11.12.2021 - 13:41 | Son Güncellenme:
Tek gözde başlayıp diğerine geçebiliyor
Adenoviridae ailesinden bir DNA virüsü olan adenovirüslerin gözlerde sebep oldukları adenoviral konjonktivit; gözün ön yüzeyinin ve göz kapaklarının içini örten şeffaf zar dokusunun iltihaplanması nedeniyle oluşan bir hastalık. Virüsün faklı alt tiplerine bağlı olarak enfeksiyonun şekli de değişebiliyor. Örneğin; ateş, farenjite bağlı boğaz ağrısı, rinit ve kulak önü bezinde şişlikle birlikte oluşabildiği gibi, sadece konjunktivit ile genellikle tek taraflı başlayıp, ardından 1-3 gün içinde diğer gözü de tutabiliyor. Adenovirüs enfeksiyonları; ‘enfeksiyöz’, yani bulaştırıcılığın yoğun olduğu ilk evre ve ‘enflamatuar’, bir başka deyişle hastalığın uzamasına bağlı bulguların oluştuğu evre olmak üzere iki kademeli ilerliyor. Enfeksiyöz olarak adlandırılan ilk evrede gözlerde sulanma ve batma, kapaklarda şişlik ile ışığa duyarlılık oluşuyor. Bu evrenin devamında kapak içlerinde membran denen zar oluşumu görülebiliyor, yetersiz ve geç başlayan tedavi sonucu enfeksiyon süresi çok uzayabiliyor. Enflamatuar evrede ise gözün ön kısmındaki saydam tabakada (kornea) virüse karşı geliştirilen bağışıklık yanıtı nedeniyle lekelenmeler oluşuyor. Bu lekeler tedaviye rağmen aylarca devam edebiliyor ve görme azalması ile astigmat benzeri görme kusuruna neden olabiliyor.
Bulaşma riski 3 hafta sürebiliyor
Adenovirüs genellikle el ile göz sıvılarının teması ve solunum yoluyla (damlacıklar) bulaşıyor. Bulaşma özelliği, belirtiler ortaya çıkmadan 2-10 gün öncesindeki kuluçka döneminde başlıyor ve 2-3 haftaya kadar uzayabiliyor. Adenoviral enfeksiyonunun yayılmasında en önemli etken ise hijyen kurallarına uyulmaması ve yakın temasta bulunmak. Hastanın şikayetleri başlar başlamaz en kısa sürede göz doktoruna başvurması ve tanı alır almaz mümkünse izole olması, bulaşma riskini önemli ölçüde azaltıyor.
Göz nezlesine karşı 7 etkili öneri
Tedavi semptomlara yönelik uygulanıyor
Adenoviral konjonktivit, çok hafif bulgularla seyreden hastalar dışında ortalama 2 hafta sürebiliyor. Bununla birlikte, az da olsa aylara uzanan vaka öyküleri de mevcut. Adenoviral konjonktivit için kesinleşmiş bir tedavi şeması yok. Genellikle yakınmalara yönelik destek tedavi uygulanıyor. Erken dönemde sulandırılmış povidon iyotla gözün doktor tarafından yıkanması, bunun damla formunda hazırlanarak hastanın tedavisine eklenmesi ve antibiyotikli damla ile suni gözyaşı damlalarından çok iyi yanıt alınıyor; hastalık uzamadan kısa sürede atlatılıyor. Enflamatuar fazında olan adenoviral konjonktivitlerde ise gözün ön tabakasında oluşan lekeler görme kaybına neden olmuşsa; kortizon içeren damlalar ve siklosporin içerikli damla tedavisine gerek duyuluyor. Bu tedaviyle görme kaybı giderilerek hastanın tekrar görmesi sağlanabiliyor. Bazen bu lekeler görme kaybına yol açmıyor, yapılan göz kontrollerinde doktor tarafından saptanıyor; hasta tedavi veya takibe alınıyor. Bu nedenle özellikle uzamış vakaların birden çok kez kontrolü önem taşıyor.