Karanlıklar prensesi

Kötü bir kadının ruhu tarafından rahatsız edilen avukat Kipps'in başından geçenleri anlatan
'Siyahlı Kadın'ı izledikten sonra oyuncaklardan bile korkacaksınız...

The Woman In Black- Siyahlı Kadın

Genç avukat Arthur Kipps (Daniel Radcliffe) hayatını baştan aşağıya değiştirecek bir teklifi kabul ederek
Crythin Gifford kasabasına gider. Kasabada Eel Malikanesi'nin merhum sahibinin hukuki işlemlerini yürütecektir.
Kipps, kasabaya yerleştikten bir süre sonra küçük çocuklar esrarengiz bir biçimde kaybolmaya başlar.
Genç avukatın dikkatini siyahlara bürünmüş esrarengiz bir kadın çeker. Zamanla kasabanın geçmişindeki karanlık sırlar günyüzüne çıkar.

Atmosfer yaratımı müthiş

Susan Hill'in aynı adlı eserinden ilk kez uyarlanan "The Woman In Black-Siyahlı Kadın" ilk dakikalardan itibaren izleyenleri içine çeken az sayıdaki korku filminden biri. Nadir çünkü atmosfer yaratımı tek kelimiyle müthiş. Mekân tasarımı da oldukça başarılı. (Kasaba, evler ve malikane...) Gerçekten kendinizi hikâyenin anlatıldığı zaman diliminde hissediyorsunuz. Yakın çekimler sanki birer tablo gibi duruyor ve filmin gerçekliğini pekiştiriyor. Anlatılan olaylar biraz sıradan gelebilir ancak gerilim dozu tam kıvamında. İzlerken hop oturup, hop kalkıyorsunuz.

Filmin en büyük sorunu başrol oyuncusu Daniel Radcliffe çünkü biz onu yıllarca Harry Potter olarak gördük. 'Siyahlı Kadın'da elinden gelen en iyi oyunculuğu sergilemiş olsa da ister istemez gözlerinizin önüne bir elinde asasıyla dolaşan Potter geliyor.