True Grit (İz Peşinde) izleyenlere ‘intikam’ için 14 yaşındaki bir çocuğun bile neler yapabileceğini anlatıyor.
True Grit (İz Peşinde) izleyenlere ‘intikam’ için 14 yaşındaki bir çocuğun bile neler yapabileceğini anlatıyor. Western macera filmi 10 dalda Oscar’a aday…
'Her insan içinde bir intikam duygusu taşır. Eğer onu dizginleyemezse büyük bir bedel öder.'
True Grit-İz Peşinde
Babasının cenazesini almak için For Smith kasabasına gelen 14 yaşındaki Mattie Ross'un (Hailee Steinfield) aklında sadece intikam vardır. Babasını iki altın için öldüren Tom Chaney(Josh Brolin) ise çoktan Kızılderili Toprakları'na kaçarak ortadan kaybolur. Chaney'i dar ağacında görmek isteyen Ross, Birleşik Devletler'in en acımasız askeri olarak tanınan sarhoş Rooster Cogburn'ü(Jeff Bridges)para karşılığında iz sürmesi için tutar. Ancak, Chaney'nin peşinde Texas polisi LaBoeuf (Matt Damon) da vardır. Böylece birbirinden farklı bu üç kişi tek bir amaç için yola koyulur...
Oscar kazanmanın kısa yolu
Charles Portis'in 'True Grit' adlı romanından uyarlanan film, her insanın içinde taşıdığı 'intikam duygusu'nu yavaş bir tempoda ve karakterler üzerine kurulan diyaloglarla anlatıyor. Hikâye o kadar ağır ilerliyor ki filmin ortasında ve sonunda silahlar patlıyor. Görsel açıdan ortada neredeyse hiçbir şey yok. Şöyle doya doya ne güneş doğuyor ne de batıyor. Sanki yönetmenler Joel ve Ethan Coen kardeşler sadece Oscar almak için bunu yapmış gibi... Yoksa ellerinde 'Oscar almanın altın kuralları' adlı bir liste mi var:
- Film yavaş bir tempoda ilerlesin, izleyenler yer yer sıkılsın.
- Oyunculardan en az biri daha önce Oscar alsın ya da aday olsun.
- Karakterler sorunlu olsun. Geçmişlerinden pişmanlık duysun.
- İnsanların zayıflıkları kullanılsın.
- Final sahnesi çok etkileyici olsun.
Yukarıdaki listeye vereceğimiz en güzel örnek, yönetmenliğini Clint Eastwood'un yaptığı ve dört dalda Oscar kazanan 1992 yapımı Unforgiven filmidir. Konusu ise ne tesadüftür ki True Grit(İz Peşinde) filmiyle neredeyse aynıdır: Bir fahişe, yüzünü kesen adamdan intikam almak için parayla silahşör tutar. Üç silahşör adamın peşine düşer. (İz Peşinde 1968 yılında yayımlanan bir roman olduğu için artık kimin kimden esinlendiğini anlamışsınızdır.)
Yaptığımız hesaba göre ortada 'Affedilmeyen' gibi bir film dururken True Grit'in en az dört dalda Oscar almaması içten bile değil.
Her eve böyle bir kız lazım
Zeki, sivri dilli ve dobra bir kişiliğe sahip Mattie Ross'u canlandıran Hailee Steinfield, performansıyla göz dolduruyor. Karşılıklı diyaloglarda baskın taraf hep o, oluyor. Adeta gözleriyle konuşuyor. Diğer adayları düşündüğümüzde Oscar'ı kucaklama olasılığı yüksek.
Çılgın Kalp'teki(Crazy Heart) rolüyle 2010 yılında Oscar ödülünün kazanan Jeff Bridges'ın bu yıl tekrar aynı ödülü kazanması pek mümkün görünmüyor. Zaten öyle süper bir oyunculuk sergilemiyor. 1969 yapımı ilk True Grit'i izlerseniz John Wayne'nin kötü bir kopyası olduğunu anlarsınız. Filmin en düşük performansını ise Matt Damon sergiliyor. Damon, oynamıyor adeta taklit yapıyor...
Coen'ler bu sefer kıvıramadı
Klasik vahşi batı kasabası, giysiler, silahlar, atlar ve evler; her şey tamam. Ellerinde iyi bir hikâyede var. Peki Coen kardeşlerin elini kolunu bağlayan ve izleyeni şaşırtmayan ne? Bunun tek cevabı romanı okuyup, John Wayne'li ilk film izleyen Coen'lerin aklının karışmış olması. Acaba romanı birebir filme mi çekecekler yoksa hikâyeyi alıp, süsleyecekler mi? İki arada kaldıklarını "Filmi izledim ve çok sıkıldım sadece finali güzeldi" diyen insanları duyduğunuzda fark ediyorsunuz. Jeff Bridges ve Hailee Steinfield'ın beraber ata bindikleri sahnenin stüdyoda yapılması ise tam bir fiyasko. İkisinin ata binmediği o kadar belli ki...