26.11.2020 - 13:45 | Son Güncellenme:
Koronavirüs ile mücadele hız kesmeden devam ederken vakalarda artış, hastanelerde ise yoğunluk yaşanıyor. Öyle ki geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı 81 ile genelge göndererek aciliyeti olmayan ameliyatların uygun bir tarihe ertelenmesini istedi. Vatandaşlar yaşadıkları sorunların çözümü için ise hem sağlık kurumlarında personellerinin yükünü hafifletmek hem de virüsün bulaş korkusundan dolayı tamamlayıcı tıp olarak görülen tedavi seçeneklerine yöneliyor. Kişilerin bu tedavileri uygulatmadan önce çok iyi bir araştırma yaparak merdiven altı diye tabir ettiğimiz yerlerden uzak durması gerektiğinin altını çizen Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Halil İbrahim Bekdemir, bu dönemde öne çıkan teknikleri de detayları ile anlattı.
Akupunktur
3 bin yıllık geçmişi olan akupunktur salgın sürecinde gözde konumda yer alıyor. Virüs tedavisinde kullanılmıyor fakat bağışıklığı güçlendiriyor ve salgına karşı bir zırh görevi görüyor. Vücut yüzeyindeki bazı noktaların iğnelenmesi ile hastalıkları tedavi etmeyi, yaşam enerjisini düzenleyerek iyilik halinin devam etmesini sağlayan geleneksel bir tedavi yöntemi, herhangi bir yan etkiye neden olmadan uykusuzluktan depresyona, sindirim problemlerinden kronik ağrılara kadar 300’e yakın sağlık sorunun çözümünde kişilere fayda sağlıyor. Bu yöntem dünyada her geçen gün daha da önem kazanıyor.
Herhangi bir ilaç kullanmaksızın uygulanan bir tedavi olan akupunktur, bağışıklık ile ilgili hastalığı olan hastalarda kırmızı ve beyaz hücre sayısını, T hücre sayısını ve hümoral ve hücresel bağışıklığı artırarak zayıflamış bir bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Seçilen akupunktur noktaları aracılığıyla otonom sinir sisteminin belirli kısımlarını uyararak çalışır ve bu da bağışıklık sisteminde tepkilere neden olur. Bu teknik; kas-iskelet ağrıları (Fibromiyalji, miyofasyal ağrı, eklem ağrıları, bel-boyun ağrıları) sindirim sistemi hastalıkları(kabızlık, huzursuz bağırsak sendromu), kilo verme ve sigara bırakma sırasında oluşan anksiyete, nöropatik ağrılar, migren, gerilim tipi gibi organik sebebi olmayan baş ağrıları, ürolojik problemler (Mens düzensizliği, infertilite vb.) gibi birçok problem için kullanılıyor.
Kuru iğneleme
Akupunktur ile çok karıştırılan kuru iğneleme bu dönemde ilginin arttığı bir diğer teknik olarak karşımıza çıkıyor. Kuru iğneleme; cildinize birkaç ipliksi iğne batırması ve belli bir süre sonra gerçi çekmesi şeklinde yapılıyor. Kullanılan iğneler vücuda sıvı enjekte etmeyen ince, kısa, paslanmaz çelik olduğu için ‘ kuru’ terimi kullanılmaktadır. İğneler deride uzun süre kalmaz, tetik noktalarına batırılır ve ardından çıkarılır. Bu teknik ile vücudun tetik noktaları uyarılara bazı kas ağrıları ve sertliği için rahatlama, hareketlerde esneme sağlanabilir. Hatta spor yaralanmaları fibromiyalji ağrıları tedavisinde de kullanılabilir. Steril olmayan iğneler kullanılırsa, kan yoluyla bulaşan hastalıklara, enfeksiyona ve hastalıklara yakalanma riskiniz olabilir. Uygulamayı yaptırdığınız yerde tek kullanımlık steril iğneler kullanıldığından emin olmalısınız.
Kupa tedavisi
Bu dönemde ilginin daha çok arttığı bir diğer yöntem ise ‘Kupa Terapisi’ yani bir diğer adıyla ‘Kuru Hacamat’. İlk uygulamaları boynuzlarla yapılıyordu. Sonra toprak, seramik, bambu ve cam kupalar kullanılmaya başlandı. Şimdilerde ise kupalar kullanılıyor. Üç bin yıllık geçmişi olan kupa çekme terapisi, kas spazmı, kas ve eklem ağrıları, bel ve boyun fıtığı, siyatik, fibromiyalji (yumuşak doku romatizması), kan dolaşımını artırarak toksinlerin atılmasında kullanıyor.
Kupa tedavisinde önce kupalar yerleştirilir daha sonra ilk adım kupanın içindeki oksijeni almak. Bunun için son zamanlarda vakum kullanılıyor. Oluşturulan negatif basınçla deri kabarır, hiperemi oluşur. Kupa altındaki cildi emiyor da diyebiliriz. Yaklaşık 5 dakika sonra kupalar alınır. Böylece kan dolaşımı hızlanıyor, bölgedeki iyileşmeyi de arttırıyor. Eğer hacamat yapılacaksa bu bölgelere çizikler atılarak, kupalar tekrar negatif basınç oluşturulmak suretiyle yerleştirilir ve sıvının dışarı atılımı sağlanır.
Fizik tedavi
Pandemi ile birlikte hayatımızda da köklü değişikler meydana geldi. Hareket etme sürelerimiz kısaldı, bu azalma fiziksel sorunları da beraberinde getirdi. Örnek vermek gerekirse bel, boyun ağrıları ve kötü duruş şikayeti gibi omurgasal sorunlar yaşayan kişi sayısı epey bir artmış görünüyor. Bu kapsamda ise kas ve iskelet sisteminde ortaya çıkan sorunların giderilmesinde fizik tedavi ve rehabilitasyon uygulamaları öne çıkıyor. Son yıllarda önemi gittikçe artan bu tıp alanı kişilerin hayat kalitesini arttırma konusunda da büyük rol oynuyor. Çünkü vücudumuzun sistemi hareket üzerine kurulu bunu asla unutmamalıyız.