Sevmediysen zorlama

Hani derim ya bir insanı ilk görüşte sevdiniz sevdiniz sevmedinizse çok fazla zorlamayın. Ruhunuzun vardır bir bildiği :)

Etrafımızda bir enerji alanı var işte bu alan yani morfik alanımızda bizimle ilgili tüm kayıtları tutuyor...

Bu en gerçek iletişim aslında. Burada yanlış anlama mümkün değil. Bu yüzden birini görür görmez severiz ya da hoşlanmayız. Yada bazıları hakkında kuşkuya kapılırız.

Ha bu arada bazen birini görüyor ve diyorsunuz ki sanki daha önceden tanıyor gibiyim. Evet aslında onu ruhen tanıyorsunuz. Ve o kişi hakkında ilk olarak ne düşündüyseniz doğru olan genellikle o biliyor musunuz.

Haberin Devamı

Çünkü burada yine bilinçaltımız devreye giriyor. Net bir şekilde hatırlayamasanız da size mesajları veriyor.

Biz hiç farkında olmasak da atom altı boyut itibari ile bizimle aynı frekanstan varlıklar arasında bağlantılar her an oluşmakta.

“Morfik alanlar ”teorisine göre doğada bir tür hafıza mevcuttur.

Bu evrendeki olan biten her şeyi kaydeden bir bilgi havuzudur.

Bir bilgi bu kolektif bilince kaydedilir ve evrenin başka bir yerinde eşzamanlı olarak var olabilir.
Birbirlerini hiç tanımayan fakat aynı türden, aynı frekansta olan varlıkların mekân ve zaman farkına rağmen aralarında şuursal bir “ortak alan” oluşturup, birbirlerini etkilemeleri olayına bilim adamları “morfik alan” adını vermekteler.
 
“Bedeniniz çevremizde olup bitenleri ve hatta yakın geleceğin havasını ölçen bir barometredir.” der Frekans kitabında Penney Peirce

"Biliyordum. Bunun olacağını hissetmiştim" dersiniz. Bedeniniz yakın çevremizdeki malumatı toplar ya da olacak olan bir olayla ilgili bilgileri alır çünkü titreşim dalgaları bize sürekli olarak veri getirir.

İlk yayılma ve kasılma dalgalarını algılamazsanız, bu bilgiler daha da "tiz sesli" ve ısrarcı olurlar. Bedeniniz önce fısıldar, sonra boğazını temizler, kapınızı çalar, sonra kapınızı deliler gibi yumruklamaya başlar, en sonunda da kırmızı ışıkları yakıp sireni açar. Minik kasılmalar gerilim, gerilimden sancılar, oradan kronik ağrılar yaratır ve işin ucu felç ve travmalardan kazalara kadar gider. Her ağrı ve travmanın altında bedeniniz ve ruhunuzdan gelen alınmamış bir mesaj vardır.

Size yaklaşan bir olayın sinyallerini de bu şekilde hissetmek mümkün.
 
Aynı şekilde duygu ve düşünceler birbirimize gönderdiğimiz en güçlü enerjilerdendir. Dolayısıyla biri başkası için kötü sözler söylediğinde onları kendine karşı çevirmiş olur.

Kubilay Aktaş bunu şöyle anlatıyor: Bunlara 'benliğin alıcıları' (self receptors) adı verilir hücre zarında bulunan Bu yapılar niyetlerimiz ve kişiliğimiz ile ilgili bilgileri algılar. Sadece kendi benliğimizle ilgili değil çevreden gelen benlik bilgilerini de yakalarlar. İnsan çevreden gelen tüm etkileri bilinçaltı düzeyde yakalayabilir ve zaman içinde de anlayabilir.

Çevreden gelen her etki, farklı bedenlerde farklı etkiler gösterir. Bunda çevre faktörü, genetik kodlar ve doğum ânındaki kozmik etkiler gibi birçok etken rol oynar ve bunların tümü potansiyellerimizi oluşturur. Her insan bu anlamı ile özeldir. Çünkü evren kendisini tekrâr etmez...

Çevreden gelen her etki, kişiye özgü titreşimler olarak algılanır. Bâzı durumlarda iki kişinin titreşimi birbirine uyar ve halk arasında ‘yıldızın barışması’ tâbirini kullanırız. Bâzen aynı etkilere farklı tepkiler veririz. Burada belirleyici etken esmâlarımızın çeşitliliği, farkındalığımız ve tecrübelerimizdir. Esmâlar ise Rubûbiyet dâiresindeki sıfatlarımızdır.

İki frekansın aynı dalga boyunu paylaşması, ‘birlikte titreşmeleri’ anlamına gelir ve insanlar bu yapıları ile kendilerine yakın insanların titreşimlerini yakalayabilirler.

“Kim hangi yıldıza (titreşime) bağlıysa, onun mîzâcı o yıldızın hükmündedir.” Hz. Mevlânâ

Ve bu anlamı ile aralarında telepatik bir iletişim ağını oluşturabilirler. Burada önemli nokta şudur ki; bizler fiziksel olmayan bir düzlemde fiziksel olmayan bir alan üstünden iletişim kurarız. Bu, şu demek!

Haberin Devamı

Biz zaman ve mekâna bağlı değiliz. İnsanlar çok uzak mesâfelerden birbirleri ile iletişime geçebilirler.

Hepimiz birer telepatız da diyebiliriz aslında.

Mesela Aborjinler bu özelliklerini çok geliştirmişlerdir. Ve onlar çok fazla konuşmazlar çölde düşüncelerle iletişim kurarlarmış.

Nur Demir

Sevgiler tüüm kalbimden:)

İnstagramda: Nrlblog

Facebookta: NRL