Seneler önce, ben bu enerji çalışmalarını, kelimelerin çekim gücünü keşfetmeden uzuun yıllar önce de diyebiliriz:)
Altın günlerimiz olurdu, ne zaman çekiliş yapılsa en sonuncusu benim istisnasız! Ama durumu öyle kanıksamışım ki daha çekiliş yaparken bitiriyorum olayı "Ooo kesin son bende" diye... O da sağ olsun hiiç yanıltmıyor beni... Biz buna gülüyor şakalar yapıyor eğleniyoruz ama ufaktan sinirim de bozulmuyor değil hani "bu ne şanssızlık yahu" diye...
Hayır, şanssızlığı kabul edeceğim etmesine de her şeyde öyle değil biliyorum... Yani bir gariplik var, çözemiyorum ama…
Bir de ne desem, neyi büyük konuşsam aynısı çok geçmiyor ki ben yaşıyorum..
Sonradan öğrendim bir insan "nasıl yani?" dediğinde, cevabın kendisine yaşatıldığını:) Hayatta yapmam, asla katiyen dediğinde şeytanın kulak kabartıp tüm işini bırakıp onu sana yaptırmak için uğraştığını:)
İlk ders; doğal olarak, ağzından çıkan kelimelere dikkat et oldu!
Bütün bunları niye sürekli anlatıyorum. Bazen laf olsun torba dolsun misali konuşuyoruz. Bilmiyoruz ki ağzımızdan çıkan her kelime bir çekim alanı yapıyor.
Albert Einstein dediği gibi "İnsanoğlu ağzından çıkan cümlelerin beyninden çıkan düşüncelerin bütün evreni dolaşıp tekrar onlara geri döndüğünü bilse eminim çok daha dikkatli konuşurdu!"
Bu öğrendiğimi ilk olarak gün çekilişlerinde uygulamıştım tabi.. :) “Ben şanslıyım” olumlamaları ile daha ilk çekilişte ilk ayı çekmiştim, çok iyi hatırlıyorum :)
Ha ilkmiş sonmuş çok mu önemliydi, değildi tabi ama ağzından çıkan sözcüklerin nasıl yerini bulduğuna kendimde ilk böyle şahit olmuştum..
Büyüklerimizin çok söylediği bir söz var ‘’Bir şeyi kırk kere söylersen olur”
Hiç düşündünüz mü neden acaba..?
Çünkü Dil ne söylerse bilinçaltı onu gerçek kabul eder, beyin onu yapar.
Biz de bazen şaka yollu kendimize bazı şeyleri yapıştırıyoruz. Bazılarımız şöyle der gökten altın yağsa biri bana denk gelmez, o derece şanssızım….
Gülüp eğleniyoruz iyi hoş ama bilinçaltı onu kaydediyor işte.
Sonra her yerde onu önünüze getiriyor!
Olumlu konuşmak ve düşünmek işte bu yüzden çok önemlidir...
Sözlerinizle birlikte davranışlarınızda değiştiğinde siz değişmeye başlarsınız.
Siz değiştiğiniz de yaşamınızda değişir.
Bir bakarsınız ki düşündükleriniz, söyledikleriniz yaşamınız olmuş.
Bu yüzden olmasını istediğiniz şey neyse ona odaklanın istemediğinize değil...
Kıtlık bilinci diye bir şey var.
Kıtlık bilincinin söylemi sudur; “Dünyada, dolayısıyla Evrende her şey yetersiz, sınırlı ve sonludur.”
Yenisiyle değiştirilmesi gereken kalıp Bolluk Bilincidir.
Bolluk Bilinci; “Dünya ve dolayısıyla Evrende hepimize yetecek her şey mevcuttur. Dünyanın ve evrenin olanakları sonsuz ve sınırsızdır.
Bolluk bilinci dediğimiz şey, evrende her şeyin kendisine ve herkese yetecek kadar ve bol bol olacağına dair olan inançtır
Kıtlık ise aç kalacağına dair inançtır. Bolluk ve kıtlıkta esas olan kişinin buna bakış açısıdır.
Ya da isteklerini elde edebilmek için kafasında sınırlı seçenekler oluşturur. Oysa evrende seçenekler sonsuz sınırsız, her yerden gelebilir.
“Balıkçı üçüncü defa, oltaya takılan alabalığı dereye geri fırlatır. Sonraki denemesinde de serçe parmağından daha büyük olmayan bir alabalık çeker, sevinçle gülümseyip balığı sepete atar.
Yanında balık tutmakta olan adam daha fazla dayanamaz ve “Üç tane kocaman alabalık yakalayıp geri attın, sonra da bu küçücük balığa sevinip sepetine attın! Hiç anlamıyorum!” der şaşkınlıkla.
“Evet, ama tavam küçük.” der beriki cevap olarak.”
Kendi kendimize koyduğumuz sınırlamaları ortadan kaldırıp sonsuz kaynağın bizde hüküm sürmesine izin vermek yine kendi elimizdedir.
Kuantumda her şey enerji ve sizin düşünceleriniz bu enerjiyi etkiler!
Bildiğimiz gibi çekim yasasına göre neye dikkatimizi verirsek onu çağırırız.
Olumsuzu, negatifliği, istenmeyeni değil olumluyu düşünelim ki onu çoğaltalım...
Formül şu:
Neyi istiyorsak ona odaklanacağız, Neyi istemiyorsak ona değil!...
Bir şey almaya karar verdiğniz andan itibaren birden etrafınızda çoğalmaya başlar sürekli onunla ilgili bir şeyler görmeye başlarsınız di mi, çok olur bu….
Bu sizin onu düşünmeye başladığınızdan anda itibaren çekim alanına girmesinin göstergsi, geriye kalan tek şey onunla aynı benzer titreşimi yakalamak…
Ve bir başka şey daha var!
“Evren boşluk sevmez” denilir. Yani buna göre siz neyi verirseniz size daha iyisi üstelikte yenilenmiş olarak gelir.
Bu yüzden evinizde bir şeyleri istifleyerek karışık alanlar oluşturtmayın. Hele hele düzensiz ve kirli ise hiç şansınız yok. Çünkü bolluk enerjisi karışık ve tozlu ortamları sevmiyor. Oralar negatif enerjilerin çalışma sahası diyelim? Yani toz ve karışıklık hayatınıza daha çok negatif enerjiyi davet ediyor!
OLUMLAMA;
Önce kendinize şu telkini verin;
“Şimdi şu an hayatımda kıtlık bilincine neden olan tüm inançlarımı bırakıyorum.
Hayat zordur ve Para zor kazanılır inancımı tamamen siliyorum. Para kolay kazanılır. Evren bolluk bereket içinde...
Ve her gün bu onamayı tekrar edin.
“Evrendeki tüm iyilik, güzellik, bolluk –bereket, sağlık, zenginlik ve parayı sevgiyle kendime çekiyorum!”
Konuyla alakalı "Şansı kendine çekmek istiyorsan" başlıklı yazımı da okumanızı öneririm.
Nur Demir
Sevgiler tüüm kalbimden:)
http://nrlstyle.blogspot.com.tr/