Uluslararası Ağrı Araştırmaları Teşkilatı (IASP) tarafından yapılan tanımlamaya göre ağrı; "Vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, gerçek ya da olası bir doku hasarı ile birlikte bulunan, insanın geçmişteki deneyimleriyle ilgili, duysal, afektif, hoş olmayan bir duyudur."
Ağrıları hemen psikojenik kökenli ağrılar olarak tanımlamak doğru değildir. Bazı olgularda hiçbir doku hasarı olmayabilir, bu ağrının daha az gerçek veya daha az önemli olduğu anlamına gelmez. Ağrının önemli bir özelliği duysal, yani sinir lifleri ile taşınan objektif bir semptom olması, diğer bir özelliği ise emosyonel, birçok başka faktörlerden de etkilenmesidir. Bu nedenle ağrı öznel yani kişiye özgüdür.
Türkiye’de yapılan anket çalışmasına katılan bireylerin büyük bir çoğunluğu boyun, sırt ve bel ağrılarının olduğunu söylemiştir. Omurgamızda günlük hayatta ki postüral duruşumuza göre etkilenmektedir.
Mesleki aktiviteler omurga ağrılarında en önemli risk faktörünü oluşturmaktadır. Omurga ağrı insidansının en yüksek görüldüğü dönem iş hayatının aktif olduğu dönem olan 30-55 yaş arasıdır. Endüstrileşmiş ülkelerde, mesleki kas hastalıkları, meslek hastalıklarının %50 sini oluşturmaktadır. İş yerinde ani tek bir hareketten ziyade tekrarlamalı ve yanlış vücut mekaniklerinin kullanımının birikimli etkisine ve yetersiz ergonomik koşullara bağlı oluşan mesleki kas iskelet hastalıklarının en sık görülenleri bel ağrısı, boyun ve üst ekstremite hastalıklarıdır. Mekanik kaynaklı eklem ağrılarında Amerika Avrupa’da Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul edilen, ameliyat gerektirmeyen ve enfeksiyondan kaynaklanmayan hastalık gruplarında elde edilen başarılı sonuçlarla dikkat çeken kayropraktik tedavi dünyada uzun yıllardır uygulanmakla birlikte Türkiye’de henüz çok fazla tanınmamaktadır.
Kayropraktik Tedavi Bel Boyun Ağrılarında Nasıl Uygulanır?
Kayropraktistin uygulama alanı, sinir sistemidir. Sinir sistemi beyinden başlar ve vücuda dağılmadan önce omurgadan geçer. Bu iletişim ağı, uyku, sindirim ve bağışıklık sistemi, fiziksel koordinasyon sağlama gibi fonksiyonları kontrol ediyor. Omurganın doğal yapısında olmayan bir eğrilik veya şekil bozukluğu beyin ile vücut arasındaki iletişim ağındaki kopukluğa neden oluyor. Vücut, fonksiyonlarını gerektiği gibi sürdüremez hale geliyor. Kayropraktik uzmanı omurgadaki doğal olmayan eğrililiklere müdahale ederek, sinir sistemi aracılığıyla fonksiyonlarını kontrol etme becerisini vücuda geri kazandırmış oluyor. ”İnsan organizmasının kendi sağlığını koruyabileceği" gerçeğinden yola çıkan bu tedavi, insan vücudunu bütünsel bir organizma olarak ele alıyor. Uygulanan tedaviyle belirtilerin giderilmesi yerine vücut sağlığının doğal yollardan korunması ve direncin geliştirilmesi amaçlanıyor.
Tedavinin Etkinliği Ne Zaman Ortaya Çıkıyor?
Kayropraktik tedavi seansları ilk muayeneden sonra başlıyor. Her bir seans yaklaşık 30 dakika sürüyor. Hastanın sorununa göre de tedavi süresi değişiyor. Tedavinin gerekliliğine göre, kayropraktik tedavisinin yanı sıra, gerekirse farklı tedaviler uygulanıyor. Hastanın durumuna göre seanslar haftada bir, ayda bir ve üç ayda bir olmak kaydıyla değişiyor. Hastanın yaşı, mesleği, beslenmesi, gündelik hayatındaki hareketliliği gibi etkenler de seansların sayısı ve sıklığında önemli rol oynuyor.
Tedavinin başlanmasıyla birlikte, ilk aşamada hasta rahatlama ve hafifleme hissediyor. Aynı zamanda beldeki veya boyundaki ağrılarda azalma görülüyor. İkinci aşamada omurganın biyomekaniği zamanla değişiyor. Üçüncü aşamada ise hasta stabilize olduktan sonra omurgası zaman zaman kontrol ediliyor. Böylece hasta daha sağlıklı yaşıyor ve yaşam kalitesi de yükseliyor.