Lorien gezegeninden gelen süper adamımız ‘Dört Numara’ Iron Man gibi ellerinden ışıklar çıkarıp, X-Men’deki Magneto’ya özenip nesneleri hareket ettiriyor. Tek eksiği ise uçmayı bilmemesi…
Lorien gezegeninden gelen süper adamımız ‘Dört Numara’ Iron Man gibi ellerinden ışıklar çıkarıp, X-Men’deki Magneto’ya özenip nesneleri hareket ettiriyor. Tek eksiği ise uçmayı bilmemesi…
I Am Number Four- Dört Numara
Uzak bir galakside Lorien ve Mogadorian arasında bir savaş yaşanır. Büyük yıkımdan sağ kurtulan Lorienli dokuz çocuk dünya adlı gezegene kaçar ve orada yaşamaya başar. İnsana benzeyen bu çocukların her birinin ‘miras’ denilen benzersiz bir yeteneği vardır. Olgunlaşıp ergenliğe adım atınca kendilerine verilen güçlerin farkına varacaklardır ancak peşlerinde Mogadorianlılar vardır. Sırayla dünyanın değişik ülkelerinde yaşayan Lorienli bir, iki ve üç numaralı çocukları bulup, öldürürler. Şimdiyse sıra dört numaradadır…
Yeni süper adamımız maalesef uçamıyor
Dünyaya başka bir galaksiden çocuklar gelir. Hepsinin farkı güçleri vardır. Ve bunlar zamanla ortaya çıkar. Sonra ise düşmanları gelir…‘Dört Numara’nın hikâyesi size biraz tanıdık gelmedi mi? Bana hemen ‘Superman’ı hatırlattı.
Hani şu kripton gezegeninden dünyamıza gelen ve zamanla süper güçlerinin farkına varan, pelerinli uçan adamı. Neyse ki aynısını yapmamışlar. Yeni nesil süper adamımız uçamıyor. Bir de uçsaydı neler olurdu acaba!
Karakterlerin özel güçleri sınıfta kalıyor
“I am number four- Dört Numara”nın yönetmeni “Eagle Eye- Kartal Göz” ve “Disturbia-Şüphe” filmleriyle ünlenen D. J. Caruso. İki filmi soluksuz ve merakla izlemiştik ancak ‘Dört Numara’ daha karakterlerin özel güçleriyle sınıfta kalıyor. “X-Men” serisini izlememiş olsak anlatılanlara biraz daha fazla inanırdık. Böylece ellerinden ışıklar saçan ve görünmez olabilen insanları ağzımız açık izlerdik. Tabii ki TV dizisi ‘Heroes’u da unutmayalım. (Süper güçlere sahip olan insanlar dünyayı kurtarmaya çalışır. Hatta bir tanesi zamanla bile oynar.)
‘Demir Adam’ filminden çok etkilenmişler
Beyaz perde de izlediklerimize diyelim ki inandık. Ancak, başrolü oynayan John’un(Alex Pettyfer) ellerinden ışıklar çıkması birebir ‘Iron Man-Demir Adam’ filmindekiyle aynı. (Demir Adam’ın da ellerinden ışıklar çıkıyordu.) İnsan biraz hayal gücünü zorlar değil mi? Hani milyon dolarlar harcayan şirketlerin beyin takımları vardı. İçlerinden bir tanesi fark etmez mi bu benzerliği?
Tamam. Bunu da geçelim ya John’un bir polis arabasını havaya kaldırmasına ne demeli!
(X-Men Last Stand filminde Magneto, mahkûmları taşıyan aracın önündeki polis arabasını havaya kaldırıp fırlatır.)
Hele filmin basın bültenini okurken Alex Pettyfer’in dijital efektlerle elinden çıkan ışık kaynağını daha iyi kavramak için ne yaptığını okuyunca dondum kaldım. Bakın Pettyfer ne yapmış:
“Nasıl bir şey olduğunu merak edip elimi mumun üzerinde gezdirdim. Tabii ki elim yandı ama bir şekilde durumu anlamamı sağladı. Bu huzmenin yalnızca ışık kaynağı değil aynı zamanda bir ateş kaynağı da olduğunu anladım.”
33 günde maliyetini bile çıkaramadı
60 milyon dolara mal olan “I am number four- Dört Numara” vizyona girdiği Amerika’da 33 günde 52 milyon dolar hâsılat elde etti. Okyanus ötesinden gelen hasılat ise Türkiye hariç 65 milyon doları buldu. Böylece “Taklitleri gerçeğini yaşatır” sözü de bir kez daha kanıtlandı.
Ayrıca, okuyucularımıza verdiğimiz tüm bilgilerin hatasız olması için yardımlarını esirgemeyen Deniz Demir’e buradan çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsın…