Evlilik fırtınalı bir denizse, bekarlık da bulanık bir bataklıktır.
T. L. Peacock
Hayatımızın en başında, doğacağımız bir parçası olduğumuz, bizi biz yapan şekillendiren ailemizi seçme şansımız yoktur. Fakat evlilik kendi seçimlerimizle yeniden doğduğumuz ailemizdir.
İnsanın temel ihtiyaçlarından; Güvenlik ve Heyecan... Hangisini doyurursan diğeri tam olarak beslenemediğinden sorun çıkartmaya başlıyor hayatında. Örneğin her insan sevildiğini hissetmek, güvenmek, başını yaslayabileceği bir omuzun varlığını bilmek istiyor. Bu şekilde kendisini güvende hissediyor. Fakat bunu hissederken diğer duygu kendini hissettirmeye başlıyor birden. Heyecan arzusu... Çünkü heyecan, insanı yaşama bağlayan ve yaşama sevinci duymasını sağlayan nadir duygulardan. Ve rutinleşmiş ilişkiler güven duygusu verse bile heyecan duygusunu kaldırıyor ortadan. Hal böyle olunca bekar insanlar güvenlik ihtiyaçları için evlenmeyi, evli olanlar ise heyecan ihtiyaçları için ‘Serüven yaşamayı’ istiyorlar. Denge bir türlü kurulamıyor.
Evlenmek daha düne kadar insanlar için ömür boyu sürecek bir yolculukken şimdilerde insan doğasının bu temel ikilemi yüzünden tehlikede. Sanırım artık evliliklere ve uzun ilişkilere hayatının sonuna kadar seninle olacak kişiler gözüyle bakmamak gerekiyor. İnsan doğasının temel ihtiyaçları ve modern dünyanın hızını göz önünde bulundurarak, evliliğe bir deneyim olarak bakmak insanı ikileme sürükleyen ruh halinden çıkarıyor bir şekilde. Birde unutmamız gereken önemli bir detay; Bu hayatın bir yolculuk olduğu ve bu uzun yolculukta hayatımıza dahil olan herkesten ve her durumdan bir şeyler öğrendiğimiz gerçeği…