Bugün çalışan bir anneye dönüp sorsanız ben de dahil olmak üzere duygu durumumuzu özetleyen tek kaçınılmaz kelime suçluluk olur..Malesef çevre faktörleri ve yine malesef ki mahalle baskısı da bu duyguyu perçinledikçe içimizde büyüyen bu suçluluk duygusu katlanır da katlanır.
Kızımı bırakıp işe başladığım ilk gün belkide hayatımın en zor günüydü. Kokusunun sindiği badiyi çekmecemden çıkarıp kokluyordum, gözlerim doluveriyordu hemen. Sirkelenip ''bunu yapan tek anne ben değilim ben kötü bir şey yapmıyorum herşey onun geleceği için'' diyerek kendime bu cümleleri tekrar edip duruyordum.. Elbette bazı tercihler bizim seçimlerimizle şekillenir. Çalışma hayatını anne olduktan sonra bırakıp bırakamayacak olmak ta bir seçimdi benim için.. Ben kızıma daha iyi bir gelecek sunmak adına çalışmalıydım. Zaten zor olanı seçmiş bununla baş etmeye çalışıyordum.
Ama geç kalmayan mahalle baskısı zor olan günlerimi daha da zor hale getirmekte geç kamadı. "'Bir anne kücücük bebeğini bırakıp nasıl işe dönebiliyor?"
Bekar bir arkadaşımın bu cümlesi hala ona karşı negatif elektriğimi pozitife çeviremiyor mesela.
Sizin kolayca cümlesini kurup yargıladığınız şeyi aslında , bu kadın zaten içinde dev gibi yaşıyor ve bununla baş etmeye çalışıyor, zorlaştırmak niye?
Bence çalışan anne olmak ciddi güç ve denge gerektiren bir şey.Güçlü kadınlar bununla gerçekten baş edebilir.Akıl, kalp,vicdan, mantık ve duyguları birbirinden ayırarak sevgi dolu bir çocuk yetiştirmek çalışma hayatıyla baş eden anne için daha zor ve bununla baş edebiliyorsa güçlüdür bu kadın.Güçlüyüm, güçlüsün sen.Güçlüyüz çalışan anneler!
Çocuk doğumundan itibaren anne ile büyüse daha güvenli bir bağlanma duygusu oluşacağı aşikar ama şartlar bazen el vermiyorsa yapacak birşey yoktur.Ve benim için okul çağı yani ilk alacağı eğitimi anne ile birlikte almak daha önemli çünkü ilk temel eğitimi öğretmen ve anne birlikte oluşturuyor çocukta...Çalışırken de çocuk anne ile sevgi dolu güvenle bağlanabilir biz kızımla bunu başarabiliyoruz mesela..
Şu an çalışıyorsam yine onun için.Dışardan ahkam kesip yaşamadığı bir şeyi insana yorumlamak yada ayıplamak kolay geliyor.Ama keşke insanoğlunda konuşmadan önce empati kurmak bu kadar zor olmasa.. Bilse ki hemcinsi olarak zaten yavrusunu bırakıp çalışan anne olmak yeterince zor..Kaldı ki çalışırken de anneyiz çalışırken de ev döndürüp yemek yapıyoruz ütü ya da bulaşık, çamaşır.Çalışırken de eşiz.Sorumluluklarımız var..Bunlar elbette çalışan bir kadın için çalışmayan kadına göre daha zor ve bir de anneysen..
Ben kızım için iş dışında bütün vakitlerimi onunla kaliteli değerlendirmeye çalışıyorum ve bundan da mutluyum evet bazen bazı şeylere yetişemiyorum ama onunla olan vaktim benim için herşeyden daha önemli.. Sabah erken kalkmak zorunda olmama rağmen ev işlerimi o uyuduktan sonra hallediyorum çoğu zaman.Ben şuan çalışıyor ve onunla olmam gereken vakitten vazgeçiyorsam bu en çok bana zordur..Manevi olarak içimizde yarattığı duygu karmaşasını yaşamayan bilemez, bu yüzden lütfen anlamsızca eleştirmeden önce empati yapmayı deneyin hiç bir anne çocuğunda keyfi ayrılmak istemez neticede..Çalışan bütün anneler diğer hemcinslerine göre bir tık daha güçlü benim için.Çünkü onları anlıyorum.Bu duyguyu göğüslemek güç ister...Şimdi bütün hemcinslerimi ayırmadan selamlıyorum ve kucaklıyorum ...