikçe daha fazla tercih edilir olmuştur.
Hastanemizdeki Tüp Bebek Merkezimizde yapılan araştırmalarda da taze embriyo transferiyle dondurulmuş transferler arasında gebelik oranları birbirine eşit olarak saptanmıştır. Bilimsel gelişmelere paralel olarak bu oran ileride muhtemelen dondurulmuş embriyoların lehine daha da artacak ve bu teknoloji muhtemelen daha fazla kullanılacaktır.
Doç. Dr. Selman Laçin