Matrix filminde Neo renkli bir hapla nasıl süper güçlere sahip olduysa başrollerini Robert De Niro ve Bradley Cooper’ın paylaştığı ‘Limitless-Limit Yok’ta da şeffaf bir hapla hayatınız değişiyor…
Limitless- Limit Yok
New York’lu yazar Eddie’in (Bradley Cooper) tek düze ve başarısız sayılabilecek bir kariyeri vardır. Ve son romanını bir türlü bitirememektedir. Ancak, bir gün tüm hayatı baştan aşağıya değişir. Deneysel bir ilaç içen Eddie artık beyninin yüzde 100’ü kullanabilmektedir.
Hap sayesinde bir türlü yazamadığı kitabını dört günde bitirerek paraya, akla ve karşı konulamaz bir çekiciliğe sahip olur. Bu sırada iş adamı Carl Van Loon’un (Robert De Niro) dikkatini çeker. Fakat Eddie kısa bir süre sonra sahip olduğu gücün bir bedeli olduğunu anlar…
Matrix’le büyük benzerlikler taşıyor
‘Limit Yok’ maalesef özgün bir senaryoya sahip değil. Daha önce çekilmiş ve iyi iş yapmış filmlerin bir karışımı gibi duruyor. Özellikle Matrix filmiyle olan benzerliği gözlerden kaçacak gibi değil…
1999 yılında vizyona girdiğinde bilim kurgu filmlerinde bir devrim yaratan ve daha sonra üçleme haline gelen Matrix filminde Morpheus (Laurence Fishburne), Neo’yla (Keanu Reeves) konuşur:
- Matrix’in ne olduğu anlatılmaz. Bunu ancak görmen lazım. Eğer elimdeki mavi hapı alırsan yatağında uyanır ve şimdiki hayatına devam edersin. Yok, kırmızı hapı alırsan mucizeler ülkesinde tavşan deliğinin ne kadar tipte olduğunu sana gösteririm.
Ve böylece Neo, kırmızı hapı alarak sanal olarak oluşturulmuş Matrix adlı programdan çıkarak gerçek dünyada uyanır. Zamanla süper güçlerinin farkına varır.
‘Limit Yok’ filminde de Eddie, kendisine sunulan bir hapla süper yeteneklere sahip olur. Matrix’in kırmızı hapı artık şeffaf olmuştur. Tabii ki Matrix’te öyle…
Neo gerçek ve dijital dünyada aynı anda yaşarken, Eddie’de aynı ama algılaması faklı tek dünyada yaşamaya eder. İkisi de büyük güçlere sahiptir ancak bunun da büyük bir bedeli vardır.
Ayrıca, John Travolta’nın başrolünü oynadığı 1996 yapımı ‘Phenomenon’ filmini de benzerlikler konusunda unutmamak gerekir. Travolta bir gün gökyüzünde bir ışık görür ve beyninin büyük bir bölümünü kullanmaya başlar. Böylece, kimsenin sahip olmadığı yetenekleri olur.
De Niro bile filmi kurtaramıyor
Verdiğimiz örneklerden de anlaşılacağı üzere filmin hiçbir özgün yanı yok. Var olan filmlerden esinlenmelerle dolu bir yapım. İzleyene yeni bir şeyler vaat etmiyor, şaşırtmıyor, yerinizde hop oturup, hop kalkamıyorsunuz. Robert De Niro ismi bile filmi kurtarmaya yetmiyor. Çünkü artık rol yapamıyor kendini tekrar ediyor. Bradley Cooper ise elinden geleni yapmış görünüyor. Senaryonun tıkandığı yerlerde harikalar yaratmasını beklememek gerekiyor.
Amerika ile aynı anda vizyonda
Hollywood’daki film şirketleri sadece ve sadece gişede iyi iş yapacaklarına inandıkları ve çok konuşulacak filmler için tüm dünyada aynı anda vizyona girmeye cesaret eder. Hem böylece korsan sorunuyla kısa bir süre de olsa savaşmış olurlar. Onların hesapları meraklı izleyicileri ne olursa olsun sinemaya çekip, para kazanmaktır.
Aynı anda vizyon büyük ölçüde bunu başarmaktadır. Fakat, ne içerik anlamında ne de oyunculuk anlamında iyi işlere imza atamayan ‘Limit Yok’un Amerika’yla aynı anda Türkiye’de vizyona girmesi açıkçası biraz kumar oynamak gibi. Çünkü film kopyalarının da bir maliyeti vardır. Korsanı internete düşmeden iyi bir reklamla insanları filme çekmeyi başarırlarsa bize sadece onları alkışlamak düşer…